Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
291 syf.
·
Puan vermedi
okuyun, okutturun. sessiz aci ceken anti-kahraman boyle bi'sey olmali yahu... ama bu nasil bir son ya. oturdu yine yurege koca bi tas...
Son Hafriyat
Son HafriyatEmrah Serbes · İletişim Yayıncılık · 20203,066 okunma
Her zaman sarhoş olmalı. Her şey bunda: tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zamanın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız. Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun.
Reklam
"Beppo sokağı süpürürken yavaş ama belli bir tempo ile çalışırdı. Her adımda bir nefes alır; her nefeste bir süpürge sallardı. Bir adım - bir nefes - bir süpürge. Bir adım - bir nefes - bir süpürge. Böyle sürüp giderdi. Arada bir durur ve önüne bakarak düşünürdü. Sonra tekrar bir adım - bir nefes - bir süpürge. Bak Momo derdi, ne oluyor, biliyor musun? Bazen önüne upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor. O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında yolun hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hala upuzun bir şekilde seni bekliyor. İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı. Her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli olarak bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Öyle de olmalı. Bir de bakarsın ki adım adım bütün yolu bitirmişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan. Önemli olan da budur.
Sayfa 41
Hınç nedir bilmeyişim, hınç konusunda aydınlanışım, –kim bilir bunda da uzun hastalığıma nasıl minnet borçluyum! Bu sorun öyle kolay değildir: İnsan onu hem güç içindeyken, hem de zayıflık içindeyken yaşamış olmalı. Hastalığa karşı genel olarak söylenecek bir şey varsa, o da hasta insanda asıl kurtulma içgüdüsünün, korunma ve savunma içgüdüsünün bozulmasıdır. İnsan hiçbir şeyden sıyıramaz kendini, hiçbir şeyle baş edemez, hiçbir şeyi geri çeviremez, –herşey yaralar. İnsanlar, nesneler sırnaşıkça sokulur, yaşantılar pek derinden koyar adama; anı, irin toplayan bir yaradır. Hastanın elinde bir tek büyük ilaç vardır bunlara karşı: Rus yazgıcılığı dediğim şey, o başkaldırma bilmez yazgıcılık; bununla Rus askeri sefere artık dayanamaz olunca, karın içine uzanıverir. Bundan böyle hiçbir şeyi kabul etmemek, üstüne almamak, içine almamak, hiçbir tepki göstermemek... Ölme yürekliliği değildir bu her zaman; yaşam için en tehlikeli koşullar altında yaşamı koruyan bu yazgıcılıktaki büyük sağduyu, metabolizmanın azalmasında, yavaşlamasındandır; bir çeşit kış uykusu istemindendir. Bu mantıkla birkaç adım daha gittik mi, bir gömütün içinde haftalarca Hind fakirine varırız...
Farkında Olmalı İnsan… Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı. Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen… Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını Fark Etmeli. ..... Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu Fark Etmeli. Henüz Bebekken ‘Dünya Benim!’ Dercesine Avuçlarının
Hiç sıkıntım yok mu acaba? Var ki bi'dolu... Ama yüzdeyiz kişisel. Mutluyum, ama sıkıntılarımdan, coşkuyla, yorulmadan, uzun uzun söz edebilirim yine de. Anlatayım mı hepsini?... Hayat bana nasıl oyunlar ediyor, diyeyim mi bir bir?... Kısacası: Tam o bin küsür kilometre ötedeki kentten küçücük bir haber bekliyorum. Bu bekleyişi durmadan
Konuşmalar-s.25-26
Reklam
" Seni sana dokunmadan da sevebiliyorum. Sen bilmeden ellerim bu küçük ellerini sıkıca tutuyor, sen bilmeden gözlerim gözlerini alıp uzaklara gidiyor ve sen bilmeden ben seninle beraber oluyorum Lavin! Korkma benden. Ben sadece senin ateşinde yanan zavallı bir adamım. O ateşle boğuşurken sana nasıl dokunabilirim? Nasıl seni, kalbini, duygularını yok sayabilirim? Seni nasıl teğet geçebilirim? Sana olan aşkım da hiç bir kirlilik olmayacak, bu haliyle saf, tertemiz olarak kalacak. Kalması için elimden geleni yapacağım. Korkma! Ben bu kadar çok korkuyorken sen benden korkma. Birimiz cesaretli olmalı ki; aşkımız sonsuzluk yolunda dengesini kaybetmeden yürüyebilsin, birimiz bu yolda düşse de diğeri elini uzatsın. Biliyorum ikimizde üzgünüz ama üzgünlüğümüz, çaresizliğimiz, kederimiz üstün olmasın. Biz üstün olalım, aşkımız üstün olsun. Lavin, beni her şeye rağmen seviyor musun? Benim seni sevdiğim kadar çok seviyor musun?" Kitabın adı: Ölüme Giderken Yazar: Medine Afşin
SON CEMRE : Herkesin kendine özgü cemresi vardır ya bazılarının ki henüz düşmemiş olmalı...Emanetin ehline verilmediği günlerdeyiz. Her güvenişin ardından, insancıl hayal kırıklığı yaşıyorum..Hiç beklemediklerim yakıyor canımı, şaşırıyorum.. O, bunu nasıl yapar duygusunu yutkundunuz mu hiç bilmem ama, beni hep en dibe vurmuştur..İstemiyorum artık..istemiyorum.. düşmek de düşmelerini seyretmek de... Düşüşünden tek mutlu olacağımız şey de cemre'ler olsun..
