Her an ölümle burun buruna gelebilirim ama yaşadığım sürece ölüme engel olmak için elimden geleni yapacağım. Önemli olan benim yaşamamın veya ölümümün başkalarının yaşamasını nasıl etkileyeceği... diye düşünmüş.
Turgut'un vedası...
"Bitmiyoruz, ürkme sevgilim. İçimde tam da tanımına uygun bir acı var. Belki de bir türlü ne kendime ne de sana yaşatamadığım baharların sitemi bu hastalık. Cezamı çekiyorum. Var oluşuma yeteri kadar hizmet edemediğim, bizim için yaratılan dünya nimetlerinden olması gerektiği kadar faydalanmadığım için her biri
Hayat amacını sorgulamış ve bu noktada kendince bir fikir sahibi olmuş veya olmamış çok kişi vardır. Bu sorgulamaların neticesinde alınamayan cevaplar da vardır. Şöyle ki hayat amacını bulmuş insan bunu yerine getirdiği takdirde yaşamanın bir anlamı da kalmamış demektir. O yüzden belki de hiç yerine getirelemeyecek planlar yapılır, sözler verilir
Evet yazara soruyorum, böyle mükemmel, kusursuz bir evrene bu ana karakter olmuş mu? Hayır, senin için rahatsa yazar hanım, ben daha da başka bir şey demiyorum gerçekten. Evreni o kadar çok sevdim ki ilk kitabın sonunda dayanamadım ve daha çevrilmeden İngilizce okudum ikinci kitabı da. Kurgu mükemmel, yaratılan evren mükemmel, yan karakterlerimiz
“İsa bile çarmıhta “διψάω” (susadım.) diye bağırmıştı. İnsanların susuzlukları kontrol edilemezdi, dolayısıyla insanlar bunun için suçlanamazdı.” Sf 35.
Bu cümleden sonra bir müddet okumaya devam edemedim. İnsanların yaşama olan bu yoğun duygusu ve arzusu ölümle burun buruna iken bile çok güçlü…
Evet, İnsan fıtratını değiştiremeyeceğimiz bir duvar gibi dikildi karşıma bugüne kadar aslında yaradılışla mücadele edişime ve yaradılanın her halinle kusursuz olduğunu kabul etme fikrini çok pasif bir davranış olarak algılamıştım. Düşünceyi derinleştirdikçe hiçbir ağacın büyümek için çaba sarf etmediğini fark ettim, büyürken bir erik vereceğini yahut bir elma olacağını planlamıyordu sadece yaşama geliş amacının bir meyve olduğunun farkındaydı. Önemli olan hizmetiydi.
Bu akıl yürütmenin sonunda önemli olanın hayata neden geldiğimizi bulmak olduğunu gördüm, başarılı olmak önemli değil, ağaç meyvesi ekşi diye taşlamıyor.
Bu hayatta bir misyonumuz var, küçük bir karınca bile evreni değiştirebiliyor.
Kendinize hedef koymak yerine yeteneklerinizi kabul edin, sizden daha büyük bir dünya bulunmayacak…
Görünür KaranlıkWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2017427 okunma
Bu incelemeyi yapabilmek için aylardır düşünüyorum. Hüznümü, öfkemi naısl yansıtabilirim diye düşünüp duruyorum.
Acı dolu hayatlar, savaşların perde arkası, gerçek yüzü.. İnsanların, kadınların, en çok da çocukların bilinmezlik içindeki acısı.. Açlık, sefalet, ölümle burun buruna olmanın verdiği korku..
Ah küçük Meryem.. Onu babasız büyüten annesinden, babasına kaçışı.. Mutlu olmayı beklerken, hayatının tepetaklak olması. Bir günde kadın olmak zorunda kalışı..
Ah Leyla.. Mutlu bir ailesi vardı oysa.. Ama o da savaştan etkilenen nice insandan biriydi. Hiç ummadığı bir hayatın içinde buldu kendini küçücük yaşında.. Açlığın pençesine düşünce yavrucuğunu yetimhaneye bırakmak zorunda kalışı nasıl içimi parçaladı. Ah..
Gözyaşları içinde okurken öte taraftan da yazara olan öfkem dinmedi.
Uçurtma Avcısı 'nı da okumuş birisi olarak, yazara çok kızıp öfkelendim.. Kurgu olduğunu bildiğim kitaplara, romanlara bakış açım normaldir. Sonuçta 'emekle yazılmış', 'kurgulayıp yazabilecek kadar yetenekli' diyip geçerim. Ama bu yazar hayatın gerçeğini yazıyor. Anlatılanları yaşayan niceleri var.. Kendisi oradan kaçıp kurtulmuş, ama o insanların üzerinden maddi menfaat/kazanç elde ediyor. Bu benim öfkelenmeme sebep oluyor.
