Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Kırkıncı kattan camiiye gitmek ayrı bir sıkıntı. Düzayak çıkıp da on adımda ulaşacağınız mescide gitmek başka bir şeydi. Bir de insanların şimdi çok işi var.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Meşgulüz değil mi?
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Bitmiyor o meşguliyet. Camiiye vakit yok. Eskiden iki insan görüp sosyalleşme mekânıydı camiiler. Cuma günleri gittiğim bir yer var, iki rekat farzı kılan pabucunu alıp çıkıyor.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Hocam bayram namazlarında sol tarafa selam verildiği andan itibaren hareketlilik başlıyor. Kurban'ı anlayabiliyorum. Hadi gidip kurbanı kesecek de, Ramazan'da bu aceleyi anlamıyorum.
Sayfa 51
139 syf.
·
Puan vermedi
RUH ŞÖLEN AYI RAMAZAN ♡♡
Üstadın kaleminden Ramazan ayı ve oruç üzerine tefekkür yazıları. Eser üstadın farklı yıllarda, farklı yayınlarda yayımlanmış yazılarından oluşuyor. Sezai Karakoç oruç üzerine kaleme aldığı, her biri ayrı ayrı bir eser mahiyetinde olan yazılarını bu kitabında bir araya getirmiş. Üstad oruç ibadetine farklı bir yönden bakmış ve muhteşem bir şekilde anlatmış. Ramazanı iliklerinde hissetmek, anlamak ve anlamlandırmak isteyenlerin zevkle tat alarak okuyacağı bir eser. Kitap gerçekten kalbini açmış okurun ruhunda tadilatlar yapıyor ve farkındalığını arttırıyor. Dünyayı daha aydınlık bir gözle görmemizi, kalbimizin üzerinden suret gölgesini kaldırmamızı, oruçla gelen ruh şölenine katılmamızı ve katıldığımız bu şölende acıkan orucu doyurmamızı, orucun da bizden razı olarak bizlere bayram sunmasını söylüyor. Ömür yeter, Rabbim nasip ederse her Ramazan tekrar tekrar okumak duasıyla.
Samanyolunda Ziyafet
Samanyolunda ZiyafetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20233,303 okunma
Reklam
Türk Gibi Müslüman!
Fransa dönüşü yine Aachen'da Evren Karadayı'ya uğradım, artık ramazan bitmişti. Bayram namazını Bilâl Câmii'nde kıldım. Namazdan sonra bu câmiin alt katındaki yemek salonunda çay içiyorduk. Masamdaki arkadaşlarla tanışırken, birisinin Sivaslı, diğerinin Konyalı ilh.. olduğunu söylemelerine mukabil gayet fasih Türkçe konuşan biri de: «—Ben almanım!..» demez mi?! Doğrusu inanılır gibi değildi. O'na ismini sordum: «- Ahmed Schimide!..» dedi. «- Aşkolsun!. Ne kadar güzel Türkçe konuşuyorsunuz!.. Söylememiş olsaydınız, ben sizin Türkçe'yi sonradan öğrenmiş bir insan olduğunuza asla ihtimal veremezdim!.» deyince muhatabım kulağıma eğilip: «- Kadir Bey, ben türk gibi müslümanım!..» dedi. Hayretim daha ziyade arttı. «- Bu da ne demek?! Türk gibi müslüman olmanın alâmet- i lârikası ne?!» diye sordum. Salonda her kavimden müslümanların duymasını istemiyordu. Yine kulağıma eğilerek: «- Türk gibi müslüman olmanın alâmet-i fârikası «edebli» ve «cesur» olmaktır!..» dedi. «- Hariçten gelip müslüman olabilmiş, bu yüce dinin hakikatine nüfuz peydah edebilmişsin!. Buna ilâveten bir de böyle incelikleri kavramışsın!.. Bravo!..» dedim.
Bölüm 2 SÜRGÜN
Böcüzâde; Cumhuriyet Devri'nin gelmesiyle şehirlerde hastaneler kurulduğuna, Diyanet' in bayram ve Ramazan günlerini doğru şekilde ilan ettiğine, ağır vergilerin kaldırılması nedeniyle çiftçinin rahat nefes aldığına, ölen askerlerin maaşlarının ailelerine düzenli şekilde ödendiğine, atamaların sınavlara göre yapıldığına, akrabası ve adamı olanların kayırılmadığına, memur maaşlarının süresinde ödendiğine bizzat tanık oluyordu.
Sayfa 27 - Masa KitapKitabı okuyor
Melikşah döneminde âlimlerin ilim hürriyetini ve ağırlıklarını göstermesi bakımından Sultan Melikşah ile Imam Cüveyni arasında geçen bir olay ibrete şayandır. Melikşah, ramazanın sonunda hilalin görülmesi üzerine bayram günü ilan etti. Fakat Cüveynî ertesi günün ramazan olduğuna dair fetva verdi. Devlet otoritesinin söz konusu olduğu bu durumda sultan, Cüveyni'yi nazik bir şekilde saraya davet ederek meseleyi sorar. Cüveyní sultana, "Devlet işlerinde fermana itaat bizim vazifemizdir. Fakat fetvaya taalluk eden bir meselede sultanın bize danışması lazımdır" der. Neticede, Cüveyni'yi haklı bulur ve onun verdiği fetvaya uyar. Bu olay bir âlimin, sultan üzerindeki otoritesini göstermesi bakımından belki de en güzel misallerden biridir.
