_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
Bir araya gelmiş birçok insanın, kendilerine bir bütün gözüyle baktıkları sürece, yalnız bir tek istemleri vardır. Bu istem de bütünün gözetilmesi ve herkesin rahatlığı ile ilgilidir.
Bu durumda devletin bütün kaynakları güçlü ve yalın; kuralları da açık ve durudur; birbirine girmiş, birbirine karşıt çıkarlar yoktur orada. Ortak yarar her yerde apaçıktır ve görülmek için sağduyudan başka bir şey istemez.
Dirlik düzenlik, birlik ve eşitlik, politika kurnazlıklarının düşmanıdır. Dürüst ve basit insanları basit oldukları için aldatmak güçtür. Tuzaklar, dolaplar, birtakım kurnazca bahaneler etkilemez onları. Hatta aldanacak kadar ince değildirler.
Dünyanın en mutlu ulusunda küme küme köylünün bir meşe ağacı altında devlet işlerini düzenlediklerini ve her zaman akıllı davrandıklarını gördükçe, kendilerini bunca ustalık ve gizlerle ünlü ve yoksul duruma sokan ulusların inceliklerini küçümsemekten kendini alabilir mi insan?
Böyle yönetilen bir devlete çok az yasa gereklidir. Yeni yasalar koymak zorunluluğu duyulduğu sürece, bu zorunluluğu herkes duyar. Bu yasaları ilk öne süren kimse, herkesin daha önce duyduğu bir gereksinimi dile getirmekten başka bir şey yapmış olmaz. Başkalarının da kendisi gibi davranacağını iyice anlar anlamaz, teker teker herkesin önceden yapmaya karar verdiği şeyi yasa haline sokmak için artık ne entrikalara, ne de söz ustalığına başvurması gerekir.
Sayfa 111 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ben Rubi'nin Fikirleri
Cenevre, 30 Temmuz
Gazetelere şu ilanı verdim:
"Birkaç dil bilir, filozof, bekar, sabırlı ve gezgin katip arıyorum. 20 Temmuz tarihine kadar akşamları saat onda, Mon Repos oteline müracaat."
Bir müddettir uykusuzluk çektiğimi için, taliplerin sınavı geceyi geçirmeme yardım eder diye düşünüyordum.
Altmış üç
– İlk karşılaşmamızı en ince noktalarına kadar anlatmalıyım. Onunla karşılaşıncaya kadar içimde sakladığım, sonra yalnız ona söylediğim bir şey üzerine birbirimizle ilgilenmeye başladık. Bu sırrı şimdiye kadar kimse bilmiyor. O zaman ruhumu ezen bir ümitsizlik içinde Luga’ya gitmiştim, kim bilir neden Stelbeyeva’nın evinde oturuyordum, belki de
Dişlerine baktı; beyaz, güçlü ve düzgün olduklarını düşündü. Ama biraz daha bakınca kafası karıştı. Beyninin derinliklerinde depolandığı yerden çıkıp gelen belli belirsiz bir bilgi, her gün dişlerini temizleyen insanlar olduğunu söyledi ona. Tabii bunlar üst tabakadan, yani Ruth’un sınıfından insanlardı. O da her gün dişlerini temizliyor