Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Markopaşa · 12 Mayıs 1947 · Sayı: 21 " Bir Matbaa Versen, İmdadıma Gelsen'' ana başlıklı yazının konusu bir Türk müziği konseri eleştirisidir. Konserde son şarkıyı Markopaşa söylemiştir: "...En son şarkıyı Markopaşa kart ve çatlak sesiyle Recep Peker'in önünde diz çökerek okudu: Titrer yüreğim her ne zaman yadıma gelsen Kan
BANA SORARSANIZ...
İnsanların insanlara sordukları sorular iki kategoride toplanabilir. Bir kısım sorular enformasyon içindir, diğer bir kısım sorular ise kararsızlığı gidermek için. Yani kendimizin dışındaki kişilere ya Roma’ya nereden gidilir? diye sorarız veya Roma'ya gitmem doğru olur mu? şeklinde bir soru yöneltiriz. Enformasyon almak üzere başvurduğumuz kişilerle herhangi bir bağımız olmasını, onlarla duygusal veya zihni bir yakınlık katmayı gözetmeyiz. Gerektiğinde bir düşmandan veya bize cevap vermek istemeyen birinden de, enformatik bilgi alınabilir, ama kararsızlığın izalesi için alacağımız bilgilerin hepsi bizimle müsbet bir bağ olan kişilerden alınmak zorundadır. Şimdi durum ne merkezde olacak? Böyle bir soruyu dost da düşman da ancak kendi kapasitesi ve duruma vukufu nisbetinde cevaplandırabiiir. Durumun ne merkezde olacağını bilmesi onun bize olan dostluğu veya düşmanlığı ile değil, durum hakkındaki bilgisinin sağlamlığı ile ilgilidir. Enformatif bilgiler alanında insanlar yeterli verilere ve zihni kapasiteye sahip olmadıkları için yanılabilîrler. Oysa karar alma için, kamrsızlığımızın izalesi için bilgisine başvurduğumuz insanların uzmanlığına başvurmayız. Onların yakınlığını, bizim için duydukları iyi duygulara, dostluklarına ihtiyacımız olduğu için onlara bir soru tevcih etmişizdir. Bu durumda ne yapsam acaba? Böyle bir soruyu bir yabancıya, bir düşmana sormayı düşünemeyiz.
Reklam
12 Mart darbesi ile başlayan tutuklamalar, baskınlar tek tek hareketler halinde ele alınabilir ama Kızıldere oldukça planlı, hedefe yönelik bir katliam olarak tarihe geçmiştir. Kızıldere’de o güne kadar kullanılmamış silahlar kullanılmıştır. Bu nasıl oldu, nereden geldi, CIA işin içine nasıl girdi, MİT operasyonu nasıl yönetti, kontrgerilla katliamın neresinde ‘görev’ yaptı? Bunun gibi birçok soru bugün hala karanlıkta... Bu nedenle Kızıldere, Türkiye’deki devrimci harekete yönelik provokasyon ve yok etme planlan açısından çok önemli.
Sayfa 55 - Birgün KitapKitabı okudu
İnsanların insanlara sordukları sorular iki kategoride toplanabilir. Bir kısım sorular "enformasyon” içindir, diğer bir kısım sorular ise kararsızlığı gidermek için. Yani kendimizin dışındaki kişilere ya "Roma'ya nereden gidilir?” diye sorarız veya “Roma'ya gitmem doğru olur mu?” şeklinde bir soru yöneltiriz. Enformasyon almak üzere başvurduğumuz kişilerle herhangi bir bağımız olmasını, onlarla duygusal veya zihnî bir yakınlık kurmayı gözetmeyiz. Gerektiğinde bir düşmandan veya bize cevap vermek istemeyen birinden de enformatif bilgi alınabilir, ama kararsızlığın izalesi için alacağımız bilgilerin hepsi bizimle müsbet bir bağı olan kişilerden alınmak zorundadır.
Sayfa 415
"Temalara" sıkı sıkıya bağlı bir yaratıcı fikrinin ne kadar garip olduğunu vurgulamak adına şunu düşünelim: makul bir tasarımcı insan, eğer diğer bir üretimine yarar sağlayacaksa, önceki buluşlarından fikir ödünç almaktan oldukça mutlu olur. Belki de tren tasarımı "temasından" farklı olarak, bir uçak tasarımı "teması" vardır. Ama uçağın bir bileşeni, örneğin koltukların üzerindeki okuma ışıkları için gelişmiş bir tasarım, pekala trenlerde kullanılmak üzere ödünç alınabilir. Eğer ikisi de aynı amaç için kullanılacaksa neden alınmasın ki? Motorlu arabalar ilk icat edildiğinde kullanılan "atsız taşıma" bize arabaların icat edilmesindeki ilhamın bir kısmının nereden geldiğini söylüyor. Ama at ile sürülen araçların direksiyona ihtiyacı yoktur (atları yönlendirmek için dizginleri kullanırsınız) yani direksiyonun başka bir kaynağı olmalıdır.
