Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ve ben, mihnet ve meskenet dolu bu fakir odada, bir mezarı andıran bu odada, beni saran ve duvarların içine kadar nüfuz eden sonsuz gecenin karanlıklarında, uzun karanlık soğuk sonsuz bir gece geçirmek zorundaydım, bir ölünün yanında, onun ölüsüyle birlikte bir gece ve birden düşündüm ki, dünya dünya olalı, ben var oldum olalı, soğuk hissiz hareketsiz bir ölü, karanlık odada hep yanımdaydı benim.
İnsanların birbirleri için pek az şey ifade etmesi bende genellikle göğsümü parçalamak,beynimi dağıtmak isteği uyandırıyor.Ah,karşımdakine geçiremediğim sevgi,sevinç,şefkat ve hazzı karşımdaki de bana sunmaz, tüm kalbim mutlulukla dolup taşsa bile, karşımda kılı kıpırdamadan duran soğuk birini mutlu edemem.
Reklam
Oysa Doğa yufka yürekli değildir;
ne üzerimize titrer ne de bizi pohpohlar. Dünyanın kaba ve haşin olduğunu, bir adamı ya da kadını suda boğmaktan çekinmeyeceğini, teknemizi bir toz tanesi gibi yutuvereceğini görmemiz gerek. İnsanları umursamayan soğuk hava içinize işler, ayaklarınızı uyuşturur, bir elmayı dondurur gibi dondurur adamı. Hastalıklar, tabiat olayları, talih, yerçekimi, yıldırım kimseye ayrıcalık tanımaz. Takdir-i İlahi'nin yolu biraz kabadır. Yılanın ve örümceğin davranışları, kaplanın ve diğer atılgan, kana susamış yırtıcıların saldırıları, anakondanın sarmalına aldığı avın kemiklerini çatırdatması -bunların hepsi sistemin içindedir ve bizim alışkanlıklarımız da bu yaratıklarınkilere benzer. İşte, sofradan kalkıyorsunuz ve mezbaha millerce uzakta olmanın zarafetiyle ne kadar titizce gizlenmiş olursa olsun, siz de kendi tüketici türünüzle suç ortağısınız, başka bir türün tüketilmesi pahasına yaşıyorsunuz. Gezegenimiz göktaşı çarpmalarına, diğer gezegenlerin saptırmalarına, deprem ve yanardağ tahribatlarına, iklim değişimlerine, eksen kaymalarına açıktır. Ormanlar kesildikçe nehirler kuruyor. Denizin yatağı değişiyor, şehirler ve kasabalar suya gömülüyor. Lizbon'da bir deprem oldu, insanları sinekler gibi öldürdü. Üç yıl önce Napoli'de birkaç dakikada on bin kişi mahvoldu.
Kuyuya talip olunmadan Mısır’a sultan olunmaz. Zincir soğuk, zindan yaş; belki üşürüz, hele başımız zindandan çıksın da o zaman görüşürüz.
[Ormanda] Tess gölgelerden korkmuyordu. Kafasındaki tek düşünce insanoğlundan, ya da dünya denen o soğuk bileşikten sakınmaktı... o bileşik ki, kütle olarak ne kadar korkunçsa, eleman olarak o denli korkunçluktan uzak, hatta acınacak şeydir.
Sayfa 124 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna GülerKitabı okudu
ABD'nin Soğuk Savaş'tan sonra edindiği konum ve küresel tek süper güç olması, onun için İngilizcede mixed blessing olarak adlandırılan şeyi yansıtıyor, yani hem lütfü hem de laneti. Maddi manevi her varlığın sınırlarının belirlenmesine ihtiyacı vardır. Her iktidarın, ötekileri kendi taşkınlıklarından korumak için, aynı zamanda onu kendinden de korumak için bir karşı-iktidara ihtiyacı vardır.
Reklam
Yasak aşk oyunlarında kazandığı tecrübelerin gerçekten gıpta edilecek türden olduğunu biliyordu sanki. Gelgelelim, Robert South'un deyişiyle. «Kendi mahvolmuşluğuna tutkun» olmaktan o denli uzaktı ki, kendini kaptırdığı bu bir anlık aldanış şimşek kadar çabuk gelip geçiveriyor, hemen ardından, bu geçici zayıflığıyla alay etmek istercesine, buz gibi soğuk, katı mantık geliyordu.