249 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok farklıydı, etkileyiciydi, bir kitap kendini nasıl kendine çeker tam olarak bunun yanıtı bu kitaptı farklı bir şeyler denemek isteyenlerin kesinlikle ilk olarak okuması gereken kitap bu olmalı...
Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu
Bir Kış Gecesi Eğer Bir YolcuItalo Calvino · Yapı Kredi Yayınları · 20222,768 okunma
528 syf.
10/10 puan verdi
Yazar, yine bu romanıyla da profesyonelliğini, ustaca kalemini konuşturmayı bilmiş. Yazarın kitabı çok huzur ve heyecan verici. Hüzünlü olmasının yanı sıra, umutların varlığını da biz okuyuculara hissettirmeyi her zamanki gibi başarmış. Bu yazarın hayat verdiği karakterleri çok sevip, benimsiyorum. Karakterlerle birlikte sevinip, onlarla birlikte de üzülüyorum. Kitaplarını okuduğum zamanlar vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorum. Kitapları beni alıp, karakterlerin hayatına götürüp, adeta onlarla bütünleştiriyor. DEBBIE MACOMBER, bu kitabıyla da beni bir kez daha kendine ve kaleme aldığı romanlara hayran bıraktı. Eğer vaktin nasıl geçtiğini anlamayayım, dramın, çaresizliğin yanında umutta olmalı diyorsanız şiddetle tavsiye ederim. Kitabın nasıl bittiğini anlamıyorsunuz bile.
Mucizeler Dükkanına Dönüş
Mucizeler Dükkanına DönüşDebbie Macomber · Martı Yayınları · 20124,337 okunma
Reklam
Eğitim
Eğitim nasıl olmalı? Yıllardan beri bilinen, uygulanmakta olan eğitimden daha iyisini bulmak zordur, değil mi? Bu da, tabii, beden için idman, ruh için müziktir." "Evet." "Peki, işe idmanla değil, müzikle başlayacağız, değil mi?" "Tabii." "Söyle, sözü de müzikten sayar
Lise eğitimini bitirmeden her öğrencinin mutlaka Çanakkale'ye gitmesi, Çanakkale muharebelerinin geçtiği yerleri, şehitlikleri, anıtı, yabancı askerlerin mezarlarını görmesi sağlanmalıdır. Bu gezi eğitim müfredatının bir parçası olmalı, bu turların düzenlenmesi mutlaka Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğuna verilmelidir. Her Türk genci bu vatanın nasıl ve ne pahasına kurtulduğunu görmelidir. Atalarının bu topraklar için gözlerini kırpmadan nasıl şehit olduklarını o topraklarda hissederek anlamalıdır. Türk Milleti'ni yok etmek için zamanın bütün büyük devletlerinin nasıl bir topyekün saldırıya geçtiklerini, dünyanın her tarafından topladıkları askerleri nasıl üzerimize sürdüklerini yerinde algılamalıdır. En uygunsuz şartlarda Türk Milleti'nin nasıl mucizeler yaratabildiğini ve dünya devletlerini nasıl alt edebildiklerini mutlaka görmelidirler.
Bir kentsel dönüşüm olmalı. ''Kentsel dönüşüm''; fiyakalı bir söz. Ama nasıl? Kentin dönüşümü sadece mekana makyaj yapmakla olmaz. İnsanı yetiştirmek lazım. O da çok yönlü bir iş.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.