Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlânâ'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi.
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir "nasihatnâme"; "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.
Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,4bin okunma
Kur'ân-ı Kerim'de, çoğunlukla Mekkî surelerde, Allah (cc) bizzat kasem eder. Bunların çoğu genellikle Kur'ân-ı Kerim'in sonuna doğru yerleştirilmiş bulunan, Mekke'nin ilk döneminde nåzil olan sürelerin başlarında bulunmaktadır. Bu yeminler, üzerine kasem edilen şeye göre farklı sınıflara ayrılır. Allah (cc) bazen sema, arz, güneş, ay veya yıldızlar gibi kevnî olaylar üzerine yemin ederken bazen şafak, seher, kuşluk vakti, ikindi veya gece gibi günün belli evreleri üzerine yemin eder.
Sancılı on yıllardan çıkmış ulusun tarihinde çok önemli bir ak gündür 23 Nisan. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" düsturunun meclis salonuna perçinlendiği gündür. Ve böyle bir günün 'yaşam' denilen çocuğa ve geleceğe akıtılan mirasıdır. Türk ulusunun belki de en akıllıca yaptığı öngörünün tarihidir. 'Gelecek'
“ Hazinen neredeyse yüreğin de orada olacak , demişti Simyacı
Mükemmel ve sürükleyici bir kitap.
Yazarın kaleme aldığı bu eseri İspanya ‘ da yaşayan bir çobanın hayat öyküsü.
Kitaptaki kahraman Santiago iki kez rüyasında, hazinenin Mısır piramitlerinde olduğunu görüyor. Bu düşün izinden gidebilmek için uzun bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta birçok gizemli olaylar yaşıyor. Pek çok güçlükle karşılaşan Santiago hep kendi kalbinin sesini dinliyor. Hikayenin sonunda piramitlere ulaşıp hazineye kavuşuyor.
Simyacı; mutluluğu, iç huzuru, değerli olan şeyleri görebilmek adına okunulması gereken sürükleyici bir kitap.
İçsel yolculuk, kişinin kendi kaderini keşfetme temasını içermekte.
Simyacı ‘ yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu izlemek için şafak vakti uyanmaya benziyor.
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2015206,4bin okunma
ANGİNA PEKTORİS
Yarısı burdaysa kalbimin
yarısı Çin'dedir, doktor.
Sarınehre doğru akan
ordunun içindedir.
Sonra, her şafak vakti, doktor,
her şafak vakti kalbim
Yunanistan'da kurşuna diziliyor.
Sonra, bizim burda mahkûmlar uykuya varıp revirden el ayak çekilince
kalbim Çamlıca'da bir harap konaktadır
her gece, Doktor.
Sonra, şu on yıldan bu yana
benim fakir milletime ikrâm edebildiğim
Bir tek elmam var elimde, doktor,
Bir kırmızı elma:
kalbim...
Ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis,
işte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden
bende bu angina pektoris...
Bakıyorum geceye demirlerden
ve iman tahtamın üstündeki baskıya rağmen
kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor...
"biz unutkan bir ulusuz. olanları bitenleri çabuk unuturuz. bugün yarın kanlı olaylar için yas tutarız, sonra, daha önceki olaylar gibi bu son kanlı olay da unutulur." Demiş Uğur Mumcu
___
umag'ın unutmayalım unutturmayalım sloganıyla birlikte düşünceleri faili meçhul cinayetlerde katledilenleri anarken hatırlattığı dize ve kitabın
11
Beni yalnızlığımla vurdular o gece vakti;
kalbimi su ile yuğdular o gece vakti,
öldüğümü bile söylemediler!
Bedenime sözüm vardı bir şafak üzre,
alnımı kumla ovdular o gece vakti.
gece sona erdi ve biz gecenin çocukları artık ölmeliyiz şafak vakti gelip tepelerin üzerinde hopladığında; küllerimizden daha kudretli bir sevgi doğmalı. ve kahkahayla gülmeli güneşe karşı, ölümsüz olmalı.
Bilta di donna e di saccente core
e cavalieri armati ehe sien genti;
cantar d' augelli e ragionar d'amore;
adorni legni 'n mar forte correnti;
aria sere na quand' apar l' albore
e bianca neve scender senza venti;
rivera d' acqua e prato d' ogni fiore;
oro, argento, azzurro 'n ornamenti
Kadının, bilge gönüllerin güzelliği
zırhlarına bürünmüş kibar şövalyeler;
kuşların ötüşü, aşk sözleri;
denizden hızla geçen güzel tekneler;
şafak vakti kıpırtısız hava
rüzgarsız düşen beyaz kar;
su pınarı, bin bir çiçekli çimen;
altın, gümüş rengi süslerde, gökmavisi.
“Orada sevgimi keşfedeceksin. Sevdiğim yeri. Düşlerin beni erittiği yeri. Düzlüğün üzerinde yükselen köyümü. İçinde anılarımızı sakladığımız bir kumbara gibi ağaçlar ve yapraklarla dolu köyümü. Orada insanın sonsuza dek yaşamak isteyeceğini hissedeceksin. Şafak vakti, sabah, öğlen ve akşam orada hep aynıdır, ama her birinin havası farklıdır. Orası, havanın her şeyin rengini değiştirdiği yerdir; yaşamın sanki bir fısıltıymış gibi esip geçtiği yerdir; sanki yaşamın saf bir fısıltıymış gibi…”
Doğuda bir baba vardı
Batı gelmeden önce
Onun oğulları batıya vardı
Birinci oğul batı kapılarında
Büyük törenlerle karşılandı
Sonra onuruna büyük şölen verdiler
Söylevler söylediler babanın onuruna
Gece olup kuştüyü yastıklar arasında
Oğul masmavi şafağın rüyasında
Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri
Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin