Nermin Yıldırım'ın okuduğum 3. Kitabı.Yazarın bundan önceki okuduğum kitaplarında en iyi yazdığı kitap budur diye düşünürken bir sonraki okuduğum kitabında yanılıyordum. Hikaye 53 yıl önce yazılmış esrarengiz mektuplar almaya başlayan Rıdvan'ın okudukça kendinden birşeyler bulduğu , esrarengiz mektupların sırlarının peşinde sürüklenmesiyle başlıyor.Birbirinden uzak şehirlerde yaşayan ve geçmişlerinden bir türlü kurtulamayan, uzun bir tren yolculuğuna benzeyen mektupların sahibi farklı ülkelerde yaşasalar da acıları aynı olan iki kadın. Gitmek mi zor? Kalmak mı? Ya da gittikten sonra dönecek bir yerinin olmadığını anlamak mı?
Hikayeyi okurken her mektubun sonunda ağzım açık , mektubun cevabı sanki bana yazılacakmış hissiyle heyecan icinde nefes bile almadan sayfaları ceviriyordum.Her mektubun sonu bir ters köşe cümleyle bitiyordu,okuduğum her sayfa bir sonraki mektupta neler yazabilir diye zihnimi sürekli canlı tutmamı sağlıyordu.Hikaye ilk sayfadan itibaren beni içine aldı ve son sayfaya kadar ayaklarımı yere değdirmeden fırlatıp attı.Yazar "Saklı bahçeler haritası" ile okuru aklın ve kalbin karanlık dehlizlerinde dolaştıran, kaybolmuşlara, hayattan ne istediğini unutmuşlara ve çıkış aramaktan yorulmuşlara eşsiz bir harita sunuyor. Okuduğunuzda pişman olmayacağınız bir Nermin Yıldırım romanı.
İkimiz de acemi birer aşıktık o zamanlar.
Sen yollarda eski bir aşka ağlıyordun,
Bense kendimi usta sanıyordum bu işlerde.
Ve yağmur gibi akıp giden yıllardan,
Sevdiğimi söylemez isem
Sevmek derdi beni boğar
Demiş Yunus Emre
Seni seviyorum
Taa develer tellal değil iken
Hatta bu dünyaya gelirken Allah'a;
Bu aşk için söz vermişim gibi
Kalu beladan beri
Ve sana hep geç kalmaktan korkuyorum..
Çalıkuşu/Saklı Sevdama Mektuplar..
“Sevgili Piraye;
Balık koskoca okyanusun derinliklerini avucunun içi gibi bilse de, bir lokma uğruna, atılan oltaya can feda. Bırak benim de avucumun içi gibi bildiğim o koca kalbin de bir hata yapma hakkım olsun.
Şimdi sen yoksun
ağlıyoruz arkadaşlarımla,
ağlıyoruz arkadaşlarım bulutlarla.
Yağmur yağıyor mu oraya bilemeyiz ama, biz ağlıyoruz Piraye.
Bu balık nefes alıp verdiği suyun altında boğuluyor, bu kelebek ölümü dört gözle bekliyor.
O balık nerede boğuluyor biliyor musun?
Önümde ki beyaz sayfalara haykıramayıp yutkunduğum, içime ağlayıp, içim de biriktirdiğim denizin için de boğuluyor. Bu kelebek intihara kalkışıyor.
Bırak bir hata yapma hakkım olsun. Yaşadığım deniz de can veriyorum. Kalemim kan kaybediyor, kalemim ağlıyor Piraye.”
Nâzım Hikmet (1944 Ekim - Saklı Mektuplar)
" Sevdiğimi söylemez isem sevmek derdi beni boğar demiş, Yunus
Seni Seviyorum
Taa develer tellal değil iken,
Hatta sanki bu dünyaya gelirken Allah'a bu aşk için söz vermişim gibi
Kalu bela'dan beri
Ve sana hep geç kalmaktan korkuyorum..."
#Çalıkuşu 🕊️ 🌸
İnsanlar arasında oldukça yaygın bir önyargı dayanağı vardır: dış görünüş. Evvela kişiyi, güzelliğine veya çirkinliğine yani göze hitap edip etmemesine göre yargılarız. Bu yargılamayı kıyafetleri, üslubu ve davranışları ile genişletiriz. Toplum acımasız yargılarının oklarını kişiye çevirmekten büyük bir haz duyar. Ve bu okların hedefi olan herkes
Nermin Yıldırım ile bu kitap sayesinde tanıştım ve hayran oldum. Öylesine sade, akıcı ve etkileyici yazmış ki... Kitabın daha ilk sayfalarında iki aşığın birbirine yazdığı mektuplar sandığım şeyin aslında iki kız kardeş olduğunu anladığımda durup düşünmüştüm. İyi de bütün büyü bozuldu ki, bundan sonra daha ne yazabilir ki diye... öyle güzel bir kurgu ki takdir ediyorum tebrik ediyorum. Kitabın sonu da ayrıca asla tahmin ettiğiniz gibi değil..
Kitabı keyifle okudum. Bir kitabın içimde duygular uyandırmasına bayılıyorum. Dünyadan kopup o anda o mekanda kaybolmaya da.
Yan olayları ana hikayeye o kadar güzel bağlamış ki yazarımız acaba bu gerçek bir hayat hikayesi mi diye düşünmeden edemedim.
Fotoğrafçılık ve sanat tarihi ile yakınen ilgilendiğim için Guernica, detaylarını net bildiğim bir olaydır. Bir roman olgusu içinde Guernica ve Dersim’i bir araya getirmek müthiş bir zeka ürünü bence, çok çok hayran kaldım...
Yazarın diğer kitaplarını da derhal alıp okuyacağım aynı tadı alacağımdan eminim ama bu kitap benim adıma hep bir adım önde olacak kendisiyle tanışmamı sağladığı için..
Etkileyici, akıcı, dokunaklı bir hayat hikayesi okumak isterseniz mutlaka bu kitabı okumalısınız diyorum
"Beni senden uzağa taşıyan trenler, bir yerden alıp öbürüne bırakmadı; adresini arayan kayıp mektuplar gibi oradan oraya dolaştırdı.
Evvela dünya ne büyükmüş deyip korktum."
Sayfa 41 - Hep Kitap Yayınevi, 4. baskı 2019Kitabı okudu
Merhabalar:)
Bugün Stefan Zweig’in "Mürebbiye" adlı kitabıyla geldim
Stefan Zweig'in dört öyküsünü topladığı bu kitap, başlığa adını veren "Mürebbiye" öyküsü ile başlıyor. Öncelikle bu kitapların içeriğine değinip, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
1-Mürebbiye
2-Yaz Novellası
3-Geç Ödenen Borç
4-Kadın ve
"""İçimizdeki en iyi şey olan zihinlerimiz aracılığıyla bir araya gelen bizler birbirimize saygı göstermeliyiz.""" herşeyin başı bu kimse kimseyi düşüncesinden dolayı aşağılayamaz ya da küçümseyemez. Küçümsediğin an söylediğin ve yaptığın şey sen olursun aslında...
Bir kadın dünyayı aydınlatmak için ışık oldu ama