Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan
rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.
büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile,
karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
çok nefessiz,
Selam değerli okurlar.
Kitabın incelemesine başlamadan evvel, eser sahibi hakkında duygu ve düşüncelerimi aktarmak istiyorum biraz.
Sevgili Hakan, değerli dostum; uygulamada tanıdığım ve tanımaktan da fevkalade mutluluk duyduğum, görgülü, efendi, saygıdeğer bir beyefendidir. Kendisine karşı hissettiğim sevgi ve destek olmak isteğim, kitabını
Bu kaçıncı sevmem seni..
..dört oldu sanırım ..
Dörtleri sevmem aslında ..
her sey üçte bitmeli .. 1..2..3
üç benim uğurlu sayım..
bir dünya safsata yazılmış üç üzerine numaralojide..
çok da umurumda değil...
merak da etmiyorum artık derinlerdeki anlamları.. ..
..yoruldum
..oysaki ki en büyük özelliğidir kedinin "merak" ..
..ta ki
Kendinizden bir şeyler bulacağınızı düşündüğüm ilk hikayem ile sizlerleyim..
"Kadıköy"
...Modaya doğru yürümeye başladım… Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda, kapkara bulutlarla göz göze geldim, yağmur damlaları yavaş yavaş suratıma doğru damlıyorken bir anda nefesimi tuttum ve gözlerimi kapattım, o anda ne düşündüm tam olarak
Bazen veda edemezsin
Zaten sana nasıl veda edilir bilmem ki
Git diyemem,kal zaten hiç diyemem...
Susarım sadece...
Beni suskunluğumdan anla olur mu?
En çok konuşmak istediğim de en çok susmak zorunda kaldığımda sensin.
Böyledir hayat en çok sevdiklerinle yakar canını.
O seni hiçe sayarken bile mutlu olsun dersin
Elinde avucunda var sayarken bile onu kötüleyemezsin.
Sevgi kör eder seni.
Kendine saygını yitirecek kadar kör eder.
Sen benim kendime yapmış olduğum en büyük saygısızlıksın.
E.Y✒
Gidelim buradan.
Senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
Ölelim diyecektim az kalsın.
Ölmeyelim.
Hiç ölmeyelim anna.
Sarılalım diyecektim az kalsın.
İçimden böyle şeyler de geçiyor işte.
Sarılalım, dudakların…
Tamam sustum.
Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
Şiir kalsın istersen, sadece otursak.
Oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut.
"Fahrenheit 451:
Kitap kağıtlarının tutuştuğu ısı derecesidir."
Dediğinde nasıl bir kitap okuduğunuzu anlıyorsunuz aslında.
"TV oturma odasına bir tohum ektikten sonra onun sizi kavrayan pençesinden kendisini kurtaran olmuş mu? Sizi istediği biçimde yetiştirir!" ifadelerini okuduğunuzda bir durup düsünüyorsunuz.
"gerçeğin
Merhaba canımmm dostlarımm. Gününüz güzel geçmiştir şu ana kadar umarım. Ve malum gün daha bitmedi. O yüzden gecenizin de güzel geçmesini diliyorum şimdiden. Kitabın kapağına bakalım ilk olarak siz ne görüyorsunuz bilmiyorum hiç. Ama ben üzgün, kırgın, belki biraz da kızgın ama kızgınlığı en çok kendine olan bir adam görüyorum. Bu kitap adından
~~~Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor~~~
Ne Hikmet bu yaşadıklarımız albayım, Sevgi mi, Bilge mi¿¿¿ seçilen isimlerin bile manidarlığı... yine çokça etkileyici dokunuşlar sunmuş hayata... Ben yine çok severek okudum Oğuz Atay'ı belki hayat içindeki düşünce ve duygu boşluğunun en güzel
Herkes bilsin çok güzel bir kitap okudum…
Nasıl bir sevgidir bu nasıl dökülürsatırlara nasıl bir naifliktir sevginiz bu yeryüzüzüne.. Hayranlıkla her satırınızı yeryüzündeki gizli kalmış ve hala yaşadığına inandırdığınız gerçek sevgilere inanarak okdum kitabı...
Hüznüm ağır geldi gözlerime,nucûma,mâha öyle baş başa kaldık.Bende kitabın
Yazım yanlışı mı? Değil.
Çünkü 'ben' ben değil.
Peki "Beni tanımak istiyor musun?"
Ben meyve değil, çanta değil ya da zayıflama korsesi değil. Olsa olsa kitap olur ama kitap da değilse hiçbir şey değil.
"Ben senin için önemli biri değil!
İnanmıyorsan. "
Kafan karışmasın, başa dönelim.
ECCE NOVEL..
İşte