Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
184 syf.
·
Puan vermedi
Hiçbir Öğüt Eski Değildir
Makul Yönetici serisinin 2. Kitabı olarak Mustafa Özel’in okumalarının mahsulü olarak karşımızda. Mustafa Özel’in kitap okuma metodu onları kendi alanına evirerek maksadına hizmet ettirmesi ayrı bir kabiliyet ve Özel bu kabiliyete sahip birisi. Kitabı okuyunca binlerce yıllık insan tarihinde iz bırakan şahsiyetleri bir nebze tanıyor ve kendinize
Makul Yönetici 2
Makul Yönetici 2Mustafa Özel · Albaraka Yayınları · 20225 okunma
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Reklam
Amaç
El Diario: Başkan Gonzalo, bu röportajın yaratacağı muhtemel sonuçları değerlendirdiniz mi? Şöyle sorayım: Bu sırada açıktan kamuoyuna seslenmekle herhangi bir tehlikeyi göze almıyor musunuz? Başkan Gonzalo: Komünist olarak biz hiçbir şeyden korkmayız. Dahası parti, ölüme meydan okumak ve canımızı parmaklarımızın ucunda taşımak üzere bizleri çelikleştirmiştir ki devrim bizden canımızı talep ettiği an derhal verebilelim. Bu röportajın oldukça önemli ve etkili olacağı kanaatindeyiz: Partimize, devrime, halkımıza, sınıfımıza ve aynı zamanda -niçin söylemeyelim- uluslararası proletaryaya ve dünya halklarına, dünya devrimine hizmet ediyor. Ne tür tehlike olacaksa olsun önemli değildir -bilhassa yine tekrarlıyorum: Bizlerin parti tarafından çelikleştirilmiş olduğu hesaba alınırsa.
Mobbing Bank Uyarıyor!
İsa'nın Mezarını Gezdirmeye Başladılar Gökten gelmeyince ya da gelen işlerine gelmeyince böyle bir plan değişikliği oldu. Şeytan kurnazlığı kullanarak plan yapar işine gelmezse yeni plan yapar, insan, adam olan adem oğlu Türk ise Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi Türk düşünür pozitif enerji ile gücünü birleştirir ve şeytanın
Aşk filan bunlar saçma, doğrusu bu ki, ben onun zevkine hizmet ediyorum. Müdür bana kıymet verir, kendi işinin çıkarı için! Bankadaki arkadaşların çoğu beni sever gibi görünürler, hiçbiri beni çekemezler. Beni yerimden atmak, arkamdan gülmek için yanlış bir işimi arar dururlar. Küçük memur arkadaşların beni sevmeleri onlara yardım edeyim diyedir. Faika da beni severmiş! Boş laf. Ne onlar beni sever, ne ben onları. Ben Cavide'yi sevdim mi? Turan'ı seviyor muyum? İnsan, sevmenin ne demek olduğunu unutuyor da beni seviyorlar diye kendini avutuyor! Ben yalnız Fahriyi severim, o da beni sever. Severim. Niçin? Bunun niçini yok. O da beni sever, onun sevgisinin de niçini yoktur. İşte sevgi bu. Kalanı yalan. Kalanını biz uydururuz.
Sayfa 121Kitabı okudu
Bir gün sonra Gençlik ve Spor Bayramı'dır. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bayram konuşmasının bir bölümünü ırkçılık-Turancılık konusuna ayırır: "Turancılar, Türk Milletini bütün komşularıyla onulmaz bir surette derhal düşman yapmak için birebir tılsımı bulmuşlardır. Bu kadar şuursuz ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine Türk Milletinin
Reklam
Hilafet konusuyla ilgili düşüncelerini şöyle açıklamıştır:
''Ne iş yaptığı, ne hizmet gördüğü ve ne gibi bir fazileti olduğu bilinmeyen, tamamen meçhulümüz olan bir adamın ismi Alahaddin Beyefendi Hazretleri diye resmi bütçede nasıl yazılabilir? Biz reisime hazretleri demiyoruz. Yalnız bey diyoruz. Dersek yalnız ona diyeceğiz. Tutup da ne yaptıkları meçhul, memlekete hizmetleri olmayan bu adamlara niçin diyoruz.. Bu günden itibaren lüzumsuz unvanların, 'hazretlerinin' ve sairlerinin kaldırılmasını teklif ederim.''
Yunus'un, Vilâyetnâme'de Hacı Bektaş-ı Velî'nin huzuruna gidişi anlatılırken şöyle deniliyor: "Hacı Bektaşi Veli, Horasan diyârından Rûm'a gelip yerleştikten sonra veliliği ve kerâmetleri etrâfa yayıldı. Her taraftan mürid ve muhibler gelmeye, büyük meclisler kurulmaya başlandı. Fakir halli kimseler gelir, nasib alır
bir kız, daha ilk çocukluk günlerinden beri, kendisinin sadece bir vücut olduğuna, başka bir şey olmadığına inanacak şekilde yetiştirilir. Bu yüzden hayatının geri kalanı boyunca bütün ilgisini vücuduna yöneltir; üzerinde durulması ve gelişmek üzere teşvik edilmesi gereken bir zihni de olduğunun farkına bile varmaz. "Niçin böyle davranır peki?" "Çünkü, hayatta kilit mevkileri işgal eden erkekler, kadınların, canları istediği zaman bacaklarının arasına girebilecekleri, güzel ve aptal hayvanlardan fazla bir şey olmasını istemezler. Erkekler kadınların kendilerinin eşi ya da ortağı olmasını istemezler; onların tek istedikleri, kadınların ikinci planda kalmaları ve onlara hizmet etmeleridir."
