Sen kaçış de benimkine.
Düşlerimden düşüncelerimin irticası,
Tüm hislerimin kalbimde çıkardığı iç savaş,
Yalnızlığın senli olan tüm mutluluklara istilası…
Adını benim koyamadığım her ne varsa,
Sen “ kaçış “ de her birine.
Bütün vedalar birer devrimdir aslında geride kalana,
Kırılan kalpler direniş zayiatı diye geçer tutanaklara.
Göze göz,
ve kalp kalbe bir direniş ayrılıklara…
Saçalım mı şimdi içimize gömdüğümüz bütün ölüleri sağa sola ,
Bir duaya muhtaçken küfredelim mi arkalarından?
Yarım kalmış savaşlarımızı kazanalım
Ve kazalım mezarlarını başka bir cehenneme.
Her şey geçer.
Acılar, sancılar, duygular, insanlar…
İyi ya da kötü bir an…
Neyse ne… Her şey geçer…
Unutma ki;
Hiçbir şeye bağlı kalmazsan,
Akan akar, giden gider, olan olur.
Ve sana hiçbir şey olmaz!
ve çoğaldıkça ortak bildiklerimiz
hep aynı meydanlarda yürüdük.
ayrı şeylere güldüğümüz de oldu
ama aynı acılarla üzüldük
sancılar çektik tüm insanlıkla
sancılar çoğaldı,biz büyüdük
“yürü” dedik
savaşalım bitsin yanlış olan ne varsa
giderken savaşmaya
türküler götürürdük.
çekilip birer birer kından
savrulsunlar diye kavgada
yemyeşil meydanlarında
betonarme kentimizin
kan kırmızı türküler söylerdik.
Nasıl sancılar saplanıyor yüreğime, bir paslı kör bıçak sokulup sokulup çıkarılıyormuş gibi... Böyle düşkün ve acılı zamanımda yapayalnız olmak isterim, Vakıfta çocuklarımın yanında olmamalıydım.
Vasiyetimi yazabilseydim, birinci maddesi "Cenaze töreni istemiyorum." olacaktı, sonra "Ölüm ilanı da istemiyorum gazetelerde..." diye yazacaktım vasiyetime. Her yere, her işe olduğu gibi vasiyetimi yazmaya da geç kalıp yetişemedim. Ölünce nasıl olsa cenaze töreninden haberim olmayacak ama, ölmemden az önceki şu anımda bunu biliyor ve yapılacak olan cenaze töreninin sahteciliğini duyumsuyorum ya... Ne çok insan cenaze törenime katılıp "Son görevimizi yapıyoruz" diye rahatlayacak, sondan önceki hiç bir görevini yapmayanlar.
Sarsıldı yeryüzü ta içlerinden
Yine sancılar içinde ve Tabiat tekrar iniledi,
Karardı, huysuzlandı gök ve birkaç kederli damlayla
Ağladı ilk ölümcül günahın tamamlanışına.
Adem hiçbir şey düşünmeden yiyordu doyasıya
Varlığın sırları saklı senden, benden;
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
Bizimki perde arkasından dedikodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.