Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ona taparlar ve zannederler ki lezzete kavuşmak, saadetin gayesidir. Hayvan gibi olmaya kendiliklerinden razı olmuşlardır. Belki de insanlar kendilerine hakaret gözüyle bakmasınlar diye müslüman görünürler. Bunlar sayılamayacak kadar çoktur. Hepsi de sırf karanlıkla Allah'tan perdelenmişlerdir ki o perde de kendi nefisleridir.
Sayfa 63
O kadar önemli bir öğüt ki...
Seni en sonunda sadakati ihmale, saygıyı bırakmaya, bir şeylerden nefret etmeye, kuşku duymaya, lanet okuma­ya, bir şeyleri yapıyormuş gibi görünmeye, duvarların ve perdelerin arkasında kalması gereken şeyleri arzulamaya zorlayacak uğraşları asla kendine faydalı sayarak yücelt­me.
Reklam
Ruskin' in tezini tarihsel kökenleriyle uğraşmadan, kendi içinde tartışmak isteyen bizler, onu Descartes'in su sözleriyle tam olarak özetleyebiliriz: "Bütün iyi kitapları okumak, bu kitapların yazarlığını yapmış geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla konuşmak gibidir." Ruskin belki de Fransız filozofun biraz kuru diyebilecegimiz bu düşüncesini bilmiyordu ama İngiliz sislerini eritip en sevdiği ressamın manzaralarını şanıyla aydınlatan ve Apollon altınına karışankonuşmalarının her köşesine sinen aslında bu düşünceydi . Ruskin, "Arkadaslarimizi iyi seçecek iradeye ve zekaya sahip oldugumuzu varsaysak dahi, içimizden çok azının bunu yapacak gücü vardır ve tercih alanımız da son derece sınırlıdır." demistir. "Istedigimiz kisiyi tanıyamıyoruz. Şans eseri büyük bir sairi görebilir, ses tonunu duyabilir veya bize hosça cevap verecek bir bilim adamına soru sorabiliriz. Bir bakanla ofisinde on dakikalik konusma yapma sansini zar zor elde edebiliriz, hayatımızda bir kere de olsa bir kraliçenin bakışını yakalama,ayrıcalığına erişebiliriz. Ne var ki can attığımız bu kaçamak rastlantılara yıllarımızı verirken, tutkularımızla kabiliyetlerimizi ise bunlardan daha azı için harcarız. Oysa bu zaman zarfinda, hangi sınıftan olursak olalım bizimle dilediğimiz kadar konuşan kisilerden meydana gelen, her zaman açık bir toplum vardır. Bu toplum, o kadar kalabalık ve ılımlıdır ki krallar ile devlet adamları sabırlar söz hakkı vermek için değil, elde etmek için beklerken onu, tüm gün boyunca yanımızda tutabiliriz. Kütüphanelerimizin raflarıyla sadece döşenmiş bekleme odalarında. .
Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın, Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni
Faruk Nafiz Çamlıbel
Faruk Nafiz Çamlıbel
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Tanrının ortanca çocukları
Chuck Palahniuk
Chuck Palahniuk
abimizin ilk yazdığı kitap olan Dövüş Kulübü kitabı sanırım elimde olan okuduğum ilk kitap. Yani genelde ben pdf olarak Japon kitapları okuyorum ve kendimi biraz tek düze hissederek sevdiğim filmlerden birisinin kitabını okumak istedim ve işte aradığımı buldum. Kitabı bitirdiğimde kendimi nedense biraz boşlukta hissettim; hem tatmin oldum
Dövüş Kulübü
Dövüş KulübüChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20209,6bin okunma
Sözlerinizdeki duygu yükü ne kadar fazla olursa,acınız da o kadar derin olur. Öfkeli kelimelerin altında genellikle bir acı vardır.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
“ Bu, bir şeylerin olması ya da olmaması duygusu farklı ve bir o kadar da korkutucuydu.”
