Zuhal Gözen / Vuslat
Hasret ve hüzünün, sevgi ve aşkın, aile ve dostluğun gizemlerle işlenmiş bir kurguda can bulmuş hali #Vuslat . Kaderin bir oyunu gibi birbirleri ile bağlantılı hayatlara ve farklı özlemlere tanık olacak, her karşılaştığınız gizemde sayfalar arasında kaybolacaksınız. Gurbetin zorluğunu ve hasretin acısını hissedeceğiniz gibi
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana... (S/13)
Muazzam bir eser olduğunun
Dünya tehlikeli bir yerdi ve bazen kötü şeyler olabiliyordu ama hayatını yaşamaktan başka yapabileceğin bir şey de yoktu. Ve yaşadığın sürece, yaşamın keyfini çıkarmamak aptallık olurdu.
1984'ü YouTube üzerinden de yorumladım. Kitabı okumadan önce faydalı bilgiler edinebilirsiniz;
->> youtu.be/ZbCVXncwnvE_____________________________________________
Totalitarizmi iliklerinize kadar hissedeceksiniz!
Bu bir UYARI ve UYANDIRMA servisidir! Algılarınızı açınız!
Bir seçeneğiniz var ve bu seçenek size altın tepsi
•Bizim aydın yazarlarımızın bir sürgün öyküsüdür gider. Edebiyat tarihimizde sürgüne gönderilmemiş kaç yazar, kaç şair var, iki elin on parmağını geçer mi sayıları? Ama sürgün var, sürgün var, Halikarnas Balıkçısı gibi sürgününü mavi sürgüne dönüştüren, bir bölgeyi doğası, denizi, insanı ile cennete çevirenler var. Hasan Ali Yücel gibi bütün bir
Güneyde, sevgi ve dostluk kanunu altında, özel mülkiyete ve kişisel duygulara saygı beslemek yeterliydi. Ama kuzeyde, sopaya sopa, dişe diş kanunu altında, bunları hesaba katan aptallık eder ve başarıya ulaşma konusunda hep yaya kalırdı.
Üstüne üstlük bu hırsızlık var olmak için verilen acımasız mücadelede anlamsız bir şey, bir engel olan ahlak anlayışının çökmesini ya da parçalandığını da gösteriyordu. Arkadaşlık ve sevgi yasalarının hüküm sürdüğü Güneyde kişisel duygulara ve özel mülke saygı göstermek iyiydi, ama sopa ve diş yasalarının işlediği Kuzeyde böyle şeyleri ciddiye alan aptallık etmiş olurdu, bunlara uyduğu takdirde ayakta kalmayı başaramazdı.
BİR KADIN ; BİR ANNE 'DİR , BİR EŞ 'TİR , BİR AİLE 'DİR , HAYAT'TIR ... ONLARSIZ BİR HİÇ'İZ ANLAYALİM BUNU ARTIK .
Eşinizle bir gemidesiniz , geminizde delik var batacağınızı biliyorsunuz ama ısrarla yolcu (bebek ) alıyorsunuz ..bu tamamen aptallık .
Arkadaşlar özelikle mektupla ilgili görüşlerinizi almak isterim ..baba ne kadar hakli -haksız
Bugün günlerden eskiler, yine. Unutmayı çok deniyorum. Hayatım boyunca hep denedim. Fakat unutmak diye bir şey sahiden var mı? Bilmiyorum. Nasıl unutulur iyilikler, kötülükler, anılar, acılar... Böyle bir güce kim sahip ki. Öyle kolay değil işte. İnsan yaşadıklarını unutamıyor. Mesele kişiler değil, mesele; o kişilerden arta kalanlar. Mesele;
İsmini sürekli duyup ;fırsat bulup da okuyamadigim bir kitabı daha bitirmek...Başlarda sıkıcı olacak diye düşündüğüm ama sürüklenip gittiğim bir kitap.1700'lu yılları yaşamak.Paris sokaklarını bu şekilde düşünmek..
Kitapta ölüm,nefret,intikam,sevgi,merhamet neredeyse tüm duygular çok iyi şekilde işlenmiş. Sizi şaşırtacak olaylar bir arada.Kitabin giriş kısmı da o gunlerin zıtlıklarini çok güzel özetlemiş.
"O günler akıl çağıydı ve aptallık çagıydı,inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı, ışık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi,umut bahariydi ve umutsuzluk kışıydı."
İki Şehrin HikayesiCharles Dickens · Altınpost Yayıncılık · 201858,7bin okunma
Yüreğimde size karşı sevgi var... Nedense tüm benliğimle bana yakın olduğunuzu hissediyorum. Bana yardım edin, yoksa bir aptallık yapacak ve kendi hayatımla oynayıp berbat edeceğim.