Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşırı bireyciler dışında anarşistler, toplumu insanlar için en iyisini sağlayan doğal durum olarak görürler. Onlara göre toplum, en az düzeyde müdahale edildiği zaman en iyisini gerçekleştiren ve kendi kendisini düzenleyen bir oluşumdur. Hükümetin yerine neyin geçirileceği sorulduğu zaman, anarşistler genellikle şu yanıtı verirler: "Kanserin yerine neyi geçirirsiniz?" Proudhon daha kesin bir yanıt veriyordu: "Hiçbir şeyi": "Toplum sonsuz harekettir; onu kurmak ya da ona belirli bir tempo kazandırmak gerekmez. Kendi salınımını kendisi yaratır ve daima kendi kendisini kurar. Örgütlü bir toplum yasa koyuculara ne kadar az ihtiyaç duyarsa yasalara da o kadar az ihtiyaç duyar. Bir arı kovanı için örümcek ağı neyse, yasalar da toplum için odur; sadece arıları yakalamaya yarar."
Sayfa 39
Hayatından benim hayatıma, isterse bir örümcek ağı kadar incecik olsun, hiç bir hatıranın uzanmadığını gösteren uyanış, geçekliğin uçurumuna ilk yuvarlanıştı.
Reklam
Bugünkü kanunlar, büyük sineklerin delip geçtiği, küçüklerin de takılıp kaldığı bir örümcek ağı gibidir.
"Sadece bu odada, kendi içimde yaşayabiliyorum ve güçlerim heder olmuyor. Bu karanlık ve kızıl aydınlık benim için gerekli. Arkamda pencere bulunan bir odada oturamam. Düşüncelerim dağıldığı için aydınlıktan da hoşlanmıyorum. Güneşte her şey şımarıklaşıyor, sıradanlaşıyor. Korku ve karanlık güzelliğin kaynağıdır. Bir kedi gündüz aydınlığında sıradan bir varlıktır. Ama geceleyin karanlıkta gözleri ışıldar, tüyleri parlar, hareketleri gizemli bir hal alır. Gündüz keyifsiz olan ve üstüne örümcek ağı örülen bir çiçeğin etrafında geceleyin sırlar dalgalanmaya başlar; kendine özgü bir anlam kazanır. Aydınlık bütün canlıları uyanık ve dikkatli tutar. Karanlıkta ve loş ortamda her yaşam, sıradan her şey gizemli bir havaya bürünür, kaybolan tüm korkular uyanır. Karanlıkta insan uyur ama işitir. Şahsı uyanıktır ve gerçek hayat o zaman başlar."
Sayfa 82
İnce Kentler 5 İnanmaya hazırsanız ne iyi.Örümcek ağı kent Ottavia'nın nasıl olduğunu anlatacağım.İki sarp dağ arasında bir uçurum var:kent boşlukta duruyor,bir doruktan ötekine halatlar,zincirler ve tahta köprülerle bağlanmış.Küçük tahta traversler üzerinde boşluğa basmamaya dikkat ederek yürüyor insan ya da kenevir ilmiklere tutunuyor.Aşağıda,yüzlerce,binlerce metre hiçbir şey yok:birkaç bulut geçiyor;uçurumun dibi zar zor seçiliyor. Kentin temeli bu:geçit ve destek gibi kullanılan bir ağ.Geri kalan her şey duvara yükseleceği yerde aşağıya sarkıyor:ip merdivenler,hamaklar,çuval evler,vestiyerler,küçük teknelere benzeyen teraslar,su mataraları,gaz lambaları,kebap şişleri,sicimlere bağlı sepetler,yük asansörleri,duşlar,trapezler,oyun çemberleri,teleferikler,avizeler,sarkan yapraklarıyla çiçek saksıları. Ottavia sakinlerinin boşluğa asılı yaşamları diğer kentlerdekine oranla çok daha güvenli.Herkes biliyor ki ağ daha fazlasını taşımayacak.
Sayfa 119
Kanun, eski Yunan'dan beri büyük sineklerin yırtıp geçtiği, küçüklerin takılıp kaldığı bir örümcek ağı...
Reklam
Kırışıklıklar daha çoğalmış, üst üste bindirilip karıştırılmış bir örümcek ağı yığınına benziyordu yüzü.
Sayfa 441Kitabı okudu
Kanunlar örümcek ağları gibidir: zayıfları ağa yakalanır, güçlülerse ağı delip geçer...
Mutlu olmak
"Mutlu olmak için gereken tek şey vardı: Sevmek... Özveriyle sevmek... Her şeyi, herkesi sevmek, sevgiyi bir örümcek ağı gibi çevreye yayarak bu ağın içine her geleni almak..."
Sayfa 172 - Bordo-SiyahKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.