Bu suikasti önlemek için topraklarımızın yetiştirdiği yüz binlerce Mehmed’in cesetleri orada gömülüdür. Dedelerimizin kaybettiği kolları, bacakları, hatta kafatasının birer parçaları hep orada “yaşayan ölüler” diyarındadır. Onları gez ve gör, vatan müdafaasının en güzel örneğini orada göreceksin. Orası sarsılmayan ve korkmayan Türk Milleti’nin şerefli tarihine eklediği eşşiz bir zafer meydanı, hasımlarımızın ebedi bir matem alanıdır. İstiklal Savaşımızın, Sakarya’nın, Dumlupınar’ın kahraman er ve subayları zafer tılsımını hep bu meydandan almış, onu son nefesine kadar kullanmış, dünyada örneği olmayan başarılar elde etmiştir. Sen de bu vatanın bir evladı olarak yaşadığın müddetçe ilhamını bu kaynaktan temin et.
Burada gelip edebiyat dehasını dünyaya kanıtlamış, yıllarını verdiği uzmanlık alanlarında incelemeler yazmış yazarların kitaplarını falan yorumluyoruz ya. Yok dili şöyleydi, yok kurgusu böyleydi diye. Haddimizi aşan şeyleri söylüyoruz çoğu zaman aslında. Kitap yorumlamak tamam, her okurun hakkı. Ama bazen başkalarının yerine utanmak vardır ya, onu
Türk tarafının şehit, yaralı, kayıp ve çeşitli hastalıklardan ölen toplam 251.359 ve düşman tarafın toplam 331.000 kayıpla kapadığı Çanakkale’de, Osmanlı’nın son büyük destanı böylece yaşanmış olur.
Savaş ve Barış'ı okumak kadar değerlendirmek de önemlidir. Yani akan ırmak kadar, haznemize düşen miktar da önemlidir ve bu miktarı ölçmek gerekir. Tolstoy, bu ırmağı oluştururken işaretlediği damlalar bize düşer mi, düşmez mi bilmiyor! Ama düştü varsaymak istiyorum...
"Savaş ve Barış" bana göre bir arayıştır, varlık arayışı. Tolstoy
“Siyasal bağımsızlık, adlî, ekonomik ve malî hayatımızı yok etmeye ve sonucunda yaşama hakkımızı ortadan kaldırmaya yönelmiş <Sevr Antlaşması> bizce YOKTUR!”
Mustafa Kemal Atatürk (1921 - Atatürk’ün S.D.I1I, s. 16-17)
*
Uyarı: *Spoiler olma ihtimali olduğu iddia edilen bilgiler olabilir. Bunu kabul ederek
Atatürk her zaman akıl ve bilime dayanmış, pragmatik bir siyaset izlemiş ve ulusal egemenlik merkezli hareket etmiştir. Onun düşünce dünyası her türlü dogmatik ve totaliter ideolojilerden uzak ve özgürlükçü bir yapıya sahiptir. Zaten kendisi de bu özelliğini “Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, milletin en büyük
#okudumbitti
#kitaptanıtım
Gülüm & Bir Çanakkale Romanı
Demet Altınyeleklioğlu
İNKILAP KİTABEVİ
Sayfa Sayısı: 424
Birinci Dünya Savaşı tüm şiddetiyle sürerken Anzak Birlikleri, İngilizlere destek olmak için Gelibolu’da karaya çıkar ve kendilerine ait olmayan bir savaşın içinde, kendilerine ait olmayan bir nefreti dışarı vururlar… Anzak Birliklerinde hemşire olarak görev yapan Helen’inse gözlerini zafer hırsı bürümüştür. Ancak savaşın kıyameti içinde, yaralı bir Türk subayını esir olarak hastane çadırına getirdiklerinde, Helen ne kalbine ne de aklına söz geçirebilecektir.
Mutlu oldum, hüzünlendim, bazı bölümlerde hıçkırıklara boğuldum. Savaşa ya da tarihi gerçeklere değinmeden yalnızca aşkı anlatan ve neredeyse gözlerinizi kapattığınızda hayal edebildiğiniz çok beğendiğim bir roman oldu. Başarılı bir kurgu, sürükleyip götüren bir dil. Okurken hisettiklerimi yazmaya kelimeler yetmiyor. Merakınıza rağmen, sizi kimsenin rahatsız edemeyeceği bir köşeye çekilene kadar okumaya ara vermek istiyorsunuz. Eğer ağlarken yakalanmak istemiyorsanız, son bölümü okuduğunuzda yalnız olduğunuza emin olun.
facebook.com/groups/20736322...zebramo.com/users/323273809tr.letgo.com/tr/u/seda-firat...
Bu uzun bir inceleme yazısı olacak çünkü İlber Ortaylı'nın Atatürk hakkında bir kitap yazması beklenen bir durumdu ve ne derece başarilı olduğu üstüne söylenecek çok şey var.Öncelikle tarafını ifrat ya da tefritten yana seçip uç noktalarda yaşayanlar yani kendilerini Cumhuriyetçi ya da Osmanlıcı olarak etiketleyenler bu kitapta aradığı Atatürk'ü
“Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ,
Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ…”
***
Dolmabahçe sarayı her zamankinden daha sessizdi,
En yakın arkadaşlarının gözleri dolu dolu ona bakıyorlardı,
O günün sabahında herkeste bir huzursuzluk vardı,
Etrafı kalabalık değildi,
Ayağa kalkacak diye umutla bakıyorlardı,
Tüm heybetine rağmen,
Bağımsızlığımızın Timsali olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!
* * *
“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” 1923, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
FEVZİ ÇAKMAK KİMDİR?
Bir gün askerde komutanımız bize tarih dersi veriyordu. Malum tarih dendi mi akla “Atatürk” gelir. Aynen öyle komutan “Atatürk şöyle kurtardı, böyle kurtardı…” diye anlattı da anlattı. Sözlerinin sonunda da “sorusu olan var mı?” diye sordu. Ben şöyle elimi kaldırır gibi oldumsa da vazgeçtim ama komutan fark etmiş “sor sor”
BAĞIMSIZLIK ve KURTULUŞ!!!
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!!!
Mustafa Kemal Atatürk'ü diğer Paşalardan ayıran en büyük özelliği nedir diye sorsalar, net olarak vereceğim cevap AKIL olurdu.
“Benim kanaatim oydu ki ve daima o oldu ki, insan diye yaşamak isteyenler, insan olmak vasfını ve gücünü kendilerinde görmelidirler. Bu
Falih Rıfkı Atay etkinliği kapsamında yapacağım ikinci incelemem olacak. Etkinlik için Link: ->> #27899814
Babanız Atatürk kitabı ile Atatürk’ü yeniden okumaya var mısınız? Kronolojik biyografi incelemesi yapacağım, biraz uzun olacak ama unuttuğumuz bazı bilgileri hatırlamamıza yardımcı olacak.
Çanakkale bir dirilişti,Türkün geri dönüşüydü,Milli Mücadele’nin ve Cumhuriyet’in habercisi,taç kapısı,arifesiydi, “ yeni Türkiye’nin önsüzü”ydü. ( sf 7 ) Karşımızdakiler dünyanın dörtte üçüne egemendi.Çok güçlü,çok zengin,çok etkileyiciydiler.Atalarımız bu kudreti yendiler!(Sf 17).