Sayfa 518Kitabı okudu
238 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
Asıl adı Raat olan bir lise öğretmeni fakat bütün kent ona Unrat diyor. Unrat = Çöp demek İsmine benzerliğinden dolayı ona takılmış olan bu lakap 26 yıllık öğretmenlik hayatında hiç değişmiyor. Aksine neredeyse gerçek adının yerini alıyor. İnsanlar, arkasından Unrat diye bahsetmeye o kadar alışmışlar ki bazen yüzüne karşı da öyle sesleniyorlar.. Öğrencileri tarafından bulunup takılan bu lakap, Raat'ı çok rahatsız ediyor öyle ki bu durumu takıntı haline getiriyor.. Tüm derdi kendisine böyle seslenenleri "enseleyip" cezalandırmak oluyor.. Bu "enseleme" olayı öyle bir hal alıyor ki sınıftan üç öğrencisini takip edip Mavi Melek adlı gazinoda yakalamaya çalışıyor.. Fakat gazinoda şarkıcı Rosa Frohlich ile tanışması hayatını tamamen değiştiriyor.. "Enselemek" için çıktığı bu yolda tam da Unrat'lığın hakkını vererek avcıyken av konumuna düşüyor ve nihayetinde kendi enseleniyor.. Kitabın ilk başlarında Profesöre üzülmüştüm sonuçta kim çöp olarak anılmak ister ki.. Ama Raat'ın içindeki öfkeyi dışa vuruş şekli, cezalandırmaktan haz alması, üstelik Lohmann adlı öğrencisini hiçbir sebep yokken takıntı haline getirmesi ve intikam almak için resmen kendini ve hayatını çöplüğe dönüştürmesi fikrimi değiştirmeme neden oldu.. Yani sonuçta ne ekersen onu biçersin.. Neyse kısacası okunulası güzel bir kitaptı.. Tavsiye ederim.. bu arada unutmadan #kitabınfilmidevar mış fakat ben henüz izlemedim.. Herkese keyifli günler bol okumalar dilerim..
Profesör Unrat
Profesör UnratHeinrich Mann · Othello Yayınevi · 202132 okunma
Size bir şey diyim mi insan hata yapar İnsan bazen çook büyük hatalar yapar Karşı taraf olandan büyükte görebilir hataları Ama seven asla pes etmez bakın beni yabana atın ama bu dediğimi unutmayın sevginin aşamayacağı tek bir kalem yok benim için. Yeter ki nasuh tövbesi edilsin defalarca tövbeyi rabbim kabul ediyorsa siz neden affetmiyorsunuz ? Affedilmek küçültüyor mu sizi yada affeden büyük mü affedilenden? yanılıyorsunuz. Tövbe etmekten korktuğunuz kadar hata yapmaktan korkmuyorsunuz. Bir elimin parmaklarını geçmez güvendiklerim her kucak açtıklarında sımsıkı sarılacaklarm.. mesela en çok serçe parmağıma güvenirim en naifi en kırılganı hep sever okşarım sarıya boyarım yanaklarını en çok o acıtmıştır beni en çok o bana ait değil gibi başına buyruk en çok onu sarar sarmalarım.. Bir de rica ediyorum aşkı sormayın bana yıllar oluyor ben kalbimi bir göçebeye hibe edeli .. Ve eklemek istiyorum ki gerçek sevgi ne yaslanırsa yaşansın geri dönmekti r ..
Zihin dere mi, okyanus mu bilemiyorum. Ama kendi içinde yüzenler o kadar iyi bilir ki cevabı... Ben iki arada kalıp zihin adlı derede boğulanlardanım...
Reklam
... ama her zaman, en karanlık anlarda bile bir ormana gizlenir gibi kafama sığınmış, beni sarsan fırtınalardan uzakta küçük bir ben, zerre kadar bir ben vardı. Ona doktor ben, diyesim geliyor. Belki biraz öyle zaten. Yüzde yüz hasta olmadım, hastaya hasta bakan, günün birinde onu iyileştirmek gerekebileceğini hesaplayan o öteki varlık hep içimdeydi.
Sayfa 131Kitabı okudu
‘’Şimdiye kadar aklın neredeydi?’’ sorusuna verilecek cevap, ‘’Aklım başımdaydı, ama bu yeni koşullar ve duygularım artık farklı alternatifler denememi gerektiriyor,’’ olmalı. Zira aklımız o zaman da şimdi de başımızdadır ve zaten aklımız başımızda olduğu için sürekli gelişiyor ve yenilikler yapmaya yöneliyoruz.
Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim. Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.
"O bütün bunları yaşamış, unutmuş, sonra yine yaşamış ve yine unutmuştu.Çünkü esas olan budur. İnsan bu yaşa kadar ancak unutarak yaşayabilir." Barış Bıçakçı/Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.