Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgili Leyla, Nettin anam? İşin gücün nicedir? Gene astın beni bu sıralar. Ben de sıkmağa başladım ya. Elimde değil. Sensiz tadı yok evrenimin. Bütün günlerimi hemen hemen seninle konuşarak geçiriyorum. Bir yargıya mı varıcam, sana danışıyorum. Çok güzel bir şey bu. Yaşamamı anlamlı kılan bu. Herhal o azizler, evliyalar, İsalar da Tanrılarıyla böyle konuşurdu. Bir tertemiz sükun, riyadan,zulümden, içsel murdarlıktan bir uzaklık...Bu yüzden mi ne? Çok tehlikeli konularda bile bazılarının zorunlu saydığı tedbirli dövüşü hor görüyorum. Beni o orta çağ yiğitlerine götürüyorsun. Forumu okudun mu bilmem. Tabii senin düşünlerin kesin bir önemde benim için. Sana güvenmediğim hiçbir konu yok! O hayın zekana anlatamayacağım bir hayranlık duyuyorum. Ben megaloman sanılacak kadar kendimi bir şeyler sanırdım oysa. Biraz da şımartılmadığım değil! Oysa senin o çırılçıplak meseleleri ortaya koyuşunla benim terletici uğraşım nispetlenemez bile. Seninki bir deli uçan su, hatta bir Niagara. Benimkiyse şu bizim Allahlık terkos musluklarından herhangi biri! Müthiş özledim seni. Apışıp kaldığım da bu. Yahu ben ömrümde hiçbir kavram üzerinde yarım saatten fazla uğraşmadım. Ya hep kolay işler çattı bana, ya da her nasılsa söktürdüm işte. Ama şimdi. Dünyanın en tükenmez mutluluğundayım. Ne yana dönsem sen. Elimi neye uzatsam yalnız değilim. Yazıver canım, yazıver bana.
İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Belki de Sevgiliye hiç Ulaşmayacak bir Mektup ;(!)
UNUTMADIM Çenendeki çocukluktan kalma haylaz bıçak kesiğini, yokuş aşağı giderken uçabildiğini sanıp ellerini gökyüzüne açtığın bir bisiklet kazasından geriye kalan dizlerindeki yaralan, annenden hiç kopamamışsın gibi göbek deliğinde öylece bekleyen o kapkara beni unutmadım. Alnındaki çizgileri elinle yoklamanı, aynada kendini dalgın dalgın
Reklam
Seni, uğrunda savaştığımız amaçları sevdiğim kadar çok seviyorum. Seni tıpkı özgürlüğü, saygınlığı sevdiğim kadar, bütün insanların çalışma haklarını sevdiğim kadar çok seviyorum. Seni, savunduğumuz Madrid'i sevdiğim, ölmüş olan yoldaşlarımı sevdiğim kadar çok seviyorum. Birçok yoldaşım öldü. Pek çoğu, pek çoğu öldü. Ne çok öldü, düşünemezsin bile. Fakat seni, dünyada en çok sevdiğim şey kadar çok, daha çok seviyorum. Seni pek çok seviyorum tavşan. Sana anlatamayacağım kadar çok. Sevgimin azıcığını anlatabilmek için söylüyorum seni sevdiğimi.
Sayfa 394Kitabı okudu
"İstediğin kadar kız, ateş püskürür; sana karşı kullanabileceğim en iyi silah bu. Seni anlatamayacağım kadar çok seviyorum ama bir duygu seline kapılamam ben. Seni de kurtaracağım bu selden. Böylece tamamen birleşene kadar aramızda gereken olan mesafeyi sağlamış olacağım."
Sayfa 358 - MARTI YAYINLARIKitabı okudu
Sana Anlatamayacağım Kadar Çok...
Seni, uğrunda savaştığımız amaçları sevdiğim kadar çok seviyorum. Seni tıpkı özgürlüğü, saygınlığı sevdiğim kadar, bütün insanların çalışma haklarını sevdiğim kadar çok seviyorum. Seni, savunduğumuz Madrid'i sevdiğim, ölmüş olan yoldaşlarımı sevdiğim kadar çok seviyorum.
