Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çıplak İsa, Nâsıra'da marangoz çırağı idi; Zeytindağı'nın üstünden geçtiği zaman, altında, kendi malı bir eşeği vardı. Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz. Halep'ten bu tarafa geçmeyen şey, yalnız Türk kâğıdı değil, ne Türkçe ne Türk geçiyor.
Bilmiyoruz şimdi ıssız gecede Ne yapar ne eder, Gidip de gelmeyenler, Beyhude bekleyenler! Biz ayın çıplak arsasında Savrulann zaman kırıntıları. Nerden bilelim bunları !
Reklam
Tramvayda camlara çarpan damlaların şekilleri arasında hep seni aradım... İkimizin çilesi ne zaman bitecek?
Sayfa 116Kitabı okudu
Soluğu canımdan çekilen….
Gözyaşımın sahibi Ne zaman alnımı camlara dayasam Kanatlarını canıma batıra batıra Sana uçuyor bütün kuşlar…
Aya bakma durağı :)
Eğer biri size " Her şeyi düşünebilirsin ama mor bir fil düşünme " derse ister istemez gözünüzün önüne mor bir fil gelecektir. Ne zaman bir şeyi düşünmek istemeseniz nöronlarınız size gıcıklık yaparcasına hep bir ağızdan onun adını söylerlerdi...
İnsanın büyük bir iş tasarlamasıyla o işi yapması arasında geçen zaman ne denli üzücüdür! İnsan ne boş korkulara kapılır, ne kararsızlıklar geçirir! Elbette, ortaya hayatını koymuş. Yok, daha fazla bir şey, şerefini koymuş. SCHILLER
Reklam
Petey mutluluğunu yalnızca iyi şeyler düşünerek kontrol edebileceğini biliyordu ama neden ne zaman bir şeyi sevse ondan ayrılmak zorunda kalıyordu?
Sayfa 138Kitabı okudu
Ve, bir kere daha kendime hiç âşık olmadığımı söyledim. Damarlarımda yanan aşk özlemi uygun anını bekliyordu. Bu özlem, birdenbire, ğöğsümü delerek geçen bir acı ile çıktı ortaya. Kim olacaktı o kadın? Neredeydi? Âşık olmam ne zaman ve nasıl gerçekleşecekti?
Bu kısmı ağlayarak okudum,lütfen okuyun, okumayan beğenmesin de lütfen...
Bundan iki yıl önce belediye meclisi, üç mil uzaklıktaki okullarına gitmek için sabah otobüsünü bekleyen köy çocukları için yaptırmıştı bankı. Öğlen yemeğinden sonra yeniden çalışmaya başlamadan yürüyüşe çıkmayı önerdiğinde, bazen o yöne gitmeye karar verdiğimizi hatırlıyor musun? Bir süre sonra, birazcık şu bankta oturalım, derdin. Daha o zaman bile çok çabuk yoruluyordun, özellikle de dönüşte, bazen kuzey rüzgârına karşı yürümek zorunda kaldığımızda. Bankta otururduk, bir tuhaflık vardı bu bankta. Oturma yeri çok yüksekti, yerden bir hayli yüksekte. Biz iki yetişkin tüm ağırlığımızla oturduğumuzda bile ayaklarımız zar zor değerdi yere. Orada oturmuş bacaklarımızı sallarken, bunun açıklaması ne olabilir diye düşünür, uygunsuzluğu o kadar komik gelirdi ki gülmekten kendimizi alamazdık. Sabahın sekizinde orada bulunmadığımız için ufaklıkların ne yaptığını hiçbir zaman göremedik. Şimdi oradan geçerken çoğu zaman ikimizi o bankta oturmuş, sanki sonsuza dek bacaklarımızı sallarken görüyorum.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.