Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
383 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Judith McNaught sever bi okur olarak söyleyebilirim ki bu çok daha dolu, çok daha etkileyici bir roman. romanda bi sonraki sahne pek de tahmin ettiğiniz gibi çıkmıyor, üstelik salt aşk hikayesi halinde de gitmiyor. daha edebi bi tarz da yazılmış olmasıkeyfi artırıyor. Kendime yeni bi Yazar buldum ...
Düğün Gecesi
Düğün GecesiSophie Jordan · Pegasus · 2010233 okunma
736 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Güney ile Tahir’in nefes kesen aşkının sizi esir almasına hazır olun… Güney; beyaza yakın sarı saçlı, mavi gözlü, çevresine huzur yayan genç ve güzel Güney... Kardeş acısıyla başetmeye çalışırken bir anda tanıdığı Tahir'ler yüzünden hayatı karmakarışık olan Güney... Tahir'lerden biri kardeşinin katili olduğunu düşündüğü ve intikam almak istediği
Yalnız Gözlerin İçin
Yalnız Gözlerin İçinFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2015981 okunma
Reklam
611 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yemin tüm bitirmeme çabalarıma rağmen, kendime günlük okuma limiti koymama rağmen yine de bitti… Bitti ama ağzımda harika bir tat, yüzümde bir gülümseme bırakarak bitti. Karahan Afrika’da yaşadığı olaylar sebebiyle granitten bir kalbe, gülmeyi bilmeyen bir yüze sahip esmer, uzun boylu, kara kaş kara göz bir FMArsal yakışıklısı… Tuğçe zengin bir
Yemin
YeminFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2017942 okunma
208 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Distopik klasik eserlerden, durum-atmosfer romanı. Romanın rengi, duygusu roman ilerledikçe, ayrıntılarla zenginleştikçe ortaya çıkıyor. Özellikle kişilerin televizyonlarla iletişim kurdukları tasvir en çok aklımda kalan sahne. Kitabın yazar tarafından yazılmış önsözü çok keyifli. Önsöze göre, yazar kütüphaneden mezun olmuş. Bu çok sevimli gelmişti bana.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,4bin okunma
Kalabalığın büyük kısmı çözülen asker duvarını aşmış, vagonlara hücum etmişti bile. Pencerelerden sarkan Osmanlı askerleri kendilerine uzatılan, hiç olmazsa vagona doğru fırlatılan erzak paketlerini yakalamaya uğraşıyor, yakalanan hemen içeri alınıyordu. Yere düşen paketse tekrar fırlatılıyor, bu böyle sürüp gidiyor, bir izdihamdır yaşanıyordu. Pencereden sarkmış genç bir zabit, “Burası neresi?” diye sordu o sırada. Yüz çizgileri ince, kumral ve yakışıklı bir adamdı. “Gence” diye bağırdı yaşlıca bir kadın, “Şehrin ahalisi Türk’tür oğul.” Bu kez “Ana, su!” diye bağırdı genç zabit. Yaşlı kadın bakır ibrikten çinko, kırık bir tasa doldurduğu suyu pencereye doğru uzatmak istedi fakat boyu o kadar kısaydı ki mümkünü yoktu. Yanaklarından sağlık fışkıran genç bir kız durumu fark etmişti o sırada. Kimsenin kimseye yardım edecek hali, vakti yoktu. Bir an sağına soluna bakınan genç kız, fazla düşünmedi, yaşlı kadını bir çocuk gibi kucaklayıp pencereye doğru kaldırdı: “Dökme anne. Sıkı tut.” Su, yerine ulaşmıştı. Bu sahne zabiti bile gülümsetmişti. O gülümseme arasında kızla göz göze geldi. “Adın ne?” diye bağırdı pencereye doğru kız. Cevap geldi. “Murat.” “Peki ya senin?” “Bulak.” Hepsi bu.
420 syf.
1/10 puan verdi
Yazar Mevlana ve Şems arasında yaşanan olayları kendi yorumunu katarak, onların dilinden yeniden yazmış. Bildiğiniz ılımlı islam hatta dinler arası diyalog yardımcı kitabı diyebiliriz. Daha da can sıkıcı olan bir sahne var ki, Şems ve karısı arasında geçen akıllara zarar bir tablo oluşturmuş. Hayır işin kötüsü okur bunu gerçek zannediyor. İşin içine gizem ve sürükleyicilik de katınca olmuş size birilerinin göklere çıkardığı bir kitap. Eleştirilecek kısımlar bunlarla da sınırlı değil üstelik. Şems'in üzerinde uzun uzun düşündüğü tekrar tekrar gözden geçirip oluşturduğu 40 kuralını, yazar kendine veya birilerinin buyruğuna göre açıklamış. Araştırma zahmetine girmeyen veya işine öyle gelen kitle de kitabın verdiğini gerçek diye kabullenip oturmuş.. Arkadaşlar tasavvuf öyle kolay bir ilim değildir. Alimlerimiz ömürlerini vermişler. Türkçe'yi bile doğru düzgün kullanamayan yazarların (!) uyduruk senaryolarına alet olmamalı. Oluyursa da kendi yorumları katılmayan aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Bu tür kitapların da maksatlı yazıldığını da bu düşünceme eklemek istiyorum. Sıfır puan olmadığı için bir puanla yorumumu bitiriyorum.
