Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kümülatif Etki Söz Konusudur Travma sonrası semptomlar bir gecede meydana gelmezler. Donma tepkisinin semptom göstermesi ve kronikleşmesi aylar sürer. Ne yapacağımızı biliyorsak, o zaman, aşırı bunaltıcı ola- ya dair tepkilerimiz semptomlara dönüşüp yerleşmeden önce bu tepkilerimizin yarım kalan fizyolojik kısmını çözmek için yeterli süremiz olur. Çoğumuz ise, ne yapacağımızı bilmeyiz, hatta yapılabilecek bir şeyler olduğunu bile düşünemeyiz. Böylece birçok insan bunaltıcı ve boğucu olaylardan sonra travmaya dair kocaman, yenilip yutulmaz bir parçayı da yan- larında taşıyarak yollarına devam etmek zorunda kalır. Birbirini takip eden her bir donma çözülme deneyimi tek bir fark dışında fizyolojik düzeyde asıl deneyimle aynıdır. Her donmayla birlikte, durumla baş etmek üzere davet edilen enerji miktarı artar ve yeniden donmanın kümülatif etkileri de böylece birikir. Yeni enerji durumu daha çok semptomun oluş- turulmasını gerektirir. Donma tepkisi kronikleşmekle kalmaz, yoğunlaşır da. Donan enerji biriktikçe, çaresizlik içinde onu kapsamaya çalışan semptomlar da birikir.
Onlarla kurduğunuz ilişkilerde, siz onların her türlü ihti­yacını gidermek zorundayken, onlar sizinkilere kulak vermek zorunda değildir. Eğer bunu yapmaları için ısrar ederseniz ya zorluk çıkarıyorsunuzdur ya da onların en doğal hakları­na karşı çıkıyorsunuzdur. "Nasıl olur da kendi ihtiyaçlarını benimkilerden önde tutarsın?" der gibidirler (hatta derler).
Sayfa 41 - Kuraldışı Yayınları
Reklam
Her şey, herkes Kozmik dansın dansçısıdır. Sizler, ben, bir bitkinin yaprağı ya da bir bilgisayarın devreleri, hepimiz. Dolayısıyla, evrendeki herhangi bir varlığı bizden bazı farklılıklar gösterdiği için küçümsemek, kendimizi küçümsemek olur.
"...bir adamın aşkı mizacının devamıdır,evlat. Yani erkek kavgacı ise sevdası da kavgalarla dolu olur. Kendine hep düşmanlar bulur. Sakin ve nazik ise sevdası merhem gibi, bal gibidir. Sevdalanmazdan önce kendine bir kere sormalısın. Benden nasıl bir aşık olur acep diye.
361 syf.
10/10 puan verdi
Ne varlığa sevinirim Ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum Bana seni gerek seni Nice sözler söylenmiştir şiirlerde, niceleri pek tesir etmiştir gönüllerde. Lakin hangi biri asırların hazin yıkıcılığına dayanabilmiş, hangi kitap zamanın can yakıcı unutulmuşluğunda kendini bu kaderden kurtarabilmiştir… İşte biçare derviş Yunus çıkmıştır o vakit
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202241,7bin okunma
Olur da bir gün sen de özlersen
Reklam
Mania: "Mania ateşsiz v e sürekli bir hezeyandır; çünkü manyaklarda bazen ateş görülüyorsa da, bu beyin hastalığından değil de, rastlantısal başka nedenlerden kay­ naklanmaktadır. Manyaklardaki hastalık belirtileri şaşırtıcı bir beden gücü; açlığa, uykusuzluğa, soğuğa sağlıklı veya hasta diğer insanlardan daha uzun dayanabilme yeteneği­ dir; bakışları tehditkar, çehreleri kararmış, kurumuş ve aç­ lık çeken insanlarınki gibidir; bacaklarında sıklıkla yara olur; dışkıları çoğu zaman azalır; nadiren, ama derin uyur­ lar; uyanıkken çalkantılı, karmaşık, hayallerle dolu, dü­ zensiz hareketler gösterirler ve çevrelerindekiler için çoğu zaman tehlikelidirler. Bazıları arada sırada sakinleşirler, di­ ğerleri ise sürekli aynı durumdadırlar veya diğer bazıları­ nın tehlikeleri iki katına çıkar.