Sayfa 271
– Anna Andreyevna, madrabazın biri! O, seni de beni de bütün dünyayı da aldatır! Öteki bayanla sorunu daha iyi halledeceğini bildiğim için seni bekledim. – O bayan da kim? – Mme Andrakova. Ben her şeyi biliyorum. Onun sendeki mektuptan korktuğunu kendin söyledin… Utanarak: – Hangi mektup? Yalan söylüyorsun… Onu gördün mü, diye homurdandım. –
Reklam
Varoluş bir risk ya da kumardir ve dunyada temel olarak istikrardir. Sağ kalabilmek ve gelişebilmek için içinde bulunduğumuz ortama güveniriz, ama kendimizi içinde bulduğumuz pek çok ortam da sürekli değişmektedir. Üstelik bu ortamlar öngörülebilir bir şekilde değişmezler. Örneğin birkaç yıl çok iyi buğday ürünü alınabilir, ama sonra hasat düşebilir. Bir denizci güzel havada denize açılabilir, ama sonradan nereden geldiği belli olmayan bir fırtına patlayabilir. Yıllarca sağlıklı yaşarız, sonra en az beklediğimiz bir zamanda hastalıklar bizi vurur.
Sayfa 230 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Dewey sadece sorunlarla karşı­laştığımızda düşündüğümüz fikrini Kant ve Felsefi Yöntem (1884) adlı bir denemesinde ortaya atar. Ona göre hepimiz sürekli bir değişim içinde olan bir dünyaya tepki verme durumunda olan organizmalarız. Varoluş bir risk ya da kumardır ve dünya da temel olarak istikrarsızdır. Sağ kalabilmek ve gelişebilmek için içinde bulunduğumuz ortama güve­niriz ama kendimizi içinde buldu­ ğumuz pek çok ortam da sürekli değişmektedir. Üstelik bu ortamlar öngörülebilir bir şekilde değişmez­ler. Örneğin birkaç yıl çok iyi buğ­day ürünü alınabilir ama sonra hasat düşebilir. Bir denizci güzel havada denize açılabilir ama sonra­ dan nereden geldiği belli olmayan bir fırtına patlayabilir. Yıllarca sağ­lıklı yaşarız sonra en az beklediği­miz bir zamanda hastalıklar bizi vurur. Dewey bu belirsizlik karşısında benimseyebileceğimiz iki strateji olduğunu söyler: Yardım için ya evrendeki yüce varlıklara veya gizli güçlere başvurabiliriz ya da dünyayı anlamanın ve ortamımızı kontrol altına almanın yollarını ararız.
Sayfa 230Kitabı okudu
İlme açık olmak ve ilmin işlevine odaklanmak
“Bilimsel bilgiler tarihsel süreç içerisinde birçok farklı inançtaki insan tarafından üretilmiştir. Bu üretimi yapanlar arasında Yahudi de, Hıristiyan da, Müslüman da, Hindu da, putperest de, ateist de vardır; aynı dinin içinde farklı yorumlara sahip olanların ve farklı mezheplerin takipçileri de olduğunu hatırlayalım. Bu yüzden bilimsel
Gerçekten iyi bir suyu nereden bulabileceğinizi biliyor musunuz? İsviçre Alplerinin eteklerinde mi, Kuzey veya Güney kutbunda olabilir mi? Bugünlerde dünyanın en iyisi olduğunu iddia eden şişe suyu bulmak hiç zor değil ama gerçekten iyi bir su satın alınabilir mi? Su sadece H2O meselesi değildir. İçtiğiniz su ne kadar doğal ya da saf olursa olsun, saf bir ruhunuz olmadan suyun tadı da iyi olmaz. Soruyorum size: Ruhunuz ne kadar temiz?İşinizde sorunlardan bunalıyor musunuz? Peki ya aile problemleri? Bilinciniz bulanık mı? Eğer öyleyse, o zaman içtiğiniz suyu tatsız ve yavan bulabilirsiniz. Spor ya da bir egzersiz yaptıktan sonraki su -musluk suyu bile- lezzetli ve taze hale gelir. Başka bir deyişle en önemlisi içinizdir. Her şeyin kafanızda olduğunu söylüyormuşum gibi geldiğini biliyorum ama asıl söylemeye çalıştığım şey, şükran duygusuyla içtiğiniz zaman suyun, aynı suyu ruhunuzdaki karanlık duygularla içtiğiniz zamankinden fiziki olarak farklı olduğudur.
Sayfa 85
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.