Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Siyonistler
İnsanlığını kaybetmiş düşmanlardı. İnsanlığını kaybetmiş kimseler nasıl olurdu da insanî çağrılara insanî çağrılarla karşılık verebilirdi ki?
Ayrıca da, diye düşündüm, o dört ünlü isme bakarak, George Eliot ile Emily Brontë'nin ne gibi bir ortak yanı vardı? Charlotte Brontë, Jane Austen'ı anlamakta bütünüyle başarısız olmamış mıydı? Hiçbirinin çocuk sahibi olmaması gibi —konuyla bir ihtimal ilgili olabilecek— bir faktörün dışında birbiriyle bunlardan daha fazla bağdaşamaz olan
Reklam
"Ülkemi terk etmeseydim nasıl bir hayatım olurdu? Daha zor, daha yoksul sanırım ama daha az yalnız, daha az parçalanmış, mutlu belki de. Emin olduğum bir şey varsa, o da yine yazacak olduğumdur, nerede ve hangi dilde olursa olsun."
Arafat Günü Günahların Temizlenmesi ve Allah’ın Hac Yapanları Övmesi
*Ubade b. Samit anlattı (r.a): Resûlullah (s.a.s) Arefe günü şöyle dedi: “Allah bugün size büyük bir lütufta bulunmuş ve aranızdaki haklar hariç günahlarınızı affetmiştir. Sizin iyileriniz sebebiyle kötülerinizi bağışlamış, iyilerinize de istediklerini vermiştir. Allah'ın ismiyle (Müzdelife'ye doğru) hareket ediniz!” Cem mahallinde (Müzdelife’de) toplandıklarında da şöyle dedi: “Allah salihlerinizi bağışladı. Kötülerinizi de salihleriniz (sebebiyle) affetti. Mağfiret (yeryüzüne) iniyor ve onları kuşatıyor. Mağfiret, yeryüzünün çeşitli bölgelerine yayılıyor, dilini ve elini koruyan her tövbekârı kuşatıyor. Şeytan ve askerleri Arafat dağında durup Allah'ın onlara karşı lütufkâr davranışını seyrediyorlar. Mağfiret indiği zaman şeytan ve askerleri üzüntülerini izhar eder ve o (şeytan) şöyle der: “Ben onları uzun zamandır saptırmak için uğraştım. Sonra bu mağfiret gelip onları kuşatıverdi.” Bundan sonra (şeytan ve askerleri) oradan üzüntü ve (helak) endişesi içinde ayrılırlar. İbn Ömer'den (r.a): Resûlullah (s.a.s) dedi ki: “Arafat'taki vakfene onun (sevabına) gelince yüce Allah dünya semasında tecelli eder, meleklerine karşı Arafat'ta bulunanlarla iftihar eder ve şöyle der: “Kullarıma bakın! Saçları dağınık, üstleri başları tozlu bir şekilde (fedakârca) uzak diyarlardan rahmetimi umarak ve azabımdan korkarak bana geliyorlar. Halbuki beni görmediler. Bir de görseler nasıl olurdu?”
Sayfa 111 - DİB yayınları
Ya hayatını işkence ederek ve kafa keserek sürdüren bir cellat, ya ölümüne içen bir sarhoş ya da bütün hayatını karanlık bir odada geçirmiş, kendi odasına pisleyen ve bu odadan çıkacak olursa öleceğini zanneden bir deli, kendisine “Hayat nasıl bir şeydir?” diye sorarsa? Besbelli ki, “Hayat nasıl bir şeydir?” sorusuna, “Hayat en büyük kötülüktür,” yanıtından başka bir yanıt alamazlardı bu adamlar; delinin yanıtı tamamen doğru bir yanıt olurdu, ama sadece kendisi için. E, o zaman ben de aynı böyle bir deli miyim? Varsıllar, bilginler, hepimiz deli miyiz?
Katılıyorum! :)
"Kötü alışkanlıklarsız hayat nasıl bir şey olurdu ki? Yaşamımıza gerekli tadı tuzu onlar veriyor."
Sayfa 49 - Pegasus Yayınları - 1.Baskı (Mart 2018)Kitabı okuyor
Reklam
Devletlerin İnterneti Kendi Menfaatleri İçin Suistimal Etmelerine Dair
Günümüzde Batılı hükümetlerin sahip oldukları çevrimiçi kabiliyetleri suiistimal etme arzuları bize şunu gösteriyor: İnternetin gücü ve önemi arttıkça ABD'nin savunma kurumları (ve müttefikleri) ile yaratılmasında önemli bir rol üstlendiği küresel ağ arasındaki ilişki de giderek daha karmaşık bir hal alıyor. İnternet bir bakıma fevkalade
Sayfa 212-215
Seni hiç unutmadım Herkül. Nasıl unutabilirdim? Bu nefes almayı unutmak gibi birşey olurdu.
Ne olursa fark etmez, nasıl olsa beni mutlu edecek bir şey yok düşüncesi hâsıl olurdu.
Sayfa 17 - İthaki
nasıl da sevinirdi o güzel anısı nâzım'ın ne de güzel gerçekleşmiş olurdu söyledikleri: "ben babamdan ileri doğacak çocuğumdan geriyim"
Sayfa 109
Reklam
Her şey neyse odur, geçmişe takılıp kalmanın ya da nasıl olurdu diye düşünmenin anlamı yok.
“İnsan yine de öbür türlü nasıl olurdu diye düşünmekten alıkoyamıyor kendini. Gerçekte olan şeyle ihtimalleri karşılaştırıyor.”
Sayfa 486Kitabı okudu
Gitgide, tek tek herkesin, her şeyin, plastik güzelliği çok gerilerde bırakan gerçeği içinde, Rembrandt'ın kaleminden çıktığı bir şehirden geçiyorum. Yalnızlıktan oluşma bir şehir nasıl da hayat dolu olurdu derken, otobüsün yoluna, bir meydandan geçen âşıklar çıkıyor
Eğer bir politikacı sadece sözünü tutabileceği şeyleri söyleseydi elbette çok az arkadaşı olurdu.
Unutulmaz bir gün oldu bu benim için, çünkü bende büyük değişimler yarattı. Zaten herkesin yaşamında böyle olmaz mı? Yaşamınızdaki sayılı günlerden bir tekini silin... yazgınızın yönü kim bilir nasıl değişik olurdu! Bunu okurken bir dakika durun, sizi çekip götüren zinciri düşünün; ister demirden olsun ister altından, ister çiçeklerden ister dikenlerden örülü olsun... o unutulmaz günlerin birinde ilk halkası yaratılmasaydı, bu zincir belki de size, yaşantınıza hiç dolanmayacaktı!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.