Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Niye ki bunca acı? Dünya imtihan yeriydi belli, bu da sınav amenna. Bu kadar sert sınanmak için ortada çok büyük bir aşkın olması gerekti. Allah'ın kuluna aşkı. Ne kadar çok sevildiğini mi bilmek istiyordu? Ve ki bunca sert sınavı da ancak kulun Allah'a duyduğu aşk katlanılır kılabilirdi... Dünya cennet değildi evet; olsaydı, cennetin ne anlamı kalırdı?
Sayfa 496Kitabı okudu
Reklam
Adam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kâseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini çıkrık sesini Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu Adam masaya onları da koydu Üç kere üç dokuz ederdi Adam koydu masaya dokuzu Pencere yanındaydı gökyüzü yanında Uzandı masaya sonsuzu koydu Bir bira içmek istiyordu kaç gündür Masaya biranın dökülüşünü koydu Uykusunu koydu uyanıklığını koydu Tokluğunu açlığını koydu Masa da masaymış ha Bana mısın demedi bu kadar yüke Bir iki sallandı durdu Adam ha babam koyuyordu.
Akrabalarım homurdanır, iç geçirir, gorlarken, ben bir sağa bir sola dönüp duruyordum. Doğruldum. Camdan içeriye üçgen biçiminde biir ayışığı huzmesi sızıyordu. "Hasan'ın tecavüze uğramasını seyrettim." dedim. Baba uykusunda kıpırdandı. Kaka Hümayün homurdandı. Bir parçam, birinin uyanmasını, duymasını istiyordu, böylece ömrümün sonuna kadar bu yalanla yaşamak zorunda kalmayacaktım. Ama kimse uyanmadı; bunu izleyen sessizlikte; yeni lanetimin ne olduğunu anladım: Bu suç yanıma kalacaktı...
İyi bir eğitim, zenginle fakirin farkını ortadan kaldırır! Fazıl bey bu sözü ile fakir çocuklarına "iyi okuyup okulu bitirirseniz siz de zengin olursunuz" mu demek istiyordu? Yoksa "iyi okursanız ne kadar fakir olduğunuz belli olmaz" mı demek istiyordu? Mevlut anlayamamıştı.
Her yer puttu; üstelik bu putlar cahiliye Arabistandaki gibi taştan tahtadan değil, etten kemiktendi. İnsan kendisine dahi kendisi ile kavga etmeden teslim olmamalıyken, kimileri tereddüt etmeden birilerine kul köle oluyorlardı. Diplomayla belgeyle tezle evrakla resmi mühürle adam olunduğunu sanılıyordu… Birileri birilerine kim olması gerektiğini
Reklam
Akşam üzeri dönerken, yolun ilerisinde, çıplak bir taşın üzerinde bir sürü serçe gördüm. Bütün gün bir işe yaramayan çifteyi o tarafa çevirip ateş ettim. Kuşlar pırrr diye dağıldılar. Yalnız bir tanesi kanadından yaralanmış, yerde seke seke kaçmak istiyordu. Koşup onu avucuma aldım. O zaman bir kuşun kalbinin ne kadar hızlı çarptığını anladım. O fındık kadar et parçası, avucumu patlatacak gibi vuruyordu. Gözlerinde şaşkın, fakat müthiş bir korku vardı. Bu bakışlarını görünce, hayvanı yere bıraktığım gibi kaçtım... İşte o akşam sizin bakışlarınız bana, çoktan unuttuğum bu kuşun gözlerini hatırlattı. Kalbinizin de herhalde onun gibi vurulduğunu düşündüm.
Sayfa 111Kitabı okudu
Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata
Vakit öğleni geçmişti. İnsanın yüzüne alev alev vuran yakıcı güneşin etkisi azalmıştı. Rüzgar yoktu lakin evin yanında akan derenin başındaki iğde ağacının yapraklarının hışırtısı ve kokusu insana huzur veriyordu. Bir müddet ağacın gölgesinde oturdu. Kokuyu içine çekti. Sonra yokuş yukarı yürümeye devam etti… Zeynep’in annesi ile birlikte
Unutmak istiyordu,en çok da kendini.Nerede olduğunu,ne yaptığını,ne yapacağını bilmemek,yitip gitmek.
Reklam
"Üniversiteli delikanli kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa göruyordu takımda.. Hoşlandıgını, fena halde hoşlandıgını hissetti. Az sonra
Biraz uzun ama bana göre okunması gereken bir yazı... YAŞAMDAN KESİTLER Günlerdir heyecandan içi içini yiyordu. Ne yapacağını bilemiyordu. Neden mi? Sevebileceği, hayatındaki boşlukları doldurabileceğini düşündüğü biriyle tanışmıştı. Her şey ondan sonra tümüyle değişti. Yaşam daha bir güzel, daha bir keyifli ve heyecanlı olmuştu. Aşık
247 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bir otobiografik roman ve yine ben :) Angela`nın Külleri ile Çöl Çiçeği`ni okumağı aynı zamana denk getirmişim. Ne kadar zor olsa da listemden sapmamak adına ikisine de aynı anda devam etmeyi denedim. Benim için çok zor oldu. Önce Angela`nın Külleri`ni okuyordum sonra belli aralık geçerken Çöl Çiçeği`ni alıyordum elime. Frank yemek istiyordu Waris su... Hangisi daha çok acı çekmiştir acaba? Hep yağmur yağan ülkede, ailesinin dizinin dibinde yaşayan, soğuktan donan, sudan başka karnına hiçbir şey girmeyen Frank mı? Yoksa çölün içinde mesken salan, ailesiyle hem yakın hem kilometrelerce uzak olan, zar zor da olsa yemek bulabilen ( şanslılardı hayvanları vardı ) suya ihiyaç duyan, sıcaktan bunalan, "ataerkil" toplumda yoksayılıp, 12 yaşında 60 yaşlı adama 5 deve karşılığında satılan Waris mi?... Kendiniz karar verirsiniz... Hiç keyifle okuyacağınızı sanmıyorum ama yine de keyifli okumalar.
Çöl Çiçeği
Çöl ÇiçeğiWaris Dirie · Bilge Kültür Sanat · 20022,832 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.