Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Her ölüm vakitsizdir derler. Vakit geldi mi gidersin aslında. Ama olur da, Hani yeniden yüzünü görmeden , Sesini duymadan ölürsem, Vaktim sana vuslatımdan önce gelmişse, Bil ki aklımda sen varken ölmüşüm. Gözümde aydınlık yüzün, Kulağımda ferahlatan sözün, Öyle ölmüşüm. Ölümün en güzel haline sarılıp, İçimde sensizliği öldürmüşüm.
"Sen ve ben gafletini aşıp, biz olanların rızkıdır aşk."
Reklam
Çile fırınında kavrulmayan insanlar milleti düşünecekleri yerde, kendi kıçlarını koyacak yumuşak koltuklan düşünürler. Hukuk ve adalet ziyan görmesin demezler, ama bana ve yakınlarıma ziyan gelmesin diyerek, zulmü sineye çekerler. Kaybolan Allah korkusu... yerine geçen beşeri güç korkusu., zayıf zamanda "Sen" övgüsü, kuv-vetli zamanında "Ben" gururu ve beyin ile midenin yer değiştirmesi. Yoklayın muhataplarınızı, önce de kendinizi., mutlu musunuz? Mutluysanız size bir diyeceğim yok.. Anlamazsınız çünkü.
Önce kendine inan, kendini sev sonra bana bel ver, bana yaslan, bak yaşaman nasıl asli cevherini gösterecek. Üzme hiç kendini, ölürüm sonra. Ölmek, hiç bir şey değil. Sen böyle canlı, sıcak, dost, aziz ve en güzeli sevgiliyken ölmek, acı da olsa katlanılır.
200 syf.
10/10 puan verdi
Söyleme bilmesinler... Bilmedi de kimse oyunun sonuna gelene kadar Bi çok kimse Bi çok şeyi bilmedi... Kitap üç kardeşin hayat öyküsü aslında... Hayatlarına dahil olan üç kadını da ekledik mi çoğalıyor yaşanmışlıklar... Birde anne ve babaları var bu üç kardeşin... Herkes haklı kitapta. Kime sorsan kimi dinlesen ona hak veriyorsun. Bir mikrofon var ortada ve sırayla alıyor eline herkes ve başlıyor anlatmaya. Hani 6 rakamına diğer taraftan bakınca 9 oluyor ya... 9 diyende haklı 6 diyen de... Kitapta Bi karaktere tam kızıyorsun sonra mikrofonu o alıyor eline Bi başlıyor anlatmaya vay be diyorsun omzuna yaslayıp sen haklıymışsın kardeşim diyerek kalkıyorsun oradan. Öyle işte olaya nereden baktığın değiştiriveriyor herşeyi. Ama anladım ki bişey değişmiyor... İnsanın hayatında ailesinden aldığı yaralar kabuk da bağlasa azıcık ellesen kanayıveriyor. Bu kitapta tüm karakterler aileden yaralı idi... Bende dönüp bakıyorum hayatıma ailemden çok yara aldım. En çok da babamdan... Oturup konuşsam babamla acaba ona da hak vererek kalkar mıyım oradan bilmiyorum. Ama bu kitapta herkese hak verdim ben. Yaşadıkları şeyler onları böyle yaptı. Olabilecek en iyi halleri buydu onların. Şu hayatta kimseyi uzaktan yargılamayacaksın. Uzaktan görünen ile aslolan çok başkadır hep. Uzaktan çiçek bahçesi görünen içine girince cılk yara oluveriyor... Annemi kaybettim bir hafta önce. Tüm yaşanmışlıklarını toplayıp gitti bu dünyadan. Bu kitapta herkesin sırları vardı birbirinden sakladığı. Acaba anneminde sırları varmıydı ki?
