Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Delinim. Hemi bütün belalar, hemi de bütün sevdalar, bilir.(Galiba mısrâ düşürdüm!) Delin, divânenim işte. "Ulan madara herif, ulan hergele, madem halin bu, çek gel!" dersin belki. Yakın o boku da yiyecem... Yokum. Varsam, sensin ya da... Hiçbir kararım yok. Düşünlerim, duyularım önünde bir barikatsın ki, hiç âman vermez. Ne olucaksam seninle ya da senden sonra olucam, anlatabildim mi ki? Örneğin boğazımdaki lokmada, yudumladığım suda, arşınladığım kaldırımdasın.
Sayfa 113 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Kötülüğü yok edeyim derken, kötülük içinize işleyecek. Adam öldürmek kolay, ama kanla kirlenen ruhunuz ne olacak? Kötü birisini öldürdüm, kötülüğü yok ettim dersin. Sonra bir de bakarsın ki daha berbat bir kötülük senin içinden fışkırıyor...
Sayfa 44 - Şule YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bu hal gibi sen de şimdi dünyada nice işler işlersin ki: Tenhada kimse görmez! dersin. Veya o iş nefsine hoş ge­lir: Bunda ne suç var ki? dersin. Ya da o işi sana şeytan güzel gösterir, kötülüğünü örter. Ama ölümden sonra su­çun meydana çıkınca mahcubiyet ateşi seni saracak, şid­detli bir azapla uzun süren bir mihnete uğratacaktır.
Dönüş yolunda Stelyo'ya Berin'in internette okuduğu bir sosyal psikoloji deneyini anlattım. Hayatlarında türlü acılar çekmiş bir grup insana mutlak saadet vaat edilmiş.Bundan sonra artık eski yaraların ağrısını, sancısını, çekmeyeceklermiş. Bir şartla. Hafızaları tamamen silinecekmiş. O kadar ki isimlerini bile anımsamayacaklarmış. Yani tertemiz gamsız bir sayfa açacaklarmış hayatta. "Kaç kişi kabul etmiş bu anlaşmayı dersin Stelyo?" ... "Sıfır! Deneye katılanların biri bile geçmişinden vazgeçmeye razı olmamış ve tüm acılarıyla hafızasını korumaya karar vermiş.
Sayfa 345Kitabı okudu
PASİF AGRESİF
Yanlış yönlendirir ve sonra doğru yerde olmadığın için seni suçlar. Örneğin: “Gelmene gerek yok” der, gitmezsin. Sonra gelmediğin için surat asar, küser. “Ama sen gelme dedin” dersin; “Gelmek istemediğin çok belliydi” der. “Peki”, “Sen bilirsin”, “Nasıl istersen” der ama vurguyu öyle bir yapar ki kendi istediğin şekilde davranırsan bedelini ödeyeceğini anlarsın.
“Dersin ki Asya’nın bozkırından çadırlarını alıp,atlarına binip, devesini, koyununu, keçisini, malını toplayıp Anadolu’ya bir periler kavmi geldi. Her biri bir taşa dokundu, nakış oldu. Tuttuğu taş nakış oldu. Sonra kümbet oldu, cami, kervansaray, han oldu… Kafan bir an periler üstüne çalışmışsa bu böyledir. Çaresiz.”
Reklam
Öyle bir ask yaşamışındır ki, bir daha artık böylesini yaşayamam dersin. Aşk şözcüğüne anlamını veren, bedeninin tüm hücrelerinde, sinirlerinin her atomunda duyduğun bir duygudur. Sonra bir gün, bir rastlantı, yeniden aynı heyecan, aynı coşku, aynı yoğunlukta yaşanan anlar... İnanamazsın. Bir düşteyim sanırsın. Kitaplar da benim için böyledir.