“Ne yazık ki geçmiş hakkında birşey söylememek yeni nesli korumak konusunda pek işe yaramaz.Gözden ve hafızadan saklanan nadiren yok olur.Tam tersi çocukların belirtilerinde ya da davranışlarında sıklıkla ortaya çıkar.”
"Bir şeyi saklamak istiyorsan, onu ortada bırak" der eskiler. Yazdıklarımı okumasın diye, şiirlerimi onun hiçbir zaman okumadığı şiir kitaplarının sayfalarına yazdım ben şairlerden özür dileyip. Bir köşeye kıvrılır benim dizelerim, az kayın öteye diye rica minnet. Kime yazıyorsun bunları dediğinde, hiçbir cümlede kendine rastlamadığında,
Mutluluk, borcunu yerini getirmektir; borç ne kadar güç olursa, mutluluk da o kadar büyük olur...
Sayfa 329 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"...Daha önce de çok rastladım; biri öbürüne anlatır da anlatır. Karşısındakinin duyup duymadığı, anlayıp anlamadığı hiç önemli değildir. Önemli olan sohbet halinde olmalarıdır. Hatta hiç konuşmadan öylece otursalar da olur. Fark etmez, hiç fark etmez."
Yüksek sesle konuşma olur mu benimle? Fısılda yeter, duyarım ben, bağırma ne olur... Ve lütfen benim sesimin yüksek perdeden çıkmasına da aldırma. Kalabalık evde büyüdüğüm için birbirimize bağırmadan duyuramazdık sesimizi. O yüzden küçük harflerle konuşmayı bir türlü beceremedim. O zamanlar da farkındaydım aslında, ne kadar çok. bağırırsam o kadar az anlaşılıyordum.
Cilt:29, Sayı:113-116
Bu şablon her ilişki için geçerli,çözüm odaklı
“Ana tanımlayıcılarınız,ebeveynlerinizle ilişkinizi tekrar yapılandırmanızda değerli bir adımdır.Ebeveynlerinizin hayatta olması ya da ölmüş olması fark etmez;ana tanımlayıcıların şifresini bir kez çözdüğünüzde,ebeveynlerinize karşı olan negatif duygular,davranışlar ve yargılamalar sonunda değişebilecektir. Hatırlayın,sözlerinizdeki duygu yükü ne kadar fazla olursa,acınız da o kadar derin olur. Öfkeli kelimelerin altında daima bir acı vardır. Acı sizi öldürmeyecektir. Öfke ise gerçekten öldürebilir. Ebeveynlerinize dair sahip olduğunuz içsel görüntüler,yaşam kalitenizi etkileyebilir. İyi haber şudur ki içsel görüntü,bir kez açıklandığında ,değişebilir.Ebeveynelerinizi değiştiremezsiniz ancak içinizde onları algılayış şeklinizi değiştirebilirsiniz.”
"Zincirin altınsa da hatta, koparıp kır, Susmak ne demekmiş, yere haykır göğe haykır! Vicdan bile duymaz çıkmazsa bir âhı, Sessiz kölelerdir yaratan binbir ilâhı Elbet put olurlar öpülen eller, etekler, Elbet öpen oldukça, olur öptürecekler! Hürriyet, o en son şerefindir, onu satma! Bir tanrı yeter, kendine bin tanrı yaratma! İnsandaki dört tane ayak devrini bilme, Mahvolsa eğilmezdi baban, sen de eğilme!"
" Yanlış giden birşeyler olduğunda ilk tepki gösteren, acı duyan, yardım isteyen ve değişim yolları arayan hep önce kadınlar olur. Bu, kadınların ilişkilere erkeklerden daha çok gereksinimleri olduğu anlamına gelmez. Genel inanışların tersine, araştırmalar, kadınların yalnız yaşamayı erkeklerden çok daha iyi başardıklarını ve evlilikten erkeklere göre daha az yarar sağladıklarını göstermektedir. Oysa ki erkekler genellikle bir ilişkileri olduğu andan başlayarak, o ilişkiyi geliştirmek ya da değiştirmekle pek de ilgilenmiyorlar. Erkekler iş alanlarındaki başarıları ve İlerlemeleri söz konusu olmadıkça insan ilişkilerinde becerilerini geliştirmeye istekli olmuyorlar. "
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.