Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Piyano birden sustu.
Sayfa 59 - YKY Yayınları Kış 6
Önce sesim terk etti beni. Haklıydı, ona ihanet etmiştim. Sonra piyano düşman düşman bakmaya başladı kapağını açtığımda. Başına oturmaz oldum, salonun bir köşesindeki varlığını unuttum. İçimdeki ses susunca dünyanın bütün sesleri sustu sanki. Çocukluk kâbuslarım gerçek olmuştu. Sesim ihanetimi cezalandırmış, bütün sesleri de ardından sürükleyerek kaçıp gitmişti; ıssız kalmıştım. Neye boyun eğiyordum, teslim olduğum neydi? Sıradanlaşma mı, kocamın sağladığı konfor mu, Toplayıcı'nın deyişiyle, muhteşem hayat mı, sessizlik zindanımın kilidi olan çocuk mu?
Reklam
orman
İhtiyar sustu. Rüzgar durmustu. Ormandan hafif sesler geliyordu. Ağaçların üzerinde, uzun ve atlas etek dolaşıyormuş gibi fişıltlar vardı. Yapraklar, içerisinde piyano bulunan bir odada bağrıldığı zaman piyano tellerinin çıkardığı hafif, ince uğultuya benzeyen karışık, birbirinden aynlmaz, acayip mırıltılarla kımıldıyorlardı. Orman dev büyüklüğünde bir çocuk gibi mışıl mışıl uyuyordu ve bu sesler onun nefesleriydi. İhtiyar yeni bir sigara yakarak kalktı. Bilmedigim bir tarafa doğru ağır ağır yürüdü. Ben de atıma binerek bu uyuyan ormanın zifiri karanlığına doğru yavaşça süzüldüm.
"İhtiyar sustu. Rüzgar durmuştu. Ormandan hafif sesler geliyordu. Ağaçların üzerinde, uzun ve atlas bir etek dolaşıyormuş gibi fışıltılar vardı. Yapraklar, içerisinde piyano bulunan bir odada bağrıldığı zaman piyano tellerinin çıkardığı hafif, ince uğultuya benzeyen karışık, birbirinden ayrılmaz, acayip mırıltılarla kımıldıyorlardı. Orman dev büyüklüğünde bir çocuk gibi mışıl mışıl uyuyordu ve bu sesler onun nefesleriydi." - Bir Orman Hikayesi
Sayfa 85
Kaçınılmaz Son?
Kitapçı onu görünce yüzü sevinçle doldu. Merhabalaştılar. Zaten telefonlaşmışlardı niçin geldiğini biliyordu. Gözlüğünü düzeltirken "iyi düşündün mü?" dedi kitapçı, gözlerinde hayret, saygı iç içe geçmişti. Önce cevap vermedi sustu sonra cebinden çıkardığı anahtarları uzatarak, "evet," dedi, "hepsini al kitapların, belki
Sayfa 60 - "Hikâyenin Çağrısı"
Piyano özlediği ezgilere başladı. Artık dış dünyanın sesleri duyulmuyor. Her şey kendi içinde oluyor. . Piyano birden sustu. Gözlerini açtı. Kapalı camlar arkasındaki gerçek şehrin keskinliğini yitirmiş seslerini yeniden duydu.
Sayfa 47 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu pasajdan sonra da blues ruhunu merak etmez misiniz?
Junior Wells: "One, two, one, two, three." Yoğun, canlı bir sound. Sade. Bas, davul, piyano ve iki gitar, net, enerjik, çok yüksek volümlü değil ve sıcacık. Junior Wells kemerinden pırıl pırıl parlayan, gümüş rengi bir ağız mızıkası çıkardı ve mızıkayı dudaklarının arasına yerleştirdiği anda, kendini tekrarlayarak akmaya devam eden ses
Sayfa 55 - İletişim Yayınları, 2. Baskı 2017, İstanbulKitabı okudu
Garson, masayla mutfak arasında koşuşup duruyordu. “Evet beyim, geliyor beyim, şimdi hazır beyim.” Turgut, masalardaki aşırılığı yeterli bulunca, birden garsonun hızını kesti: “Oldu artık. Şimdi bizi rahatsız etmek yok. Bu masayı unut, ben seni hatırlayıncaya kadar.” Gülerek Metin’e baktı: “Her şey tamam mı? Muhabbete geçelim mi?” Garson, Turgut’u
Edip Cansever - Manastırlı Hilmi Bey'e Üçüncü Mektup
Yaşamaya yerleşiyor Seniha Kendi yaşamına -Güvercinsiz bir avlu mu? olabilir Sırları dökülmüş bir ayna?- Oysa çok geçti Yıllar yıllar yıllar Her geçen yıl elinde sanki Yıprak, filizi yıllar ‘Şey’ sözcüğü gibi bağıntısız Ağaççileği gibi durduğu yerde bir ezinti Piyano tuşları -tek tek bakıldığında- Çarçabuk bir göz atıldığında aynntısız
Aynı gün, öğleden sonra 3.15'te Varşova radyosu sustu. Rahmaninof'un do minör piyano konçertosunun bir kaydı yayınlanıyordu. Tam ikinci, o güzel, huzur dolu ölçü bitmek üzereydi ki, bir Alman bombası elektrik santraline isabet etti.Şehirdeki tüm hoparlörler sessizliğe gömüldü.
Reklam
İhtiyar sustu. Rüzgar durmuştu. Ormandan hafif sesler geliyordu. Ağaçların üzerinde, uzun ve atlas bir etek dolaşıyormuş gibi fısıltılar vardı. Yapraklar, içerisinde piyano bulunan bir odada bağrıldığı zaman piyano tellerinin çıkardığı hafif, ince uğultuya benzeyen karışık, birbirinden ayrılmaz, acayip mırıltılarla kımıldıyorlardı. Orman dev büyüklüğünde bir çocuk gibi mışıl mışıl uyuyordu ve bu sesler onun nefesleriydi.
Herkes gitti, Ve şehir sustu, Bir ben kaldım gecenin kıyısında bir ben, Seni hatırlatan saatlerin pili bitti, Adını yazmadım bir daha kağıda, Piyano tuşelerinde kaldı parmakların, Bir ben hatırladım seni bir ben, Avutulmuş çocuklar çoktan büyüdü, Uykuyu arayan gözlerim sustu, İşportaya düştü eski aşklar, Bir ben dolandım şu yerde bir ben, Anlayan biri vardı o da çoktan öldü, Kitaplar rafta kaldı, Tahta kuruları sardı her yeri, Karton toplayıcıları, eskiciler, sahaflar, Kepenkleri kapattı çoktan, Bir ben kaldım evinin sokağında bir ben...
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.