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,056 okunma
“Biliyor musun Moneo... on binlerce yıl önce, başka biriyken bir hata yapmıştım." Malky alayla, "Ne? Sen hata yapabilir misin ki?" dedi. Leto gülümsemekle yetindi. "Hatamı güzel sözlerle ifade etmem, onu perçinlemişti." Malky, "Seni laf ebesi seni," diye takıldı. "Kesinlikle! Şöyle demiştim: 'Şimdiki zaman dikkat dağıtır, gelecekse bir rüyadır ve hayatın anlamını ancak hafıza çözebilir. Güzel konuşmuşum, değil mi Malky?" "Şahane konuşmuşsun, yaşlı solucan." Moneo ağzını eliyle örttü. "Oysa salakça bir yalan söylüyordum," dedi Leto. "Bunu biliyordum, ama sözlerimin güzelliğine kapılmıştım. Hafıza anlam filan çözemez. Ruh acı çekmeden (ki bu kelimelere sığmayan bir deneyimdir) herhangi bir anlama ulaşmak mümkün değildir."
Sayfa 459 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Evet.. biliyorum Daha bir kaç gün önce ayrılıkdık Sözler verdim Yeminler ettim Lakin Özür dilerim Tutamadım hiç birini Çünkü tuttu yüreğimin sen sancısı..
Acıyı çekerken çekiyorsun, anlatırken gözyaşların senden önce konuşuyor. Yıllar içinde alışıyorsun, her geçen gün daha çok alışıyorsun. Bir zaman sonra başkasının hikayesi gibi anlatmaya başlıyorsun, sanki sen yaşamamışsın, sanki sen çekmemişsin gibi.
Sayfa 49 - Doğan Kitap
Yüz yıllar önce annesini öldüren babası Zeus'un doğum sancısını andıran baş ağrısının sonunda babasının kafasından doğup dünyaya gelen Athena gibi, kendi kendimi dünyaya getirmiş, kendi kendimi var etmiş bir çocuktum ben. Athena annesinin karnından değil babasının kafasının içinden çıkıp da geldi dünyaya. Bir bebek olarak doğmadı, elinde zırhıyla ve üzerinde savaş kıyafetleriyle bir yetişkin olarak doğdu. Savaşmaya hazır bir halde geldi dünyaya. Sen ve ben gibi. Doğduğumuz an gibi. Hiçbir zaman bebek olmadık, hiçbir zaman doya doya bir çocukluk yaşamadık. Biz savaşmak için geldik bu dünyaya, başkalarının önüne sunulan her şeyi savaşarak kazanmak zorunda kaldık. Sen ve ben. İkimiz. Seni kovalayıp duran o gölgeyi hisset. Parlamanı engelleyen her şeyi gör. Dans etmene engel olan bağlarını tutup kopar. Sıkışıp kaldığın dünya gerçek dünya değil. Athena'nın babası Zeus'un kafasında sıkışıp kaldığı gibi, geçirdiğimiz sürecin adı bu, "sıkışıp kalmak." Gün gelecek, elimizde zırhımızla doğacağız yeniden. Ara verdiğimiz her şeyin devamı daha şiddetli olacak.
Hayatta hiçbir karşılaşma tesadüf değil. Yüz yüze geldiğimiz her insan bize bir şey öğretebilir, bizi mutluluğa veya mutsuzluğa gark edebilir. Bir ilişkiyle tamamlanmak, bütünlenmek istiyoruz. Muhatabımızın bizde eksik olan parçayı yerine koymasını ümit ediyo- ruz; onunla bütünleşerek kusurlarımızı iyileştirebilmeyi... Oysa tamlık ve bütünlük dışarıdan değil, kendi içimizden gelmeli. Sevdiğimiz bir başkasıyla tamlık arayışı, bizim yetersiz, eksik olduğumuz ve sevgiyi tek başımıza üretemeyeceğimiz düşüncesine yaslanıyor. Sevecek birini aramak yerine, neden kendimizi daha çok sevilmeye değer kılmıyoruz?/Almak istediğimizden daha fazlasını vermeye neden talip değiliz? Bir yoldaş ara, bir refiki özle ama bir tarikin de düşünü kur. Yolu düşlemeyene yoldaş nasip olur mu kuzum? Önce sen dünyaya kıymetli bir hediye ol. Karşına seni sukutuhayale uğratacak insanlar çıkacaktır, belki de onlar senin en büyük öğretmenlerin olacak
Reklam
Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin hâlde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
bir çay içer misin yoksa kahve mi kibritim yok demek cıgaraya başladın ellerin de titriyor bir şeyin mi var böyle bir kız değildin sen eskiden sana ne yaptılar sana ne yaptılar kirpiklerin ıslanıyor durup dururken o sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi çok değişmişsin birden tanıyamadım
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.