Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batı’nın gösterdiği yeni gücü, daha çok harpte mağlubiyetlerle anlayan Osmanlılar Batı’nın üstünlüğünü aramaya koyulurlar. Bunu da uzun zaman Batılıların bir nevi “tılsım” a sahip olmalarına bağlarlar. Bu “tılsım” Batı medeniyetinin “üst yapısı” ve Frenkçe yaşamdır. Böylece “sebep” yerine “netice” üzerinde durulmuş oluyor.
Siz de benim gibi bütün gün babamı aramaya gelenlerin hikayelerini dinleseniz beş duyunuz aynı anda körelirdi, bazıları ölümcül nefretlerinden bahsederken patronları için o korkunç şeyleri söylediğinde kanım donuyor... ama daha çok gözlerinden akan yaşları umursamadıkları gibi hiç silmeden sürekli et fiyatlarından ya da çocuklarının geceleri yatağa aç girmelerinden şikayet edip duran kadınlar dehşete düşmeme neden oluyor!
Sayfa 206
Reklam
Herkes böyle mi aşık oluyor? Herkesin aşkı bu kadar ümitsiz mi? Eğer öyleyse, aşk dediğin şey delilikten başka bir şey olamaz.
"Anlatmak istediği şey, içtenlikle yaşanmış kısa bir dostluğun, yıllar sonra, çok kısa bir süre için tazelenmesiydi. Herkesin hayatında buna benzer, garip bir sevince yol açan karşılaşmalar oluyor, ama o sevinç çok kısa sürüyordu. Hayat insanı değiştiriyordu, kimse olduğu gibi kalmıyor, değişiyor, eski arkadaş yeni yola uymuyordu."
Okuma listemde tepelerdeki üçleme
Beckett'e göre, kimi öykülerinde ve şiirsel düzyazılarında betimlediği gibi, sonsuz bir “bataklığın” dibinde “önünü görmeden” ilerlemeye çalışan yersiz yurtsuz, malı mülkü olmayan bir “serseri” konumundadır insanoğlu... Ünlü “Beckett Üçlemesi”nin ilk romanı Molloy'un başkişisini yaşlanmış, bedensel açıdan yoksunlaşmış, ama yine de “göçebe hareketliliği” içinde bir “serseri” olarak görürüz. İkinci roman Malone Ölüyor'da ise artık yatağa bağımlı olan kahraman daha doğrusu anti-kahraman- bir yaşlılar evinin tek başına kaldığı odasında yatmakta ve yalnızca yazma edimini gerçekleştirebilmektedir. Elindeki —yontula yontula iyice küçülmüş— kurşun kalem bittiğinde yazamayacak ve bedeni cansız kalacak... Üçüncü kitap Adlandırılamayan'a geldiğimizde, görüyoruz ki yalnızca “bilinç” kalmış ortada. “Serseri”nin bedeni yokolmuş... Beckett, “ruh”un ölmezliği konusunu çoktan geride bırakmış. Ama “bilinç” ne olacak? Beckett bunu bilemiyor, bu yüzden de bilinç sürüyor. Ama bilincinin içinde dolaştığımız kişi yok artık, adı yok, adlandırılamıyor...
Samuel Beckett Yüz Yaşında/Ayşegül YükselKitabı okuyor
Empati
Kendi duygularımızın yeterince bilincinde olmadığımızda, başkalarını da yeterince anlayamayız ve bir tür benmerkezcilik eğilimi gösteririz.
Sayfa 37 - Pegasus Yayınevi
Reklam
Beckett'in Tanrı ile olan bağlarını koparışı iki dünya savaşında yaşananların tanığı olmasıyla ilişkilendirilir genellikle. Kendi imgesi olarak yarattığı insanların birbirlerini yok edişlerine seyirci kalan, onların yardım isteyen çığlıklarına kulaklarını tıkayan bir Tanrı'nın varlığına inanılabilir mi? Öte yandan, ölüm sonrasında sonsuz bir yaşama ulaşacağı inancından yoksun kalmış, yaşamı “doğum” ile “ölüm” arasına sıkıştırılmış, doğumdan başlayarak ölüme doğru ilerleyen, dünya zamanıyla sınırlı bir süreç olan insanın varlığı anlamlandırılabilir mi? Bu iki sorunun her ikisi de olumsuz yanıt alınca gündeme yanıtı olmayan üçüncü soru geliyor: Durum böyleyse, insanoğlu ne demeye —kendi isteği olmaksızın— dünyaya fırlatılmıştır, sonra da ne demeye ölüyor? Beckett, “insan”ın işte bu “saçma” konumunu yazdıklarına odak noktası yapıyor.
