Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
312 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
36 günde okudu
Kitap, Ayn Rand'ın, insanın "bilebilme" yetisiyle, doğa durumunda tek hayatta kalma aracı olarak gördüğü ve kullanabildiği aklı temel alan Objektivizm felsefesinin çağının yaygın irrasyonel akımlar ve sözde entelektüel (pseudo-intellectual) fikirler olarak nitelendirdiği felsefi literatüre karşı eleştiride bulunduğu bir formatta, müşterek ana fikirlere sahip makalelerin derlenmesiyle hazırlanmış. Bu felsefeler arasında Kantçı "görev ahlakı" (“Öyle eyle ki, her defasında senin istemenin maksimi, aynı zamanda genel bir yaşamının ilkesi olarak geçebilsin”), "alturizm" olarak nitelendirdiği diğerkamlığın yıkıcı köklerini, dogmatik bir bilinmezciliğe (elimizde çok az veri mevcut, o halde bunu bilmek imkansızdır yanılgısı) indirgenmeye çalışılan bilimin aslında doğada gözlemlenebilen şeyler üzerinden çıkarımlar yaparak bilgiyi tasnif etme uğraşında felsefenin sanki gereksizmiş gibi algılanmasına yol açmasını ve bilhassa her türden kolektivizm, yani başkaları öyle yapıyor diye öyle yapmaya dayanan, en küçük azınlık olarak nitelendirdiği bireyin aklını değil de onu yönetmeye talip olan bir üçüncü partinin varlığına karşı felsefi bir direnişi esas alan Objektivizmin itirazını dile getirdiği fikirler mevcut. Harika bir beyin fırtınası ve Objektivizm felsefesinin, insanın özellikle neden felsefeye ihtiyaç duyduğuna yönelik gerekçelendirmelerini yapan, oldukça akıcı ve sade bir dille ele alınmış makalelerin bir araya getirildiği bir kitap. Yavaş yavaş, doyurucu bir şekilde okunması gereken, yazılan bir paragraf üzerinde bile dakikalarca düşündüren bir kitap. Herkesin kütüphanesinde bulunmalı.
İhtiyacımız Olan Felsefe
İhtiyacımız Olan FelsefeAyn Rand · Pegasus Yayınları · 2021120 okunma
# Yunan Tanrılarının her biri Romalılar tarafından kabul görmüş ve farklı isimler kullanılmıştır. Roma mitolojisi neredeyse tamamen Yunan mitolojisini baz almıştır. Yunan mitolojisindeki çoğu efsaneler de insan şeklindedir. # Yunan tanrılarının yaratılış hikâyeleri seçilmiş 12 tanrı (bu 12 tanrı, 4 kadın ve 8 erkekten oluşmaktadır.) Olimpos
Reklam
Sevr'i kabul etseydik ne olurdu? Türkiye'nin belirli kısımları sonra verilir, belirli kısımları verilmezdi. Bir kere Ege Bölgesi hiçbir zaman verilmez, İstanbul da elden çıkardı. İngiltere, Cebelitarık'tan ve Malta'dan nasıl çıkmadıysa, İstanbul'a da o şekilde yerleşir ve Boğazlar ve İstanbul'u Rusya'ya katiyyen bırakmazdı; pseudo (sahte görünümlü) bir ortalıkla oyalardı ve ilerde de kuzeydeki kuvvetin güneydeki üslerine karşı aynı düzeni sürdürerek, Britanya'nın ebedî hâkimiyetini sağlardı. Bazı yerli iktidar sahipleri de bu politikayı desteklerdi. Türkler bu bölgeyi ancak turistik görür ve iç geçirirlerdi.
Het vermoeiendste aan een gast- of in dit geval een pseudo-gast- is die kennelijke traditie dat je voor de komst alles moet opruimen The most tiring thing about having a guest - or in this case a pseudo-guest - is the apparent tradition of having to clean everything up before arriving
Güzel hazzın ötesindedir. Pseudo Longinos’a göre güzel kadınlar “gözlerin acısıdır.” Kadınlar acı vererek güzeldir. Sarsıcı, yüzce güzellikler çelişki değildir. Acının negatifliği güzelliği derinleştirmektedir. Burada güzel, pürüzsüzden bambaşka bir şeydir.
İsa, Pavlus, İnciller
1. yüzyıl sonları ile 2. yüzyıl başlarında yaşadığı ve Antakya'daki Hristiyan cemaatinin liderliğini yaptığı kabul edilen Ignatius, erken Hıristiyanlık tarihi açısından mühim bir şahsiyettir. Aslında lgnatius biraz karanlıkta kalmış birisidir. Bunun en önemli sebebi, lgnatius'un çok erken bir dönemde yaşamış olması nedeniyle kaynakların onu efsanevi bilgilerle karıştırarak sunması ve bunun da ötesinde onun ismi altında yazılmış birçok metin bulunmasıdır. Zira bu metinlerin birçoğu gerçekte Pseudo-'dur. Yani lgnatius tarafından yazılmamakla beraber sonraki yüzyıllarda kaleme alınıp onun ismine nispet edilmiş­lerdir.
Sayfa 632Kitabı okudu
Reklam
Sevr'i kabul etsek ne olurdu?
Türkiye'nin belirli kısımları sonra verilir, belirli kısımları verilmezdi. Bir kere Ege Bölgesi hiçbir zaman verilmez, İstanbul da elden çıkardı. İngiltere, Cebelitarık'tan ve Malta'dan nasıl çıkmadıysa, İstanbul'a da o şekilde yerleşir ve Boğazlar ve İstanbul'u Rusya'ya katiyyen bırakmazdı; pseudo (sahte görünümlü) bir ortaklıkla oyalardı ve ilerde de kuzeydeki kuvvetin güneydeki üslerine karşı aynı düzeni sürdürerek, Britanya'nın ebedi hâkimiyetini sağlardı. Bazı yerli iktidar sahipleri de bu politikayı desteklerdi. Türkler bu bölgeyi ancak turistik görür ve iç geçirirlerdi. İstanbul'da o tarihte öyle kahir Türk çoğunluğu da oturmuyordu. 1914 ve 1915 İstanbul'undaki Türklerin çoğu Balkan bozgunundan gelmiş, halen kendini toparlayamamış ve çile çeken bir halktı. Şehrin gayr-ı müslimleri son derece oturaklı ve iyi durumdaydılar...
Sayfa 146 - Kronik KitapKitabı okudu
Güzel hazzın ötesindedir. Pseudo Longinos'a göre güzel kadınlar "gözlerin acısıdır." Kadınlar acı vererek güzeldir. Sarsıcı, yüzce güzellikler çelişki değildir. Acının negatifliği güzelliği derinleştirmektedir. Burada güzel, pürüzsüzden bambaşka bir şeydir.
Sayfa 17 - Pürüzsüzün EstetiğiKitabı okudu
Empatisi güçlü olanlar
son zamanlarda bir pseudo-fîlozofî hastalığına yakalandığımı, haddimi bilmeden sürekli insanlık üstüne düşündüğümü söyleyecek halim yoktu
Sayfa 440
Pseudo
Duyguların, gerçekte kim olduğun hakkında bir ipucu taşımaz.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
Anneme son zamanlarda bir pseudo-filozofi hastalığına yakalandığımı, haddimi bilmeden sürekli insanlık üstüne düşündüğümü söyleyecek halim yoktu.
201 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.