Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Birgün yanına bir hırsız getiriliyordu. Adam, kendisini çalmaya iten sebepleri anlatınca Ömer, adamı mazur görüyor ve kendisine bir miktar dirhem verilmesini emrediyordu. Onun bu tavrı, büyük dedesi Ömer b. Hattab'ın bu konudaki tutumundan farklı değildi. Çünkü onun zamanında adamın biri Beni Müzeyne kabilesinden bir şahsın devesini çalmıştı. Ömer b. Hat- tab (r.a.) kabile reisi İbn-i Ebi Beltaa'ya: «Allah'a yemin ederim ki, eğer ben, Allah'ın haram kıldığı bir şeyi helal olarak yiyebilecek kadar bu adamları çalıştırıp aç bıraktığınızı bilseydim ellerini keserdim.. demiş ve şöyle devam etmişti: Allah'a yemin ederim ki eğer bu kanaata varmasaydım seni, canını yakacak bir şekilde borçlandırır (cezalandırırdım)... Söyle ey Müzeni devene ne kadar veriliyordu?» Müzeni : «Dörtyüz deyince Ömer, İbn-i Ebi Beltaa'ya dönmüş ve: <Git ona 800 ver.. demişti.
Sayfa 189 - Bir yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
_Türkler, hür ve bağımsızdırlar. Gururları çok yüksektir. Gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar. Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır. Hem sert ve dik başlı hem de yumuşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunan'dan almışlardır. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar. Aralarında
AVUSTRALYA TATARLARI
Avustralya Tatarların daha geç dönemlerde, bilhassa Doğu Türkistan (Şingcang Uygur Özer Bölgesi, ÇHC)'dan, göç ettikleri bir ada olmuştur. Dünya'nın yüzölçümü ile kıyaslandığında 6. büyük ülkesidir. Okyanusya kıtasındaki bu ülke 7.741.220 km2 olmasına rağmen ülkenin genelde doğu ve güney doğusu yaşamaya müsait olduğundan nüfusu ancak 23
FİNLANDİYA TATARLARI
Uzak diasporada sayıları oldukça az olmasına rağmen en iyi organize olan, varlıklı ve dolaysıylasıyla etkili Tatar topluluğu Finlandiya'da yaşar. Finlandiya bağımsızlığına kavuşmadan önce İsveç Kraliyetinin hakimiyeti altındaydı. 1 809'da İsveç ve Rusya arasında yapılan Frederikshamm antlaşması ile Finlandiya Büyük Dukalığı Rusya'ya
Reklam
(Mehmet Emin Yurdakul’un torunu) Doğan Yurdakul anlatıyor:
MEHMET EMİN YURDAKUL'UN HAYATI VE HUSUSİYETLERİ Doğan Yurdakul (Mehmet Emin Yurdakul’un torunu) Milli Şair Mehmet Emin Yurdakul 1869 yılının mayıs ayında Beşiktaş’ta dünyaya gelmiştir. Babası yedi çifte bir balıkçı kayığının reisi olan Salih Reis, annesi, Edirne civarından İstanbul’a gelmiş Mehmet Ağanın kızı Emine hanımdır. Küçük Mehmet
Yoksa hâlâ devam mısınız bre dış güçler:)
Hükmdarları zulm ve diktatörlük yapmağa teşvik etmeliyiz: Siz Allahın yeryüzündeki gölgesisiniz. Zâten Ebû Bekr, Ömer, Osmân, Ali, Emeviler ve Abbâsîlerin herbiri, kaba kuvvet ve kılınçla işbaşına gelmişler ve tek baslarına hükmranlık etmişlerdir. Meselâ, Ebû Bekr, Ömerin kılıcı ile ve Fâtımanın evi gibi, itâat etmeyenlerin evini yakmakla, iktidara gelmişdir. Ömer de, Ebû Bekrin tavsiyesi ile halife olmuşdur. Osman ise, Ömerin emri ile devlet başkanı olmuş. Aliye sıra gelince, o da, eşkiyanın seçmesi ile devlet reisi olmuşdur. Muaviye de, kılıçla iş başına gelmişdir. Sonra Emevilerde de hükmdarlık babadan oğula geçerek devam etmişdir. Abbasiler'de de aynı olmuştur. Bunlar, İslâmdaki hükümranlıkların cebri ve diktatörlük olduğunun delilidir, demeliyiz.
Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ra) Hazretleri a) Hayatı Sünnî Kelam Okulları’ndan Mâtürîdiyye’nin öncüsü olan{Dipnot} Ebû Mansûr el-Mâtürîdî hakkında kaynaklardaki bilgiler oldukça sınırlıdır. Günümüz Özbekistan Cumhuriyeti’nin sınırları içindeki Semerkand’ın dış mahallesi olan Mâtürîd’de doğdu. Sâmânoğulları’nın Mâverâünnehir bölgesine hâkim
Abdurrahman Cerrahoğlu
Evvela sana gelince, mensub olduğun zattan ayrılma. Hatta seni kovsa devam et. Bundan kırk yıl kadar evvel Şeyh Esad Efendi kardeşim bana geldi. "Kardeşim Said, tuttuğun bu yolu tarikatla birlikte devam edersen zamanın imam veya reisi olursun.' dedi. "Cevaben dedim: 'Kardeşim, öyle bir zaman gelecek ki, iman adet kabilinden sallantıda olacak. Biz,-tarikat bir tarafa- hepimiz bugünden tezi yok imanî hüccetlerin gönüllerde yerleşmesi için birleşirsek, o zaman en faydalı, en lüzumlu vazifemizi yerine getirmiş oluruz.' "Bana tarikatın lüzum veya adem-i lüzumunu şu veciz cümlelerle anlattılar: 'Kardeşim, öyle bir mürşid bul ki, hayatında Kur'ân-ı azimüşşan ve Peygamberimiz (asm)'in mübarek sözlerine ittiba edip, gayrı en küçük bir bidat işlememiş olsun. Böyle bir zatı bul da beraber intisab edelim. Ben ehl-i tarika muarız değilim. Benim on üç tariktan iznim var. Fakat bugüne kadar en yakınlarımın hiçbirisine tarikat dersi vermedim. Zamanımız onun zamanı değil...'
Sayfa 23 - Nesil Yayınları 1.baskı
Reklam
HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER DOĞUM YERİ VE YILI Hamdullah Suphi, İstanbul Aksaray'da Horhor'daki Abdüllatif Suphi Paşa Konağı'nda doğmuştur. Bu konak onun ölümünden sonra İstanbul Üniversitesi tarafından satın alınarak, muhafaza altına alınmıştır. Doğum tarihi ile ilgili olarak muhtelif tarihler 1884, 1885 ve 1886 yılları
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 3 Mayıs 1920'de o dönemdeki uygulanan mevzuata göre Meclis'te yeni kurulan hükümet üyeleri için ayrı ayrı oylama yapılmıştır. Maarif Vekilliği'ne aday gösterilen Hamdullah Suphi 60, Dr. Rıza Nur 43 rey almışlardır. Çoğunluğun sağlanamaması üzerine aynı gün ikinci oylama yapılmış adaylardan hiç birisi seçilmek
SİYASİ MUHACİR TÜRKLERLE İLİŞKİLERİ Resulzade, Türk Ocağı reisi ve milletvekili olarak Cumhuriyet döneminde Komünizmin Rusya’ya hakim olmasından sonra memleketlerini terk edip ülke dışına, ağırlıklı olarak Türkiye'ye gelen siyasi muhacirlerle çok yakından ilgilenmiştir. Bu alakası ile ilgili çok sayıda vesika bulunmaktadır. Mirza
Mevlit kandili
Hikmet, tefekkür ile bulunabilir ve hikmeti tefekkür etmek kevni ayetleri okumamızı ve anlamamızı sağlar, 12 Rebiü'l-evvel tarihi de içerisinde hikmet barındıran kevni bir âyettir. Allah, "Levlake levlak lema halaktü'l-eflak", "Sen'in yüzün suyun hürmetine kainatı yarattım" dediği Habib-i Edib-i Zişânı'nı, 12 Rebiü'l-evvel'de dünyaya göndermiştir. Böyle bir Hadis-i Kudsi var mıdır, yok mudur tartışması yapıladursun. Havanda su dövmeye devam edenler, varsın etsinler. Biz 1830'lar ile takib eden yılların, ilim rütbesinde Rumeli Kazaskerliği'ne kadar yükselen ve son yıllarında Reisü'l-Ulemâ (bilginlerin başkanı) sıfatını kazanan büyük âlim ve büyük sanatkâr (hattatların en musikişinaşı, mûsikîşinasların en hattatı) Kazasker Mustafa İzzet Efendi Hazretleri'nin fikrine bakarız. O, yazmış olduğu Hilye-i Saadet-i Peygamberi'nin birçoğunda, söz konusu bu Hadis-i Kudsi'yi yazmıştır. Bu Hadîs-i Kudsi mevcut olmasa, kendisi de büyük bir âlim olan ve büyük bir âlimler kitlesi içinde yaşayan Mustafa İzzet Efendi, Hilye-i Şerîf'lere bunu yazabilir miydi?
Sayfa 47 - Sufi Kitap
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.