Sayfa 7 - Samuel Beckett Yüz Yaşında/Ayşegül YükselKitabı okuyor
İkinci Bölüm 20 Ekim
Buraya dün geldik. Büyük elçi hastalanmış durumda ve bir kaç gün boyunca dışarıya çıkmayacak şu huysuzlugu ve suratsizligi da olmasa herşey çok daha iyi olurdu. Goruyorum ki cennet beni ağır bir sekilde yargılıyor ama cesaretli olmayacagim . Hafif bir yürek herseye katlanabilir. Hafif bir yürek kalemimden böyle sözlerin dökülmesi gülümsememe neden oluyor. Biraz daha hafif kalpli olsaydım bu benim güneşin altında yürümüş olan en mutlu Varlık olmamı saglayabilirdi. Ama yeteneklerim ve niteliklerim adına acı çekmem gerekirken başkalarının benden daha düşük olan yetenekleri neden kendimi tatmin etmem için yeterli oluyorki? Bütün güçlerimi borçlu olduğum yaratıcı neden bu kutlamaların bazilarini bana vermeseydin de, olanların yerine kendine güven ve tatmin hissi verseydin keşke..
- Sanırım sana aşık oluyorum ve ilk kez oluyor, anlıyor musun? - Daha önce âşık olmadıysan bunun aşk olduğunu nereden biliyorsun? - Çünkü hissediyorum.
Aşırı gelişmiş bir vicdan, İstekleri yüzünden suçluluğa açık olma duygu­su, temelde iyi olan bir insanı, kendi iyiliğinden ödün verecek dolambaçlı yollara itiyordu. Sanırım, felaketin kaynağı da buy­du. Sachs herkesin güçsüz yanını kabul ediyor, ama iş kendine gelince en ufak şeylerde bile kusursuzluğu, neredeyse insanüstü bir gücü arıyordu. Sonuç düş kırıklığı oluyor, insancıl zaaflarının karşısında yenik düşüyor, bunun üzerine kendisini daha da zora koşuyor ve bu kez daha da yıkıcı düş kırıklıklarına uğru­yordu.
Reklam
Yaratıcı neymiş, yaratmaya kalkışarak tanıdım. Yalancı İlâh, doğrusunu tanıdı. Gölge artist öz sanatkârı tanıdı. Ben şimdi şu anda tanıyorum Allah'ı. İlminin, sanatının karşısında aklımı veriyorum. Aklım bir cephane deposu gibi patlıyor, kül oluyor.
Sayfa 58 - Necip Fazıl, Bir Adam Yaratmak,İstanbul 1959,s.142
Musibet zamanı çok uzun. Safa zamanı pek kısa oluyor. Çiçeksiz bağ, dertsiz yürek olmazmış.
Sayfa 28 - TimaşKitabı okuyor
“İnsan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor.”
Sayfa 223Kitabı okudu
- .... Varsın bana deli desinler, ama gerçeği söylüyorum. Babam ve kardeşim orada hayvan leşi gibi çürüyor. Ateşler yakın, çukurlar kazın ve silahları gömüp yok edin. Kışlaları yıkın ve insanların üstünden cinnetin şatafatlı giysisini çekip atın. Dayanacak güç kalmadı... İnsanlar ölüyor...
Nasıl oluyor da ,kolsuz ve bacaksız doğan insanlardan faydalanmayı akıllarından bile geçirmeyen dürüst ve duyarlı kişiler, düşük bir zekâ düzeyiyle doğanları istismar etmekte bir mahzuru görmez?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.