Sayfa 50 - EverestKitabı okudu
Her varlık için en değerli, en yüksek varlık kendininkidir. Başka varlıkların değerlerini kendi varlığını temel alarak ölçer, ona göre yargılar verir. Bu temel ve ölçü olmadıkça hayal gücümüz iş göremez. Başka bir çıkış noktası da yaratamaz. Kendimizin dışına, ötesine gidemeyiz. Bu yüzden insanlar şöyle düşünmüşler: Varlıkların en güzeli insandır. O halde Tanrı onun şeklindedir. Kimse erdemsiz mutlu olamaz, erdem de aklın dışında değildir; akılsa insandan başka varlıkta yoktur. O halde Tanrı insan biçiminde olacak. Ksenophanes bunu pek hoş anlatır; der ki: Eğer hayvanlar da tanrılar icat ediyorsa - ederler a - onları kendilerine benzetip, övünürler. Niçin, mesela, bir kaz şöyle düşünmesin: “ Evrende her şey benim içindir. Toprak, üstünde yürümeye yarar; güneşin işi bana ışık tutmak, yıldızların işi hayatım ve talihim üzerinde etkili olmaktır. Rüzgârlar, sular bana filan rahatlığı sağlar. Bu gökkubbe benim kadar hiç kimseyi kayırmaz. Ben evrenin gözbebeğiyim. İnsanoğlu benim yiyeceğimi içeceğimi arayıp buluyor. Oturacağım yeri yapıyor. Bana hizmet ediyor. Buğdayı benim için ekip biçiyor. Gerçi beni kesip yiyor, ama bu işi kendi eşlerine de yapıyor. Ben de insan oğlunu öldüren, yiyen kurtları yiyorum.”
Reklam
SAİD NURSİ CEHENNEME ATILMAYA HAZIR!
"Rabbim, beni nimet cennetinin vârislerinden kıl!" Hz. İbrahim (a.s.) (Şuara, 26/85) "...bütün kanaat ve kuvvetimle ehl-i imana bir hizmet-i imaniye yapmak için, değil yalnız dünya hayatımı ve fânî makâmatımı, belki -Lüzum olsa ahiret hayatımı ve herkesin aradığı uhrevî bâkî mertebelerini fedâ etmeği; hatta cehennemden bazı biçâre
Sayfa 530Kitabı okudu
Kitap Müzakeresi
YENİ Kurbağa Manastırı Kitap Müzakerelerimizin 2. Bölümü "Korkunun Yükselişi" başlığını taşıyor. İlgilenen dostlarımızı yarın akşam saat: 21:00 da YouTube kanalımızdaki yayınımıza bekleriz. #felsefe #kitapönerisi #psikoloji #egitim Kanal Linki: youtube.com/@aygunakyol Müzakere Soruları: İnsanlar neden korkar? Korku insanları niçin yönetir? İnsanı insan yapan korku mudur, sevgi midir? İnsanlar arası ilişkilerinde korkuyu kullananlara karşı ne yapmak gerekir? Niçin özgürlüğün gitmesi karanlıkla sembolize ediliyor? Bazı insanların haksız bir baskı altında tutulması diğer insanlara nasıl bir mesaj veriyor? Kurbağa Manastırında insanlar baskıya karşı durmak yerine, olaylara seyirci kalıyorlar? İlgisizlik ve Sessizlik niçin korkuya hizmet ediyor? İnsan ahlakı korkuya dayalı kurgulanırsa ne tür sonuçlar ortaya çıkar? Meleklerin cinsiyetini tartışmak niçin önemlidir? Temel hukuki şartlar yokken insan özgür ve mutlu olabilir mi? İnsan karanlığın geldiğini görürken niçin şaşar kalır?
Kurbağa Manastırı
Kurbağa Manastırı
Mehmet Şevket Eygi'nin eğitimle ilgili açık mektubu Gazeteci yazar Mehmet Şevket Eygi, 2018 yılında kaleme aldığı yazıda dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a bir açık mektup yayımlamış, Türkiye'deki eğitim sistemiyle ilgili önemli bilgiler paylaşmıştı. 2019'da hayatını kaybeden Eygi'nin mektubunun değerinin bugün de
Hitler döneminin Almanya ve Avusturyası'nı terk eden 142 bilim adamı, niçin Batı'nın gelişmiş ve varlıklı ülkeleri dururken Türkiye'ye gelmeyi tercih ettiler? Birçoğu dünya çapında olan bu solcu ya da Yahudi bilim adamlarını güç koşullar içindeki bir geri kalmış ülkede on yılı aşkın süre hizmet etmeye iten gerekçe acaba neydi?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.