Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sizce?
Hayatım bir televizyon programı olsa ne tür bir program olurdu acaba?
Sayfa 225Kitabı okudu
TAYLOR: Bence sinema endüstrisinin asıl amacı eğlendirmek olmalı; ne fazla, ne eksik. STRİPLİNG: Yani sizce sinema endüstrisi yalnızca eğlendirici filmler yapsa, siyasal filmler yasaklansa daha iyi bir durumda mı olurdu? TAYLOR: Elbette, kuşkusuz... Arada sırada kimsenin görmediği, yakalayamadığı sızmalar oluyor. Komünistler filmcilikte çalışmasalar, fırsat buldukça araya birşeyler sokuşturamazlardı.
Sayfa 9 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
—Yaranmak ne demek biliyor musun? —Biliyorum tabii,yaranmak beğenilmek,sevilmek filan. —Tam öyle değil,beğenilmek,sevilmek ve kabul edilebilmek için fazladan bir çaba harcamak,gereğinden fazlasını yapmak galiba.Neden sen hep yaranmaya çalışıyorsun? —Yaptığım halde olmuyor.Bir de yapmasam ne olurdu bilmem ki. —Sahi öyle yapmasan ne olurdu.Gel beraber düşünelim. —Vallahi bunu hiç düşünmemiştim.Ben hep iyi yaptım sanıyorum.Sizce daha iyi olmak suç mu?Mükemmel olmaya çalışmakla yanlış mı yapmışım yani?
6 Ağustos 1492
“Sahi ne diye kalkıp geldiniz batıya, yetmezmiş gibi Konstantinopolis’e. Çin’in kuzeyinde at koşturup kılıç oynatarak da dünyanın düzenini yeterince bozuyormuşsunuz zaten…” dedi Kolomb göz kırparak. “Bizim düzenimiz, dünyanın düzenidir.” dedi Kalender tebessümle ve devam etti: “Anayurdumuzda kalsaydık dünya şimdikinden farklı mı olurdu sizce?”
Sayfa 162Kitabı okudu
HELENA: insanmış gibi muamele görmek... evet öyle dav- ranilmak onların(robotların) da hakkı. HALLEMEIER: Tabii ya. Buyur işte. Oy da atsınlar mı? Hatta maaş da alsınlar. HELENA: Alacaklar tabii! HALLEMEIER: Bak sen şu işe. Peki n'apcaklarmis bu ücreti kuzum? HELENA: Satın alırlar! Neye ihtiyaçları varsa... hoşlarına giden bir
Devamı ne olurdu sizce ?
Muhteşem günler... Genç bir kızın kırpışıyla kaybolup giden..
Sayfa 78 - Altın kitaplar yayınevi
Reklam
Sürgünün bir mevsimi olsa, ne olurdu sizce? Her şeye rağmen umut dolu çiçek açan ilkbahar mı, hüzün ve melankoli yüklü sonbahar mı?
Sayfa 13 - DKKitabı okudu
“nihayet baş başa kalabildik sevgilim hayır kalamadık kalamayız ben hiçbir zaman yalnız kalamam seni de üzeceğim hayaletler beni daima rahatsız edecek seni istediğim gibi dinleyemeyeceğim daima aklım bir çalıya takılacak huzursuzluğum beni bir gölge gibi takip edecek bu yükü taşıyamazsın boşuna çırpınma senin gibi bir insanla birlikte yaşamayı ilk düşündüğüm zaman görseydim seni belki başka türlü olurdu oysa o zamandan beri o kadar karanlıklar yığıldı ki istesem de atamıyorum yaşamak artık beni yoruyor önemli bir olay yaşamadan sadece yaşamak bile yordu beni insanlarla birlikte olmak onların sözlerine cevap vermek nasılsınız demek içeri girerken merhaba ayrılırken hoşçakalın gene görüşürüz demek konuşmaları izlemek ne demek istedi acaba söylediğimi anladı mı ne demek istedi acaba yanlış bir şey mi yaptım acaba söylediğini anladım mı o kadar çok insan var ki o kadar çok olay birden oluyor ki birini izlemek isterken başkasını kaçırıyorum birini duyarken ötekini görmüyorum yetişemiyorum kan ter içinde kaldım sigaramı yakarken ne söylediğinizi anlayamadım kahvemi içerken kapının açıldığını görmedim biri daha mı geldi bir şey daha mı oldu ipin ucunu kaçırdım tek bir şeyi bile izlemeyi beceremedim kapıdan çıkmayı düşünürken pencereyi kapatmayı unuttum sizce gülümseyeyim derken onun elini sıkmak gerektiğini görmedim oysa sen bakışlarınla başka istekler ifade ediyorsun beni yeniden yaşamaya yeniden ıstırap çekmeye zorluyorsun yaşamak aynı zamanda yaşamış olduklarını hatırlamak demektir hatırladıkça bunalıyorum ”
