Şair de bu kelimeyi şöyle kullanmıştır:"Dostlarım! Bu gece karanlığı niçin uzaklaşıp gitmiyor? Sabah aydınlığı ne oldu da gelmiyor. "
Allah Azze ve Celle zalimleri de mazlumları da bu zulmü sessizce seyredenleri de imtihan ediyor. Zalimlere "Neden zulmettikleri", mazlumlara “Niçin zulme rıza gösterdikleri, sessiz yığınlara da "Kardeşlerininin yanında ne kadar yer aldıklarını" soracak. Allah Rasûlü'nün ashabını ateşe attılar; Habbab b. Eret'in sırtını yaktılar, Bilal-i Habeşi'yi kızgın kumlara yatırdılar. Her biri direnişe bayrak olacak bir cesaretle karşı koydu zalimlere. Hâlleriyle, “Allah en büyüktür, diyenler kullara göre strateji belirlemez!" dediler. Sahâbe, "Ya Rabbi! Biz senden zafer istemiyoruz ki, rızanı istiyoruz. O neredeyse bizi ona ulaştır." dedi. Bunun için Abdullah b. Cahş, Sad b Ebî Vakkas'ın "âmin" dediği duasında Rabbinden zafer değil şehadet niyazında bulundu. Sahâbenin hâlleri, "Bizi dünyaya kulluk yapmaya gönderdin, zafer kazanmaya değil. Kulluk bizden, zafer senden Ya Rabbi!" dedi. Onlar, "Eğer yirmi kişi iki yüz kişiye galip olacaksa; on kişiye Daru'n-Nedve'ye karşı direneceksiniz diye emredersen, 'On kişi yüz kişinin karşısına nasıl çıkar?' diye riyazi hesaplar içinde olmaz, emrin başımız gözümüz üstüne Yâ Rabb, der, meydanlara ineriz Allah'ım!”, dedi.
Reklam
Seninle alay ediliyor ve sen bunlara kahkahalarla gülüyorsun. Sen kendinle alay ettiğin için gülmüyorsun. Küçük adamla alay ederken, sen kendinle alay ettiğini gülünecek halde olduğunu bile bilmiyorsun. Milyonlarca küçük adam kendileriyle alay edildiğini bilmiyorlar. Yüzyıllardır niçin seninle alay ediliyor, küçük adam, niçin öyle açıkça ve neşeyle seninle alay ediliyor? Film yönetmenlerinin hep “halkı” gülünç duruma soktuğu filmler dikkatini çekmedi mi?
Empati diğer insanların düşünce ve güdülerini doğru bir şekilde kavrama yeteneğidir, öyle ki insanlar "Evet, işte bu tam benim geldiğim yer" diyeceklerdir. Bu sıradışı bilgiye sahip olduğunuzda, diğer insanların hareketleri hoşunuza gitmese de niçin öyle davrandıklarını kızmadan anlayıp kabul edebilirsiniz.
Sayfa 195 - Psikonet YayınlarıKitabı okuyor
İnsanlar birbirleriyle niçin dövüşüyor, niçin kan ve gözyaşı dökülüyor, niçin herkes kendini haklı, karşındakini haksız görüyordu? Gerçek olan neydi? Bir kimse çıkıp tetiği çekenin yanlız kendisi olduğunu iddia edebilir miydi? Dünyaya hakemlik edebilecek bir kimse yoktu.!
“Dünya tatlı,” dedi en yaşlı karınca. “Tuhaf karınca, tuhaf karınca,” dedi sonra da... “Bak, üç ayağın, sakalın, bıyığın, bir gözün, kulağın, burnun, her şeyin kopmuş, dımdızlak kalmışsın ortada, sen kendini niçin öldürmüyorsun? Yaşamak tatlı değil mi, tuhaf oğlu tuhaf karınca? Umutsuz köpek. O umutsuzluğu sana filler mi öğretti?”
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.