Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir gün Don Kişot, hüzünlü kişiliğin bu ünlü şövalyesi, dünyanın gelmiş geçmiş şövalyelerinin en saf, en yüce gönüllü, en kalbi temiz olanı Don Kişot, sadık seyisi Sancho'yla serüven peşinde yolculuklara çıkarken birdenbire onu uzun süre düşündüren kuşku ve şaşkınlığın içine gömülüyor. Olay şu: Yaşamöykülerini şövalye romanları adı verilen ve
Sayfa 950 - 951, 952, 953, 954, 955 Yapı Kredi Yayınları
... " Bir şey mi oldu? Iyi misin?" dedim. Ne olduğunu , nasıl olduğunu sormamalıydım. Soru aptalcaydı: Çünkü bir fahişenin hayatında her gün - onu üzecek en az bir şey olurdu.
Sayfa 53 - İletişim Yayınları
Reklam
burada ayrı ayrı dolanan birkaç sözü nasıl bir araya getireceğimizi bilseydik eğer, kim bilir belki de bu dünya biraz daha iyi bir yer olurdu
"Bir süre ortalıktan kaybolup kimsenin bizi tanımadığı bir yere gitsek, bir elma bahçesinde oturup vakit geçirsek nasıl olurdu sence?"
Ve son olarak ne vezirlerle ne de fillerle ilgilenen ve bu olaya da dünyadaki pek çok şeye baktıkları gibi tek bir noktadan bakan pek çok yoksul vardı; bir insan nasıl, en azından bir kereliğine ve kısa süreliğine de olsa, kendisinin ve ailesinin ihtiyacı olan her şeye sahip olurdu.
Sayfa 20 - İletişim Yayınları 1. Baskı 2020 İstanbulKitabı okudu
Sahip olmadığımız şeylere bakarken, "benim olsaydı nasıl olurdu?" diye düşünme eğilimindeyizdir ve işte böylece yokluğu hissederiz. Oysa bunun yerine sahip olduğumuz şeyler için sık sık şunu düşünmemiz gerekirdi: "Bunu kaybetsem ne olurdu?"
Reklam
sahip olmadığımız şeylere bakarken, “benim olsaydı nasıl olurdu?” diye düşünme eğilimindeyizdir ve işte böylece yokluğu hissederiz. oysa bunun yerine sahip olduğumuz şeyler için sık sık şunu düşünmemiz gerekirdi: ”bunu kaybetsem ne olurdu?”
Ne olmuştu onlara? Eğitimlerini ne yapmışlardı? Kendisinin okuduğu kitaplara onlar da ulaşabilirdi? Nasıl olurdu da o kitaplardan bir şey öğrenemezlerdi?
Sahip olmadığımız şeylere bakarken, "Benim olsaydı nasıl olurdu?" diye düşünme eğilimindeyizdir ve işte böylece yokluğu hissederiz. Oysa bunun yerine sahip olduğumuz şeyler için sık sık şunu düşünmemiz gerekirdi: "Bunu kaybetsem ne olurdu?"
Sayfa 40 - CANKitabı okudu
"Harry, kalkıp da Malfoy'la kavga çıkarma; unutma, o şimdi sınıf başkanı, hayatını zorlaştırabilir..." "Vay merak ediyorum zor bir hayat nasıl bir şey olurdu acaba?" dedi Harry, iğneleyici bir şekilde.
Reklam
Ne hayranlık uyandırıcı analizler...
Eskiden Albertine'i kendimden çok önemsiyordum; artık benim için önemli değil, çünkü onu bir süre görmedim. Ölüm sebebiyle kendi benliğimden ayrılmama isteğim, ölümden sonra dirilme isteğim devam ediyordu, Albertine'den hiç ayrılmama isteğime benzemiyordu. Peki bunun sebebi, kendime Albertine'den daha fazla değer vermem, onu sevdiğim sırada kendimi daha fazla sevmem miydi? Hayır, sebep, onu görmeyince sevgimin bitmesi, ama kendim de gündelik ilişkim, Albertine'le ilişkimin aksine kopmadığı için, kendime olan sevgimin bitmeyişiydi. Ya kendi bedenimle, benliğimle ilişkim de kopsaydı? Şüphesiz sonuç aynı olurdu. Hayata bağlılığımız, başımızdan nasıl atacağımızı bilmediğimiz eski bir ilişkiden başka bir şey değildir. Gücünü sürekliliğinden alır. Ama bu ilişkiyi koparan ölüm, bizi ölümsüzlük arzusundan kurtarır.
Sayfa 212Kitabı okudu
Bazen gözler insanın her duygusunu ele verir gibi geliyordu. Peki, insanın gözlerinden, duygularını, düşüncelerini anlayacak bir bilim var mıydı? Yaşadıklarını, yapmak istediklerini, umutlarını, kinini, hırsını anlayabilirler miydi? Ya anlaşılsaydı, herkes birbiri hakkında ne düşündüğünü, ne söylemek istediğini, ne çektiğini, ne yaşadığını bilseydi dünya nasıl bir yer olurdu? “Yaşamak daha mı kolay olurdu yoksa daha mı zor?”
Sayfa 28 - Destek Yayınları 281. BaskıKitabı okudu
Ne istediğim sorulduğu anda hiçbir şey istemez olurdum. Ne olursa fark etmez, nasıl olsa beni mutlu edecek bir şey yok düşüncesi hâsıl olurdu.
Hayatını, sevincini ve kederini uzaklardaki birine bağlamak, o sislere gömülürken, gölgeye dönüşürken bağlılığını korumak, artık nefes almayan birini düşünerek yaşamayı sürdürmek... Tamamlanamamış yarım anlar için pişmanlık duymak, suçluluk duymak... Bir şey nasıl böyle kuşatıcı olurdu da sonra hiç var olmamış gibi kaybolurdu?
Sayfa 106Kitabı okudu
Sa’d’ın kıskançlığını kınıyor musunuz? Emin olun ki ben ondan daha kıskancım. Allah da şüphe yok ki benden daha fazla kıskançtır.” Sahabe şaşırmıştı. Allah nasıl kıskanç olurdu? Peygamberimiz buyurdu. Allah’ın kullarının günah işlemesini istemediğini, bu sebeple kıskanç olduğunu belirtti. Rabbimiz de bizi günahlardan kıskanmaktaydı. Rabbimiz bu vasfından bizlere de vermişti. Eşlerin eşini kıskanması, bu yaratılmış duygumuzun neticesiydi. Peygamberimiz de eşlerine karşı kıskanç olduğunu söylüyordu. Peygamberimizin eşlerinin de peygamberi kıskandıkları oluyordu.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.