Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Schopenhauer'e göre, acı çekmek hayatın özü olup, insan doğasının kaçınılmaz sonucuydu.
Schopenhauer' e göre diğer insanlara zarar vermek, aslında bir bakıma kendine zarar vermek anlamına gelir.
Reklam
Schopenhauer' a göre Hegel'in felsefesi saçmalıktı. Hegel'e gelince, o da Schopenhauer için "mide bulandırıcı ve cahil" tanımını yapıyordu.
Montaigne'e göre, aslında zihnimiz bedenimizin kölesiydi ama biz kibirli olduğumuz için bunun tam tersine inanıyorduk. Schopenhauer da bu görüşe katılıyordu.
Esasen Heidegger'in ifadesiyle ölüm aynı zamanda "en şahsi, en ayrı, bağımsız ve aşılamaz geçilemez bir saklı imkân"dır. Bir kere ölümün gerçekliğini hayatın en büyük saklı imkânı olarak kavramayı öğrendiğimizde ne sadece edilgin bir şekilde biyolojik bir türün göçüp gitmesini beklemek, ne onun üzerine karar kara düşünmek, ne de onun gelişini çabuklaştırmayı istemek zorunda kalırız. Ölüm o zaman ne bir dost ne de bir yabancı olarak görülecektir. Bir varlık genişlemesi imkânı olarak ölümün bu şekilde farkında olmanın en başta gelen şartı onu her zaman ve daima, hep benim ölümüm olarak görmek ve bilmektir, nasıl ki hiçlik varlığa aitse o da bizatihi benim özüme ölümün Anlamı ait bir şeydir. Ölümde hiç kimse benim yerimi alamayacağı gibi, bu anlamda ben de kimsenin yerine ölemem. Her zaman yalnız ölürüz ve, Heidegger'e göre, herhangi bir kimse için ölümün bu anlamına ancak kendi ölümümün derin tefekkürüyle ulaşılabilir.
Schopenhauer 'e göre içsel değerimize dayanan özsaygı bizden alınamayacak olan kişisel özerkliği sağlar(gücümüz dahilindedir) oysa şöhret gücümüz dahilinde değildir.
Sayfa 386Kitabı okudu
Reklam
Aristoteles'e göre: "Aklı başında kişi hoş olanın değil, acı vermeyenin peşindedir."
Sayfa 32
"Schopenhauer'e göre nihai gerçeklik olarak kendinde şey dünyadaki uçsuz bucaksız ıstırabın kaynağı olan bir iradedir. Böyle bir görüş Advaita'nın öngördüğü kutsal bir güç olarak Brahma kavramıyla bağdaşmaz görünür."
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Ölümde hiç kimse benim yerimi alamayacağı gibi, bu anlamda ben de kimsenin yerine ölemem. Her zaman yalnız ölürüz ve Heidegger'e göre, herhangi bir kimse için ölümün bu anlamına ancak kendi ölümünün derin tefekkürüyle ulaşılabilir.
Reklam
Çocukken özümsediğimiz ve ancak sonraları kurtulduğumuz en büyük kuruntulardan biri, hayatın ampirik değerinin onun zevklerinde yattığı, pozitif olarak mutluluk veren sevinçlerin ve zenginliklerin var olduğudur. İnsan bunları elde etmenin peşine düşer, ta ki hayal kırıklığı çok geç kalıp da biz gerçekten var olmayan mutluluk ve zevkin peşinde koşarken gerçekten var olan acı, ıstırap, hastalık, endişe ve daha binlercesiyle karşılaşana dek: Bunun yerine pozitif güzelliklerin bir kuruntu, pozitif acılarınsa gerçek olduğunun erken farkın varsaydık, bunlardan uzak kalıp kaçınmaya dikkat ederdik. Nitekim Aristoteles'e göre: "Aklı başında kişi hoş olanın değil, acı vermeyenin peşindedir."
Sayfa 32 - Can YayınlarıKitabı okuyor
"Schopenhauer' e göre her kadın şöyle bir erkek isterdi: 30-35 yaşlarında.. Beyinsiz olması kadın için sorun değil. Aksine, aşırı zihinsel güç, hatta deha, anormallik demektir ve istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla, çirkin, aptal ve kaba bir erkeğin iyi terbiye görmüş, yetenekli ve cana yakın bir erkeği çoğu zaman saf dışı ettiğini görürüz."
Bugün Dünya Kadınlar Günü. Tarih boyunca, ilahi ve insani -hepsi de erkek- birçok düşü­nür, değişik sebeplerle kadın konusuna kafa yordular: Kimisi anatomisiyle ilgilendi, Aristoteles: Kadın eksik bir erkektir. Akinolu Aziz Thomas: Kadın doğanın bir hatasıdır, düşük nite­likli bir spermden doğar. Martin Luther: Erkeklerin geniş omuzları ve dar kalçaları vardır. Zekayla donatılmışlardır. Kadınlarınsa, çocuk doğurup evde otursun­lar diye, dar omuzları ve geniş kalçaları vardır. Kimisi doğasıyla, Francisco de Quevedo: Tavuklar yumurta yumurtlar, kadınlar boynuz takar. Şamlı Aziz John: Kadın dikkafalı bir eşektir. Arthur Schopenhauer: Kadın uzun saçlı ve kıt akıllı bir hayvan­dır. Kimisi de kaderiyle, İncil'e göre, Yahve kadına şöyle dedi: Erkeğin sana hükmede­cek. Kuran' a göre, Allah Muhammed' e şöyle dedi: İyi kadınlar yu­muşak başlı olanlardır.
''Felsefe ve hepsinden önemlisi sanat, Schopenhauer'e göre hayatın çiçeğidir...''
Sayfa 199 - Say YayınlarıKitabı okudu
511 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.