"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Öğrenmek isteyen okusun!
Öncelikle yazdıklarım kitap incelemesinden ziyade yazar incelemesi veya araştırma yazısı oldu. Bu araştırma-incelemeyi oluşturmak, (geceleri birer-ikişer saatimi ayırarak) bir haftamı aldı. Biraz emek verdim açıkçası. Bu sebeptendir okuyacak olanlara kesinlikle birşeyler kazandıracağımı düşünüyorum. Vakti olan herkesin
James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.
Numan Arıman'ın yazmış olduğu Vera Benim adlı şiiri sizler için seslendirdim. Dinlemek için linkten ulaşabilirsiniz.
youtu.be/WZRMxiQp2uA
VERA
hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim,
el değmemiş, duru sözler sevdiğim için
sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır
ve bu yüzden bürünür geceyi
güneş gözlerinden beslenir
ve saçlarını kollar
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CmrY1heNFMI
Bütün incelemeler eşittir ama bazı incelemeler öbürlerinden daha eşittir.
Bu incelemenin altına yazılan her yoruma karşılık olarak her yaşa uygun harika kitaplar önerdim. Yeni kitaplar keşfetmek için
Çünkü Oğuz Atay'ı da okudum. Seni de tanıdım...
Diyebilirsin ki bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim... Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin küçük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece 2 harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri Başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi.
Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorumi demek, seni kendimden çok biliyorum demektir. Bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım demektir. Belki de az her şey demektir. Ve Belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
Kafka'ya ait okuduğum ilk kitap oldu. Bu kadar ince ruhlu bir insanın tüm kitaplarının okunması kanaatine vardım. En kısa zamanda tüm kitaplarını da edinip okumayı planlıyorum. Biraz daha otobiyografik özelliğe sahip kitapta babasına karşı serzenişini, isyanını iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Bu zamana kadar korkudan söylemeye cesaret
Merhaba dostlar
“Bir Hayalin Ardında”
Kahramanımız üniversite yıllarında yurt dışında okur.Sevdiği kız ile orada çokça gezerlermiş..Heleki Brüksel vazgeçilmez rotaları imiş…Fakat gün olup ,o kötü hastalık sevdiği kızı bulunca bütün hayaller tepetaklak olmuş…
Sümeyra güzel kız;küçücük bedeninle ,kısacık hayatına ne çok hayaller kattın da gittin …peki ya arkanda kalanlar ….
Güzel ,hüzünlü ve duygusal bir roman ile sizi baş başa bırakıyorumŞiirimsi sözler ile duygular başka boyutta ve hatta gezdikleri yerlerde o anı yaşamamıza vesile oluyor Keşke kelimenin dili olduğu gibi vücudu da olsa görsel şölen halinde okuma imkanımıza vesile olup,o anı yanıbaşımızda görsekBu da ancak filim tadında olur Yani cancağızlarımız Filmi olsa fena olmaz bence
Keyifli okumalar dostlar
#alıntı
O tek anı,tarnigradlar gibi mucizevi şekilde ölüme meydan okuyor,soğumaya yüz tutmuş ruhuma hayat ateşinin tohumunu bağışlıyordu…
#altıntı
Onun ardında bıraktığı çaresizliği de hemen oracıkta gömemezdim .Önce o ateşi kavramalı,tutabileceğim son raddeye değin tutmalıydım elimde …
Seni az tanıyorum…Az…
Sen de farkettin mi?
Az dediğin, küçücük bir kelime.
Sadece A ve Z. Sadece iki harf.
Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime var ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi… Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
Zinanın içine batmış kardeşim sen de gel... 😪
Bak neler konuşacağız seninle?! 👍🏻 Destan gibi yazdığıma bakma hepsinde " sen" için içlenme var..
Toplum ayıpladı mı seni? 🥺
Hatırlar mısın?:
(Affınızı umarak)
"Lan sen daha milli olmadın mı? 🥺Tecrübesiz olursun bak ha! Kadınlar seni küçümser, ne beceriksizsin oğlum! 🤨Bir keklik
YouTube kitap kanalımda Sümeyye Koç'u ve Hercai kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/2Ia6xxuNANg
Belaya hazır olun, hem de çifte belaya,
Dünyayı yozlaşmaktan korumak için,
Tüm okurları kendi yayınevleri altında toplayana,
Başkası adına utanmayı yıldızlara sıçratana kadar...
Hercai, Sümeyye Koç...
Cringe Edebiyat Takımı her