Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ankara
Roma, şan ve şevketinin içinde maddî hazlarla sarhoş, fütuhatlarını yaptı, müesseselerini kurdu, kanunlarını düzeltti. Kale, köprü, yol, su kemeri, mâbet, hamam, hipodrom, heykel ve bin türlü âbideyle yaşadığı zamanı, muharip alnını süsleyen çelenklerle beraber taşa toprağa tesbit etti.
Sayfa 18 - DERGÂHKitabı okuyor
Kudüs'e Sesleniş
Yüce Rabbim Kudüs'ten, göğe merdiven kurmuş, Ta ezelden bu şehir, peygamber yurdu olmuş. Sinesini bürümüş, güngörmüş nice mabet, Hakk'a buradan yürümüş, kutlu nebi Muhammed. Bir yanda taş duvarlar ve Süleyman Mabedi, Şu asılı duran taş, miracın alameti. İşte Mescid-i Aksâ, İslam'ın ilk kıblesi, İsa'nın mihrabıdır, Kıyamet Kilisesi. Kudüs şimdi pek mahzun, kederinden ağlıyor, Meryem'in beşiğinden, bebek kanı damlıyor. Demir zırhını giymiş, yine geliyor Calut, Karşısında bekliyor, elinde taşla Davut. Elbet bir gün bitecek, taş demir rekabeti, Mutlak mağlubiyettir, Calut'un akıbeti. Mahzun olma ey Kudüs, karanlık deliniyor, Korksun artık Ebrehe, ebabiller geliyor. Mehmet Teber
Sayfa 134
Reklam
Yahudi-İran Dostluğu
"Yahudileri kurtaracak kılıç İran kılıcı olacaktır. Keyhüsrev yenilmez bir adamdır. Babil'i istila edecek ve Yahudileri esirlikten kurtaracaktır. Yahudiler Kudüs'e dönecek, yeni bir şehir ve yeni bir mabet inşa edeceklerdir. Bu gerçekten bir cennet olacaktır.''
Şehir mabet ve insan
Bir zamanlar şehir insanı bağrında barındıran,ona kucağını açan "emin belde /güvenilir yer " iken modern zamanlarda bu işlevini yavaş yavaş yitirir olmuş, insanların çeşitli vesilelerle kendisinden kaçıp uzaklaştığı yerler haline gelmiş. Şehir değişip mahalle ve sokaklar usulca kaybolurken mabetler de tarihten bu güne taşıdıkları işlev ve anlamı şehirlerin nezdinde yer yer yitirerek , şehirle aynı kaderi paylaşmıştır. İnsanoğlu gönül merkezli ve sevgi eksenli yaşamaya basladiginda hem şehirler hem mabetler yeniden gülümseyecektir sakinlerine.
Sayfa 236Kitabı okudu
Ankara (ANCYRA)
"Bu bakımdan 19. ve 20. yüzyılın ilk çeyreğindeki Ankara vilayetinin ve Ankara şehrinin konumunu ele almakta fayda var: Ancyra, Roma devrinde Galatya denen eyaletin, yani Keltlerin kurduğu bir bölgenin başkentidir. İmparatorluk içindeki en zengin ve üretken şehir olduğunu söylemek zor ama bir ordu merkezidir, önemli bir kontrol noktasıdır. Roma İmparatorluğu'nun üçüncü asrındaki bazı eserler burada da görülür: tiyatro, Caracalla'nın kurduğu Roma hamamı, eski Kibele kültünden bozma İmparator Augustus'un adını taşıyan mabet (Monumentum Ancyranum) gibi."
