Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İçimden Öyle Geliyor
“Biliyor musun, dedim Büyükler bunu söylemek için Bin tane kitap okuyor Yine de söyleyemiyorlar.”
Bir sabah güvercini uzun uzun ve boğuk öttü. Dağlar bu ötüşü alıp defalarca yankıladı, uzaklara taşıdı; öyle ki bu sesin ne kadar dağ ve çukurdan geçeceğini merak ederdiniz. Sonunda uzaklarda kayboldu gitti, bir sesten çok bir anıya benziyordu
Reklam
Zaman Kırıntıları
ZAMAN KIRINTILARI Biz, zaman kırıntıları, Zaman sinekleri, Tozlu camlarında günlerin sessiz kanat çırpanlar Ve lüzumsuz görenler artık
Sayfa 73 - Dergah YayınlarıKitabı okuyor
Şu ovada kutsal hiçbir şey kalmadı ki nar ağacı kalsın. Zaten öyle kutsal bir nar ağacı da yoktu. Ne ki iyi, ne ki güzel, ne ki insanca, başını aldı da çekildi gitti uzaklara. Öyle bir nar ağacı olmuş olsaydı ovada, çoktan kökünü kömecini, yaprağını dalını torlar toplar çekilir giderdi başka yerlere, başka dünyalara. Öyle bir nar ağacı yok. Olsa da şifa dağıtamaz, sizin derdinize derman olamaz.”
Sayfa 86 - Yapı Kredi Yayınları 29. BaskıKitabı okudu
Kraliçesi olmayan bir kovanda hayat artık bitmiştir ama üstünkörü bakıldığında o da diğer kovanlar gibi canlı görünür. Arılar, öyle güneşinin sıcak ışığı altında, kraliçesi olmayan kovanın etrafında, diğer canlı kovanların etrafında döndükleri gibi güle oynaya dönerler; bal kokusu yine uzaklara kadar yayılır, arılar yine içeri, dışarı uçarlar.
Sayfa 394Kitabı okudu
-Dokunma bana... diye mırıldandı. Senin olana kadar dokunma... Seninim dedim, ama dokunma, kıyma... Ötekiler buradayken, yanlarında olmaz. O burada, tiksiniyorum. - Dilediğin gibi olsun! Aklımdan bile geçirmeyeceğim... Önünde saygıyla eğiliyorum. Evet kötü, adi bir yer burası... Gruşenka'yı kollarından bırakmadan yatağın önünde diz çöktü. Kadın dilini güçlükle oynatarak, -Biliyorum, vahşisin, ama soylusun da! diyordu. Namusla, edeple olmalı bu, bundan sonra öyle olacak... Namuslu davranalım. Hayvanlar gibi değil, iyi olalım... Götür beni buradan, uzağa götür; duydun mu? Burayı istemiyorum, uzaklara... çok uzaklara gidelim..
Sayfa 590 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Bana öyle geliyor ki biz bütün rengimizi sevgiden ve sevgisizlikten alıyoruz. Kalp mi, gönül mü,bazen şaşırıp kalıyorum bu hazineye isim vermekte. Biliyor musun insan tanrısını içinde taşıyor ama hep uzaklara dua ediyor.
Sayfa 20 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Benim varlığımı fark etmiyorlar, beni ne görüyor ne de duyuyorlar. Neden bana işkence ediyorlar? Benim gibi bir zavallıdan ne istiyorlar ki? Onlara ne verebilirim ki? Benim hiçbir şeyim yok. Bütün bu işkencelere dayanamıyorum; başım öyle ağrıyor ki, sanki her şey çevremde dönüp duruyor. Kurtar beni! Beni buradan uzaklaştır! Bana rüzgar kadar hızlı üç at ver! Bineğine bin arabacı, zilleri çal, atları koştur ve beni bu dünyadan uzaklara taşı! Daha uzaklara gidelim ki artık hiçbir şey görünür olmasın.
su yeşili, dedim. kirpikleri yüzüne döküldü. eski bir pembe, göğüslerinden kâküllerine yürüdü. parmakları ürperdi. görünmeyen bir uzaklık saçlarını omuzlarından kaldırdı. değişiyor sanırım, dedi. akşam olurken keder yeşili oluyor. yalnızlığa bakarken buz yeşili. bahçelerin buğulandığı zamanlarda tomurcuk yeşili. ışık düşünce tirşe bir gökyüzü oluyor. ağlayınca acı bir yeşil dünyayı damla damla zamanın dışına götürüyor. göz işte. alın çizgin ne renkse o da o renk. sesin ne renkse, avuçlarındaki boşluk ne renkse. pencerendeki arzu, eşiğindeki gerçek, uykundaki çocuk ne renkse, gözlerin de bütün bunların rengine boyanıyor. bir gün toprak yeşili, bir gün turna yeşili, bir gün sararan otlar yeşili, bir gün yeşeren otlar yeşili. bana öyle geliyor ki biz bütün rengimizi sevgiden ve sevgisizlikten alıyoruz. kalp mi, gönül mü, bazen şaşırıp kalıyorum bu hâzineye isim vermekte. biliyor musun, insan tanrısını içinde taşıyor ama hep uzaklara dua ediyor.
"Atlar, göklere yönelin ve beni bu dünyadan uzaklara götürün! Uzaklara, çok uzaklara, öyle uzaklara ki; artık hiçbir şey görünmesin."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.