Sayfa 122 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna GülerKitabı okudu
Bir gazeteci ve yüz iki yaşındaki Adam
Günün birinde bir gazeteci röportaj yapmak için yüz iki yaşındaki adamın evine gider. Eve girdiğinde yaşlı adama ilk olarak bu kadar uzun yaşamasının sırrını ve bu yaşta böyle sıhhatli, dinç ve neşeli olmasını neye borçlu olduğunu sorar. Beklediği cevap, "Hiç sigara içmedim, kendimi yormadım, yoğurt yedim, ayran içtim, sabahları spor yaptım," türündendir. Fakat yaşlı adam gazeteciye şu cevabı verir: "Evlat, Allah'ın bana lütfettiği her gün, erkenden yatağımdan kalkar ve halime şükrederek pencerenin önüne giderim. Bir iki dakika dinlendikten sonra hava ister güneşli olsun ister yağmurlu, ister sıcak olsun ister soğuk. Kendime hep şunları söylerim: Bu, tam benim istediğim gibi muhteşem bir gün!" Diyeceğim o ki hava güneşli, sen perdeleri kapatmış buğday tanesi kadar yer kaplamayan dertlerle kendini boğuyorsun. Aç perdeyi, çık bir pencerenin önüne. Kuş seslerine kulak ver. Güneşi teninde hisset; ama o karanlık odada kalma. Kendine bu haksızlığı yapma. Hava yağmurlu olsa da perdeleri asla kapatma. Yine aç perdelerini, dans et yağmurla. Ve şunu da mutlaka kendi kendine tekrarla: "Sikâyet ettiğim hayatım, belki de başkasının hayali.. Ozür dilerim الله’ım
139 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
İnsan yalnız tek bir gaye için yaratılmıştır Allaha kulluk ve ibadet etmek.
Acaba insanlık bu yaratılış gayesinin şuuruna ermiş midir? Niçin iki zıt grup haline gelmiştir? Sömürülen İslam toprakları niye bu haldedir? Tarzdaki sorulara cevap bulabileceksiniz bu kitapta. Kul Sadi Hoca'nın kitapları genellikle akıcı ve hafif bir anlatıma sahip oluyor. Bu kitap da bu özelliği taşıyor. Okuduktan sonra bazı konularda bilinçleneceğinizi düşünüyorum. Buraya ufak :) bir alıntı bırakmak istiyorum : "Geri bırakılan ve sömürülen İslam dünyasının uyanıp kendi topraklarına, servetine ve mirasına sahip çıkması gerekir. İşgal edilmiş İslam topraklarının bazı bölgelerinde sıcak savaşa devam eden emperyalist güçler, diğer bölgelerde soğuk savaş uyguluyorlar. Medenileşmek ve modernleşmek adına müslümanları İslam'a yabancılaştırıp kendilerini unutturan emperyalistler, onlara birer modern ve çağdaş köle gözüyle bakmaktadırlar."
Girdaptaki Toplum
Girdaptaki ToplumKul Sadi Yüksel · Misyon · 20014 okunma
Bir yıl, beş yıl, on yıl değil; beşikten mezara kadar aramalı insan, ama ne aradığını bilmeli. Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Okyanus dalgaları üstünde bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli. Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar kesip kanatmalı. Çöllerden geçmeli yolu, yanmalı, kavrulmalı. Sonra gözün alabildiğine ak, soğuk ülkelere düşmeli. Buzlar kırılmalı ayaklarının altında, üstüne kar yağmalı.
Sayfa 118 - Sahibini Arayan Mektuplar - İkinci MektupKitabı okuyor
Reklam
"Umut" o tüylü şeydir - Ki ruha tüner - Ve şakır durur sözsüz bir ezgiyi - Ve hiç durmaz - hep öter - Ve - Borada - en tatlı - duyulur sesi - Fırtına nice şiddetli olmalı - Ki yıldırsın bunca insanı ısıtan Bu küçük Kuşu - En soğuk ülkede işittim onu - Ve en yabancı Denizde - Ama - ne Cefalar çekti de - yine İstemedi - tek kırıntımı bile.
Sayfa 26 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bir kitapta okumuş, bir filmde izlemiş gibiyim beraberliğimizi. Bir konserde dinlemiş gibiyim. Severek anımsanan bir kitap gibi bile değil.
Sayfa 57
''Sevgili dost, eksik bilgi bizi yanlış adreslere götürür. Arkadaşlıklar, dostluklar, ortaklıklar ve evlilikler hep bu yüzden biter. Kim bilir hayatımızda kaç kez, "nasıl da tanıyamamışım!" demiş, kaç kez ince buz tabakasına aldanıp üzerinde yürüdüğümüz gölün soğuk sularında bulmuşuzdur kendimizi. ''
Böyle bir sevgi başka zaman olsa yüreği üşütür, ruha ağır gelir. Senin ellerin soğuk, benimkiyse ateş gibi sıcak. Ne kadar körsün!..
1.500 öğeden 15bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.