Timur'un Şam'ı fethi Ahaliyi Emevi camisine sokup yakması
Temir Bey Dımaşk'a (Şam) gitti ve şehri 11 gün boyunca kuşatma aldı. Şehrin surlarının altında birçok yerde lağım açtırdı. Şehirdekiler daha fazla müdafaa edemeyeceklerini anlayınca ona teslim oldular. Şehir teslim olup olmaz tellallar yollayarak tüm din adamlarını ve kadıların şehirdeki en büyük mabede girmelerini buyurdu. Canlarını
Reklam
Sumer sitelerini oluşturan her şehir, aynı bir mabede bağlıydı. Sumer inanışına göre şehirlerin arazileri Tanrı'nın malıydı. Tanrı'nım yeryüzündeki temsilcisi de kral olduğundan bu mülkiyet krala geçiyordu. Tann'nın yeri de saray olduğundan şehir krala, mabede ve saraya ait demekti. Bu yüzden sarayın ve özellikle mabedin geniş
Sayfa 149 - Kaynak yayınlarıKitabı okudu
Hıtta Kapısı
Dedik ki: "Şu şehre girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yiyip için, kapıdan eğilerek girin ve af dileyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Biz iyi davrananlara fazlasıyla vereceğiz." Musa (as) da kavmine, Mabet Tepesi'ni gördüklerinde, 'Hıtta hıtta' (Affet bizi) diye haykırarak arınma talebinde bulunmalarını ve böylelikle şehre girmelerini söyler. Ancak İsrailoğulları, Beytü'l Makdis'i karşıdan gördüğü anda, 'Hınta hınta' (Buğday buğday) diye bağırmaya başlarlar. Onların bu itaatsizliği ve hürmetsizliği üzerine Allah (cc) gazabını gösterir. Çeşitli cezalara maruz kalırlar, salgın hastalıklar baş gösterir ama onlar yine de itaatsizliğe devam eder ve sonunda helak olurlar. Fakat zalimler kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler. Bunun üzerine, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik." Islamiyet sonrasında Hıtta Kapısı'ndan geçerken tövbe edilmeye başlanmış ve af dileyenlerin günahlarının affolunacağına inanılmıştır."
Sayfa 151Kitabı okudu
Şehir ile insan vücudu arasında çok bariz benzerlikler mevcuttur. Öğretim kurumları başı, mabet (veya merkez cami) kalbi, pazar yeri mideyi, bahçe ve parklar akciğerleri, binek hayvanları bacakları, cadde ve sokaklarda dolaşan insanlar da kan hücrelerini temsil etmektedir. Yöneticiye gelince, Bağdat ve Fez gibi şehirlerde olduğu gibi, normalde yönetici kesim, şehir dışında oturur ve gerekmedikçe şehrin organik yapısına müdahale etmez. Şehrin güvenli bir yer olması gerektiğinden yöneticinin esas görevi savunma ağırlıklıdır. Nitekim “inanç” manasına gelen Arapça el-iman kelimesi, “güvenlik” demek olan el-emin kelimesi ile aynı kökten gelmektedir.
O Araplar ki irsiyeti bozulmamış bir soydan geliyorlar ama zulüm ve insaniyette dünyanın diğer yerlerindekilerden beter bir isyan ve taşkınlığın içindeler. Ziraat ve üretim yok. Hayat çoğunlukla ticarete bağlı yürüyor. Bir de tefeciliğe. Bizans altınları, Sasani gümüşleri, Yemen dinarları Mekke pazarlarında hassas terazilere konulup el değiştiriyor ve faiz kabara kabara, tefecilik katlana katlana gidiyor. Şehir, gerek kervanların uğrak yeri olması, gerekse ulu mabet Kabe'nin kutsallığı yüzünden pek çok ziyaretçi çekiyor.
Reklam
Ankara
"Roma, şan ve şevketinin içinde maddî hazlarla sarhoş, fütuhatlarını yaptı, müesseselerini kurdu, kanunlarını düzeltti. Kale, köprü, yol, su kemeri, mâbet, hamam, hipodrom, heykel ve bin türlü âbideyle yaşadığı zamanı, muharip alnını süsleyen çelenklerle beraber taşa toprağa tesbit etti. Aradan asırlar geçti. Bu mağrur muharip, yorulan sinirleri kanlı ve şehvetli oyunlarla uyuşturmaya çalışırken cihangir haritası, acemi avcı elinde kalmış bir kaplan postu gibi parçalanıp yırtıldı. Ankara şehri, imparatorluğun arazisinin yarısından fazlasıyla beraber büsbütün başka bir milletin eline geçti. Kadim medeniyetin eserleriyle örtülü toprakta yeni bir nizam çiçek açtı, küçük, mütevazı mâbetlerde başka bir Allah'a ibadet edilmeye, Ankara Kalesi'nin üstünde başka türlü hasretlerin türküleri söylenmeye başlandı."
Yine aynı yer Bap 3'te öyle katı bir emir var ki, başka ilahlara kulluk edelim diyen kim olursa olsun öldürülecek, taşlanacak, bir şehir olursa kılıçtan geçirilecek. Çünkü İsrail halkı Allah'ın mukaddes kulu imiş. Rab onları yeryüzünde bütün kavimlerden üstün kendine has bir kavim olarak seçmiş. Buna rağmen onlar yine de baş tanrılara tapıyorlar.
PDF Kaynak yayınları, 5. Basım 2008
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.