Yıldızların bizim için doğup battığına, evrenin varlık nedeninin insan olduğuna inanma gereksinimi duyuyorsak, bilim kibirimizi boşa çıkararak hatırımızı mı kırmış oluyor? Kendisinden önceki ve sonraki birçok kişi gibi Fredrich Nietzsche de The Genealogy oj Morali (Ahlakın Soykütüğü) adlı eserinde bilimsel devrimin "insanı gitgide küçülten
Sayfa 20
Reklam
İnsanı tamamen iyi yaratsaydı asla kötülük yapamazdı ve yalnızca bu durumda eser bir Tanrı’ya layık olurdu. Bu, insana bir tercih bırakmak yerine onu kışkırtmaktır. Oysa Tanrı, sonsuz önsezisiyle, ortaya çıkacak sonucu gayet iyi biliyordu. Böyle olunca da, bizzat kendisinin oluşturduğu yaratığı zevk için kaybediyor. Ne korkunç bir Tanrı bu! Ne canavar! Bizim kinimize ve dinmek bilmez intikamımıza ondan daha layık bir vicdansız, bir hergele olamaz! Bununla birlikte, bu kadar yüce bir uğraştan pek az memnun kalarak, inancını değiştirsin diye insanı boğar; onu ateşe atar, lanetler. Bu yaptıkları insanı asla değiştirmez. Bu aşağılık Tanrı’dan daha güçlü bir varlık olan Şeytan kendi hükümranlığını daima koruyarak yaratıcısına her zaman meydan okuyabilir. Ezeli Varlık’ın kendine ayırdığı sürüyü baştan çıkararak sefahate sürüklemeyi daima başarır. Bu iblisin bizim üzerimizdeki gücünü kimse alt edemez. Bu durumda, öğretisini yaydığınız korkunç Tanrı sizce ne düşünmektedir?
Sürgünün bir mevsimi olsa, ne olurdu sizce? Her şeye rağmen umut dolu çiçek açan ilkbahar mı, hüzün ve melankoli yüklü sonbahar mı?
“— Bayan Worsley onu öpmenize müsaade etmeyecektir. — Emin misiniz? — Fazlasıyla. — Onu öpsem ne yapardı sizce? — Ya sizinle evlenirdi ya da eldiveniyle suratınıza bir tane çarpardı. Böyle yapsa tepkiniz ne olurdu? — Ona âşık olurdum. Muhtemelen. — O halde onu öpmeyecek olmanız büyük şans! — Bu bir meydan okuma mı? — Bu havaya atılmış bir ok. — Denediğim her şeyde başarılı olduğumu biliyor musunuz? — Bunu duyduğuma üzüldüm. Biz kadınlar kaybedenlere bayılırız. Çünkü bize yaslanırlar. — Siz kazananlara taparsınız. Onlara yapışırsınız. — Biz onların kelliklerini saklamaya yarayan defne tacıyız. — Onlar da size her zaman muhtaç, zafer anı dışında. — İşte o an ilgi çekici değiller. — Nasıl da dalga geçiyorsunuz!”
Sayfa 22 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
- Sence nasıl bir çalışma sistemi olsaydı severek çalışırdın? - Mesela eğlenceli, komik, sıra dışı, ilginç, zevkli, heyecanlı, meraklandırıcı olsaydı ben çok daha istekli çalışırdım. - Arkadaşlar Neslihan’ın istediği gibi bir sistem olsaydı sizce neler olurdu? - Kimse okuldan kaçmazdı - Derslerden sıkılmazdım - Az çalışıp çok başarılı olurdum - Eğlenceli ve komik anlatılan konuları öğrendikten sonra hiç unutmazdım - Her gün okula koşa koşa gelirdim - Öğrenmeye doyamazdım, tıpkı zevkli oyunlara doyamadığım gibi - Hiçbir sınavdan korkmazdım - Ders kitapları Neslihan arkadaşımızın dediği gibi yazılsaydı, onları elimden bırakamazdım. Sevdiğim romanları ve hikâyeleri elimden bırakamıyorum zaten. - Başarıma başarı katardım
157 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.