Sayfa 394 - Robert JordanKitabı okudu
“Mesela burada insan, bir kişiden fazlasına ait olamaz. Alışılmış şekilde insanlarla birlikte olursan senin kötü ve antisosyal olduğunu düşünüyorlar. Senden nefret edip lanetliyorlar. Bir keresinde bir sürü kadın, erkekleri benimle görüştüğü için buraya gelip rezalet çıkardılar. İyi de niye olmasın? Sonra da üzerime saldırdılar… Hayır, çok kötüydü. Sana anlatamayacağım kadar kötüydü.”
Reklam
“Baba, okuldan bıktım artık! Tam ineklere göre bir iş bu!” (Seninle konuşmak, dikkatini çekmek istiyorum.) “Ne oldu oğlum?” (İlgilisin! İyi!) “Tamamen mantığa aykırı. Bana hiçbir şey vermiyor.” (Okulla bir sorunum var ve kendimi çok kötü hissediyorum.) “Yararını henüz göremezsin oğlum. Ben de senin yaşındayken aynı şeyleri hissettim. (Olamaz!
Sayfa 260Kitabı okudu
“Yine de camdan bakınca, katliamın izlerini görebiliyordum. Yerler kıpkırmızıydı. Duvarlar da öyle. Masalar kırmızıya boyanmıştı sanki. İnsan vücudundan bu kadar kan akabileceğini hiç bilmezdim. Havada bir çürümüşlük kokusu vardı. Donup kalmıştım. Odanın bir köşesinde, karanlıkta, beyaz bir çarşafın altında sakince uyuyan Max’ı gördüm. Ama daha yakınımda, sağda, küçük Böhm vardı. Bir et ve bağırsak yığını gibi. Ünümü duymuşsundur evlat. Ölümden hiç korkmadım, insanlara, özellikle de siyahlara acı çektirmekten hep çok hoşlandım. Ama gözlerimin önündeki, her şeyin de ötesindeydi. Vücudun her tarafı kesiklerle kaplıydı. Sana anlatamayacağım kadar çok yara vardı. Oğlanın göğsü, gırtlağından göbek deliğine kadar yarılmıştı. Karnının üzerinde yapış yapış bağırsaklar kımıldıyordu. Cerrahın yaptığını anlamak için âlim olmaya gerek yoktu. Çocuğun kalbini çıkarıp, babaya nakletmişti. Cangılın ortasında böyle bir ameliyatı gerçekleştirebilmek için, deha olmak gerekirdi. Oysa gözlerimin önündekiler, bir dâhinin eseri değildi. Bir çılgının, bir Nazi pezevenginin, ne bileyim, onun gibi birinin işiydi. Dayanılır gibi değildi adamım, yemin ederim. On beş yıldan beri, o paramparça cesedi düşünmediğim tek bir gece olmadı.
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
“Dilediğin kadar köpür, ateş püskür! Sana karşı kullanabileceğim en iyi siyaset bu… Eminim buna. Seni anlatamayacağım kadar çok seviyorum; ama romantik bir bataklığa saplanıp kalmayacağım, dilimin iğnesi sayesinde seni de bataklığın kıyısından uzak tutacağım. Böylece, aramızda ikimiz için de gerekli bir uzaklığı sağlamış olacağım.”
Sayfa 384Kitabı okudu
Reklam
İçimden, “Hah şöyle!” diyordum. “Dilediğin kadar köpür, ateş püskür! Sana karşı kullanabileceğim en iyi siyaset bu... Eminim buna. Seni anlatamayacağım kadar çok seviyorum; ama romantik bir bataklığa saplanıp kalmayacağım, dilimin iğnesi sayesinde seni de bataklığın kıyısından uzak tutacağım. Böylece, aramızda ikimiz için de gerekli bir uzaklığı sağlamış olacağım.”
Sayfa 212 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Dilediğin kadar köpür, ateş püskür! Sana karşı kullanabileceğim en iyi siyaset bu... Eminim buna. Seni anlatamayacağım kadar çok seviyorum; ama romantik bir bataklığa saplanıp kalmayacağım, dilimin iğnesi sayesinde seni de bataklığın kıyısından uzak tutacağım. Böylece, aramızda ikimiz için de gerekli bir uzaklığı sağlamış olacağım."
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.