raskol raskol üzümlü kekim :') senin ve benim ruhsal bunalımlarımız ne zaman bitecek bilmiyorum.
utanç verici bi şeyle başlıyorum yazıya. hayatımda ilk defa dostoyevski okuyorum. evet 21 yaşında ilk defa okuyorum. biraz geç kaldığım konusunda hemfikiriz ama her eserin her yazarın bi zamanı var diyerek bu konudan sıyrılıyorum.
eser
İki kişi karşılıklı oturup bal şerbeti içince, biri diğerine içkiciler arasında âdet olan kelimelerle (şerefine gibi) söylerse (sadece benzetmeden ötürü) bu şerbet onlara haram olur!
Her ne kadar içilen madde haddi zatında mübah ise de, yine de bu şekildeki hareketten dolayı haram olur. Çünkü böyle yapmakta fesad ehline benzeme arzusu vardır.
(İmam Gazali r.h)
İnsan, zor olanı başardığı, olması gerektiği gibi olduğu, sözünü kendinden bile esirgemediği, nabza göre şerbet vermediği, sözün kısası ‘tam sivil’ olmayı başardığı zaman, yadırganıyor galiba. Oysa sahte samimiyet, özünde bir tür hakaret değil mi?
Seni seven, seven oğlan
Oğlan, neylesin malı
Yumdukça gözünden döker mercanı
Burnu fındık, ağzı kahve fincanı
Şeker mi? şerbet mi?
Bal Acem kızı, bal Acem kızı
DALKAVUK: Dalkavuk, özellikle ziyafet meclisinin kurulduğu günlerde, gül bahçesi gezilerinde ve ayş u işret zamanında bütün meclis ehlinin nabızlarına göre şerbet vermeye çabalar, herkesin mizacına göre hareket etme vadisinde öteye beriye koşar.
Ahengi kuran ,nabza göre şerbet veren akıldır. Gövde kendi haline bırakılmış olsa ,o zaman bir tarafta bir deli ,öteki tarafta ise korkmuş ,dindar bir bakire olurdu.
Nabza göre şerbet vermek, her ne kadar insanlar bunu zayıflıkla veya ikiyüzlülükle karıştırsalar da,yöneticide(ülke yöneten kişide olsun, ev yöneten kişide olsun) büyük bir meziyettir; diğerinin farkında olmak saygıyı getirir ve karşı taraf da ona göre davranır,tanımaya tanımayla, saygıya saygıyla karşılık verir.
Taburelerden birine oturup cam bardakta birer tane şerbet söyledik. Beni öldürmesinden korktuğum adamla karşılıklı şerbet içiyor olmak içten içe güldürüyordu beni. Sinirlerim bozuluyordu giderek.
"Rabbin arıya: 'Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin.Sonra meyvelerin
her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir' diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli
bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette
bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır."
Buraya ilk gelişimde Oklu Kirpi bana buzlu şerbet ikram etmişti.Öyle ikiyüzlü birinin verdiği buzlu şerbeti içmek bile karakterimi kirletirdi. Gerçi yalnızca bir buçuk sen ödemişti ama öyle bir alçağa borçlu kalırsam kendimi ömrümün sonuna dek kötü hissederdim
Dudakları bal gibi,
Yanakları poğaça.
Az evvel bir daha gördüm,
Bir kere daha aşık oldum,
Sonra kavuşmasam bile,
Bir daha gururlandım kendimden.
Gözleri ümit dolu,