Aşk
AşkElif Şafak · Doğan Kitap · 200967,4bin okunma
Reklam
"Bazen günler geçer, Ludmilla görünmezdi. O zaman büyük bir kızgınlık, gizliden gizliye kemirirdi Lekh in içini. Gözlerini kuşlara diker, saatler boyunca kendi kendine homurdanırdı. Uzun uzun ve günlerce düşündükten sonra en güzel kuşlardan birini seçerdi. Kuşu bileğine bağladıktan sonra, bir sürü garip şeyi birbirine karıştırıp kokulu bir
512 syf.
1/10 puan verdi
Emile Zola'nın bir solukta okuduğum Germinal'den sonra hayal kırıklığı yaratan bir romanı Nana.Oysa Nana klasikler arasından Germinal'den daha meşhur.Meşhurluğu herhalde erotizmden kaynaklanıyor.Erotizmi geçtim,150.sayfaya kadar 3 sahne yaşanıyor..50 sayfa bir tiyatro-opera sahnesi,50 sayfa yemek planlaması,50 sayfa yemek..150 sayfaya kadar geçen 150 isim ve herbiri biri romanda arada bir geçen karakterler.Fransanın sosyal yapısının eleştrisi yaptığı söyleniyor..Bence eleştri falan yok.Tamamen bir fahişe kadın ve etrafında onunla yatmaya çalışan 10'larca erkek arasında geçiyor. Eleştri için zıtlıkların bir arada gösterilmesi gerekir.Doğrusu zevk alarak okuduğumu söyleyemem.Germinal ile başlayan Emile Zola hayranlığım Nana ile söndü.
Nana
NanaEmile Zola · İş Bankası Kültür Yayınları · 20214,337 okunma
''Tüh be'' dedi Michael bu sahne karşısında. ''Bir daha o boktan Hollywood filmlerine güvenmeyeceğim.''
Sayfa 382Kitabı okudu
Bir de şu sahne geliyor insanın gözünün önüne: Turin’deki otelinden çıkan Nietzsche. Bir arabacının atını kırbaçladığını gören Nietzsche atın yanına gidiyor, kollarını hayvanın boynuna doluyor ve gözyaşlarına boğuluyor. Bu 1889’da oldu; o sırada Nietzsche de insanların dünyasından elini eteğini çekmişti. Başka bir deyişle, tam akıl hastalığının patlak verdiği sıralar. Ama tam da bu nedenle, yaptığı harekette derin anlamlar buluyorum ben; Nietzsche attan Descartes adına özür diliyordu. Deliliği at için gözyaşlarına boğulduğu an başladı. İşte benim sevdiğim Nietzsche bu.
Reklam
Öyle bir hayat yaşadım ki Cenneti de gördüm cehennemi de Öyle bir aşk yasadım ki Tutkuyu da gördüm pes etmeyi de Bazıları seyrederken hayatı en önden Kendime bir sahne buldum oynadım Öyle bir rol vermişler ki Okudum okudum anlamadım Kendi kendime konuştum bazen evimde Hem kızdım hem güldüm halime Sonra dedim ki "söz ver kendine" Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin Öyle bir hayat yasadım ki, son yolculukları erken tanıdım Öyle çok değerliymiş ki zaman Hep acele etmem bundan, anladım... NİETZSCHE
224 syf.
5/10 puan verdi
Açık sahne çoktu , onun dışında iyiydi.İkinci kitabı okusam mı okumasam mı kararsızım.Sonu çok saçma bitti.Açıkçası devamını merak edecek bir durum olmadığı kanaatindeyim.
Çırılçıplak
ÇırılçıplakRaine Miller · Yabancı · 2014461 okunma
Bizse kısa bir oyun tutturduk, hiç! yetinmek için sadece Öyle bir sahne ki bu: anladık, sevdik, ve unuttuk her şeyi
Ve cezaya acıyı övgüye tercih edersin, çünkü o daha büyük. Umarım daha büyük bir sahne sana öğünü keyfini öğretir. Acı çekmekten başka şeyler olduğunu öğrenmelisin.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.