Medine’ye hicret ettikten sonra, bura sakinlerinin İran’dan alınma Nevruz ve Mihricân bayramlarını kutladıklarını gören Hz. Peygamber (asm), “Allah sizin için o iki günü daha hayırlı iki günle, Kurban ve Ramazan bayramlarıyla değiştirmiştir.” İslam’da bu iki bayramın dışında hiçbir günün bayram olarak geçerliliği yoktur. İslam dairesi dışındadır. Hüküm sahibi Allah’tan başka hiçbir beşer bayram ilan edemez. Akıl sahiplerine duyurulur.
Reklam
Eskiden Ramazan aylarında meyhaneler tamamen kapatılırdı. Bayram geçince meyhaneciler gedikli müşterilerinin evlerine birer tabak midye dolması göndererek meyhaneyi hatırlatırlardı ki, akşamcılar kendi aralarında buna “Unutma Bizi Dolması” derlerdi.
"Böyle diyorum ama bakma... Utanmazım işte, bir şey istediğim zaman da dilek tutuyorum ve dua ediyorum. Ya da başım sıkışırsa filan da Allah'ım yardım et diyorum, totemim de hiç bitmiyor," dedi. Alper de ezan sesinin, ihtişamlı bir kubbenin, ramazan sofrasının, bayram sabahının ya da mahyanın kendisini etkilediğini; sosyalist ve inançsız olduğunu her fırsatta dile getiren annesinin de isyanını Pir Sultan Abdal deyişleriyle cuşa gelip, "Takdir olan gelir başa, tevekkeltü tealallah" diyerek haykıranlardan olduğunu anlattı. "Sen rahat ol," dedi sonra Alper bilmiş bilmiş, "bence başımızın sıkıştığı anda icat ettiğimiz bir olguyu sadece başımızın sıkıştığı anlarda hatırlamamızdan daha doğal bir şey olamaz. Zaten böyle kutsallaştırılmış kavramları tartışırken korktuğumuz da çarpılmak falan değil, bu kavramları kutsallaştırarak kendilerine çıkar sağlayanların ya da kimlik edinenlerin saldırma ihtimali... Ha çarpılmaktan korkuyorsak bu da o tiplerin yarattığı illüzyon... Birey olamadığı için varoluşunu ancak bir külte bir lidere bağlanarak, bağlanırken de ona dönüşerek anlamlandırabiliyor pek çok insan çünkü..."
Sayfa 96 - Sözler: Ne imiş söyle aşkın tılsımı?Kitabı okudu
Bilinen yollar olmadığı için, yolun uzak veya yakın olduğunu bilmeden, uydurma sözlerle bu yola girdik. Bayram namazı Gûmel çayının sahilinde kılındı. Nevruz o bayrama yakın olup, farkı bir - iki gün idi. O münasebetle şu gazeli söylemiştim: (186) Yeni ay ve yârın yüzünü gören halk, sevinçle bayram yapar; senin yüzünden ve kaşlarından ayrı olan benim için, bayram ayında ancak gam vardır. Ey, Babur, (yârın) yüzünün nevrûzunu ve vuslatının bayramını ganimet bil; yüz nevrûz ve bayram olsa, bundan daha iyi olmaz.
112 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Din Kitapları
Bugün aslında ciddi bir konu üzerinden inceleme yazıyor olmanın verdiği yük ile buradayım. Her şeyden önce ben 17 yaşında bir lise öğrencisinden ileri değilim. Kendi çapımda okuduklarim ile buradayım ve din gibi hassas bir konuyu ele alabilmek de muhakkak ne kadar zor, anlayabilirsiniz. Kitap Cumhuriyet'in ilk yıllarında ilköğretimde
Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri
Cumhuriyet Çocuğunun Din DersleriAbdülbaki Gölpınarlı · Kaynak Yayınları · 201283 okunma
Reklam
Bayram affedilene bayram Bayram evinin önünü supurebilene Bayram Bayram Ramazan'i bi hakkın yaşayana Bayram. #Gönüldağı#
·
Puan vermedi
Afrikalı Leo
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,3bin okunma
Teşvîku'l-Ervâh ve'l-Kulûb ilâ Zikri Allâmi'l-Guyûb İbnu's-Serrâc, eserini dört bölüm olarak kaleme almıştır. Kitabın üç bölümü bir ciltte, mutasavvıflar ve onların kerametleri hakkında bilgileri derlediği "Tuffâhu'l-Ervâh ve Miftâhu'l-Arbâh" adını verdiği bölüm ayrı bir cilttedir. Bu durum eserin
Sayfa 20 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Giriş
Böcüzâde Süleyman Samî'nin anılarından
" Öte yandan Anadolu son derece sahipsiz ve vakimsiz duruma düşmüştü. Vergi tahsil etmeye gelen memurlar sık sık keyfi hareket ediyordu. Savaşlar nedeniyle genç erkek nüfus Yemen'e, Karadağ'a ve Girit'e gönderildiği için geride kalan yaşlılar tarlalara yetişemiyordu. Sarayın Ramazan ve bayram günleri de tahsisatı için büyük paralar gerekiyor ve halk bu tahsisatı sağlamada güçlük çekince kimileri hapse atılıyordu. Böcüzâde anılarında o günleri anlatırken " Çok zaman gözyaşları dinmez, para darlığı bitmez oldu" diyordu.
Sayfa 24 - MasakitapKitabı okudu
Dindarlık, sadece Ramazan ayına ve muayyen günlere mahsus değildir; ömürlük bir takva hayatıdır. Bu bakımdan Ramazan' dan sonraki aylarda da zamanımızı değerlendirme hususunda gafletten sakınmalıyız. Tıpkı Ramazan-ı Şerif gibi ilahi irade ile sınırlandınlmış olan ömürlerimizi, kulluk heyecanı ve adabı ile geçirmeye gayret edelim ki; ahiretimiz , bayram günümüz olsun .
Sayfa 125 - Otto YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.