Otobiyografi yazan insanlara çok saygı duyuyor, destekliyorum. Hayatta kalma savaşı vermiş, hedeflerine zorlukla ulaşmış, nice insana umut ışığı olmuş.. vs.
Ama bu durumda söz konusu bile değil..
Çok okunan kitaplardan olduğu için alıp okuduğum, okumasaydım dediğim bir kitap oldu.... Acısını yüreğimde eksiltmeden taşıyorum...
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,5bin okunma
"Aşk, zayıf insanlar için bir zaaf, güçlü insanlar içinse bir güç kaynağıdır."
"Aşık olmak, her adımda ölümle burun buruna gelmektir. Ama aşk için her şeye değer."
Grip olduğum için çabuk toparlanayım diye dün serum taktırdım, neredeyse toparlanıp gidiyordum😔Bir yıl içinde iki kez ilaç alerjisinden bir deprem olmak üzere üç kez ölümle burun buruna geldim.
İlaç alerjimi sadece antibiyotik olarak biliyordum ve daha önceki olayda doktor damardan yapılırsa kurtuluş şansın daha düşük olur demişti, bu defa alerjimin olduğu bir şey damardan yapılmış oldu. Saniyeler, dakikalarla hayattayım belki de, hastanede olduğum için solunum kesilmeden, müdahale edildi. Kendimi İbrahim Tatlıses gibi hissediyorum.
Türk Edebiyatının Gamlı, Lirik ve Nostaljik Prensesi:
Tezer Özlü
(10 Eylül 1942 – 18 Şubat 1986, Yaş: 43)
Tezer Özlü’nün aile hayatını, çocukluğunu, yaptığı üç evliliği, intihara olan eğilimini, manik-depresif tanısı ve hangi yabancı yazarlardan ilham aldığını, neden sürekli intihara öykündüğü bilinmeden yapılan bir ‘’Tezer Özlü Okuması’’, tam olarak
Uzun bir yazı ama faide almak sonuçta varsa bir okumak gerek..
İslâm, kardeşlik bağlarını korumak için alay etmeyi kesinlikle yasaklamıştır.
Allah'a ve ahiret gününe inanan bir müminin, insanları alaya alması, eğlence ve nükte konusu yapması caiz değildir.
Karşı taraf yapsa dahi İslam dini güzellik dinidir.
Eğer amacımız davet metotlarını
Merhaba. Bu ayın bir diğer okunan kitabı Sular Üstünde Gökler Altında oldu.
Öncelikle söylemeliyim ki kitap çok akıcı ve sürükleyici.
15. Yüzyıl da babasının izinden gitmek, kaşif olmak isteyen Kalender, sonunda babasının arkadaşı tarafından ikna edilir ve Kırım'a doğru kısa bir yolculuğa çıkar. Mutludur, çünkü gördüklerini çizecek, notlar
❁ "Ölüm her an beni kolaylıkla yakalayabilir
fakat ben olabildikçe yaşamaya ve ölümden uzak durmaya bakmalıyım. Er veya geç ölümle burun buruna geleceğim kesin ama ondan korkmuyorum, tek istediğim sey, yaşadıkça kendime ve başkalarına yararlı olmak...
Germinal; Latincede germen sözcüğünden türeyen tohum anlamına gelen bir sözcükmüş.Bence Émile Zola kitabına bu ismi vererek, okura umutlarınızı tohum gibi taze tutun mesajı vermiş.Konusuna gelecek olursak maden işçilerinin zor şartlarda sürdürdükleri hayatlarını anlatıyor.Açlık,sefalet,grev,direniş, aşk temaları işcilerin madende çalışırken uyguladıkları yöntemler Émile Zola'nın natüralizm akımıyla okuyucuya onlarla birlikte yaşıyormuş hissi veriyor.Gözümün önüne ülkemizde yaşanan Soma, Zonguldak, Ermenek ve Amasra'da meydana gelen maden faciaları geldi ve maden işçisi olmanın her an ölümle burun buruna olmak demek olduğunu derinden hissettim.Ayrıca bana Knut Hamsun'ün Açlık kitabını da hatırlattı.
GerminalEmile Zola · Can Yayınları · 201710,8bin okunma