Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
YAŞ 5 Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim. YAŞ 7 Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim. YAŞ 12 Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim. YAŞ 13 Annemle babamın el ele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu
Ben otuzlarıma merdiven dayamış bir insanım ve önümde yaşamam gereken yıllar varken, neden gün batımıyla bana kendini hıçkırıklarınla hatırlatıyorsun?
Reklam
Doğru mu?
YAŞ 5 Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim. YAŞ 7 Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim. YAŞ 12 Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim. YAŞ 13 Annemle babamın el ele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini
"Hayatta her şey geçici. En büyük sancılar, kavgalar, acılar, aşklar..."
Sayfa 201Kitabı okudu
Bir an yaşıyormuşçasına parmaklarını gezindirdi havadaki boşlukta ve sessizliğin tüm hatlarına dokundu.
Sait Faik'in bir muayene sonucu karaciğerinin büyüdüğü, hastalığının siroz olduğu ortaya çıkmıştır. Nazım Hikmet o tarihlerde karşılaştığı Sait Faik'e 'Saman sarısı' şiirinde birkaç dize ayırır: Kalamışta Balıkçının Meyhanesine girdim Ve Sait Faik'le tatlı tatlı konuşuyorduk Ben hapisten çıkalı bir ay olmuştu Onun ciğeri sancılar içindeydi Dünya güzeldi...
Reklam
-Melankoli-
Beni en güzel günümde Sebepsiz bir keder alır. Bütün ömrümün,beynimde Acı bir tortusu kalır. Anlıyamam kederimi, Bir ateş yakar derimi, İçim dar bulur yerini, Gönlüm dağlarda bunalır. Ne kış, ne yazı isterim, Ne bir dost yüzü isterim, Hafif bir sızı isterim, Ağrılar, sancılar gelir. Yanıma düşer kollarım, Görünmez olur yollarım, En sevgili emellerim Önüme ölü serilir... Ne bir dost, ne bir sevgili, Dünyadan uzak bir deli... Beni sarar melânkoli: Kafamın içerisi ölür.
Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktığı esnada, güneşin saatler önce battığını, şehrin karanlığa gömüldüğünü, sokağın sessizliğe büründüğünü fark etti. Saatin kaç olabileceğini düşünse de algılayamadı. İçinde bulunduğu durum, onu epey hafife alıyor, dalga geçiyor gibi, sürekli değişiyordu; oysa henüz birkaç dakika önce güneş kavurmuyor muydu ortalığı? İçeri, odasına doğru ağır adımlarla yürümeye başladı, uyumak istiyordu. Rahat bir uyku uyumak istediğinden, odasının kapısından içeri girmek üzereyken tüm düşünceleri kapıda bıraktı. Belki uyuduk- tan sonra bir daha uyanamayacak, çekmiş olduğu bunca acı da sona erecekti. Tanrı biliyor ya, istediği tek şey buydu ve kapıya bıraktığı düşüncelerin yerine bu istekle yatağına uzandı.
Neden sancılar eksik olmaz ki insanların yüreğinden?
Sayfa 1809 - Yapı Kredi Yayınları, 4. Baskı, Nisan 2008.Kitabı okudu
Beyhude
Uzak firarileriyiz yorgun hayatların/İçimizde yaman bir sancı Çığlığımızı bıraktığımız bu gök/Çorak sokakları bu kentin Yaralarımızı derinleştiren bu buhran/Ve en afili kederler Yalnızlarıyız metropollerin...
Reklam
Neden sancılar eksik olmaz iyi insanların yüreğinden!?
Aşk geniş bir eşitsizlik uzaklaştıkça anladım Belki bütün doğrular anlamlarından saptılar Belki ben kaybolunca diner bütün sancılar
Sayfa 50
Peki ama kendisine bu acıları neden reva görüyordu, kendisini yazan? Ne amaçlıyor olabilirdi, kendi acıları mıydı yoksa? Tüm bu acıları kendisine bir ün kazandırsın diye mi döküyordu kâğıda? Ne kadar sorgularsa sorgulasın bir sonuca varamayacağını anlıyordu artık ve de daha fazla derine battığını. Nasıl olur da Ses’i tüm çıplaklığı ile gördüğüne şaştı, oysa Ses yalnızca bir sanrıydı, tıpkı Akaki, tıpkı Rodya ve tıpkı tüm diğerleri gibi…
Tek bir gün duymamış olsalardı eğer, yine de öğretmeye çalışırlar mıydı bize kuşların ne denli güzel şakıdıklarını? Neden herkes duyuyor, neden herkes sağır değil! Müzik nasıl bir şey? Denizin dalgaları kıyıya vurunca nasıl bir ses çıkar ortaya? Köpek nasıl havlar, kuş nasıl şakırdar? Sessizlik… ah sessizliğin kulakları sağır eden sesini bilmiş olsalardı yine de öğretirler miydi bizlere tüm bunları?”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.