Sayfa 41
5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal Paşa Başkumandan, yani bir nevî bütün kudrete sahip bir askerî diktatör olarak Büyük Millet Meclisi tarafından seçildi. Yani Meclis kendi elindeki bütün kudreti Mustafa Kemal Paşa’ya veriyordu. Fakat bunu yalnız üç aya inhisar ettiriyor, her üç ay sonunda, tekrar bir seçim yapacağını ilân ediyordu. Mustafa Kemal
Bir gün, muhtelit tedrisât hakkında hocalardan bir karar almak için Meclis salonunda bir Muallimler Kongresi yapılmıştı. Vasıf Bey, muayyen iktisâdî zarûretler serdiyle kız ve erkek talebenin müşterek tedrisât yapması lazım geldiğinden bahisle buna müsaâde verilmesini istemişti. O kongrede Muallim Mektebi hocalarından -eski Ankara vâlisı akrabamdan Azmi Bey'in küçük oğlu- Adnan Bey, bir aralık Kız Muallim Mektebi ve Kız Lisesi Müdîri olan Ayaşlı Ali Rıza Bey'in yanında oturuyormuş. Teklif, rey'e konunca bakmış Ali Rıza Bey de elini kaldırıyor. "Hoca ne yapıyorsun?" deyince, "kaldır elini sonra söylerim" cevabını vermiş. Toplantı bittikten sonra demiş ki: "Yeniçeri ağasına, civarda oturan bir Yahudinin çok güzel sesi olduğunu söylemişler. Çağırıp ezân tâlim ettirmiş ve müezzin ile birlikte minâreye çıkarıp ezân okutmuşlar. Yahudi, her cümlenin sonunda usulca "Müslümanlar böyle söyler" dermiş. Şimdi sen de elini kaldırır ve "Lâikler böyle istiyor!" dersin" demiş. Sonra bize anlattılar, hep birlikte gülüştük.
Sayfa 132
ou sogomon
15 Mart 1921, Berlin Charlottenburg semtindeki Hardenberger Sokağı'ndaki 4 numaralı evde ikamet eden Talat Paşa 15 Mart 1921 sabahı bir arkadaşıyla sohbet ederken, vatana kavuşanların toprağı nasıl öptüklerini anla- tırken, arkadaşının "Herhalde siz de onlar gibi toprağı öpeceksiniz..." deyince Talat Paşa ağlayarak, "Ne dersin sen? Ben öpmekle doyamam ki... Yiyeceğim vatan toprağını, yiyeceğim..." yanıtını verdi. Eşi Hayriye Hanım'la vedalaştı. Saat 11.00'e doğru tütün ve eldiven almak için evinden çıktı, birkaç kez geri dönüp evine baktı... 17 numaralı evin önüne vardığında, karşısından gelen gri paltolu bir genç önce Talat Paşa'nın kendisini geçmesine izin verdi. Ama bir iki adım sonra birden geri dönüp Talat Paşa'nın ensesine dayadığı tabancasını ateşledi. Paşa oracıkta son nefesini verdi...
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Hani bir kere taş atmıştım bir kuşa. Küserler sonra demiştin sen. Küstülermi dersin? Ama bir daha hiç taş atmadım ki!
Bu arada, kahven bittikçe yeniler, sigara tablası doldukça boşaltır, sigara paketi boşaldıkça da, yenisini açarsın. Her seferinde, numarayı çevirir, düşmesini bekler (bazıları zor; ancak birkaç çevirişte düşer), ilk zil sesi bitince de telefonu kapatırsın. Sonra, "Yok"dersin- sonra, "Oda yok"- sonra, "İşte, o da"- hep , "Yok" dersin
Rivayet edildiğine göre. Hasan (rh), bir cenazede yaşlı bir adam gördü. Cenazenin defnedilmesinden sonra, Hasan (rh), adama: "Ey ihtiyar! Rabbin adına soruyorum: Sence bu ölü, dünyaya tekrar dönmek, salih amellerini arttırmak ve aşağılık günahlarından dolayı Allah'tan bağışlanmayı ister mi, ne dersin?" dedi. Bunun üzerine yaşlı adam: "Allah'a yemin ederim ki, evet (ister)!" dedi. Hasan (rh): "O halde bize ne oluyor ki, bu ölü gibi olmuyoruz!" de- di, sonra döndü. Giderken şöyle diyordu: "Hangi öğüt! Kalplerde hayat olsaydı, ne faydalı olurdu! Oysa çağrılanlarda hayat yok!"
Öyle bir aşk yaşamışsındır ki, bir daha artık böylesini yaşayamam dersin. Aşk sözcüğüne anlamını veren, bedenin tüm hücrelerinde, sinirlerinin her atomunda duyduğun bir duygudur. Sonra ,bir gün, bir rastlantı, yeniden aynı heyecan, aynı coşku, aynı yoğunlukta yaşanan anlar… İnanamazsın. Bir düşteyim sanırsın, Kitaplar da benim için öyledir.ESKİ AŞKLARA DÖNEMEZSİN, AMA ESKİ KİTAPLARA DÖNEBİLİRSİN.
Her şey güzel giderken başına öyle şeyler gelir ki "Yandım!" dersin, "Bittim!" der ve düşersin. İşte o an, içindeki iyilikle beslenen çocuk çıkar gelir ve kapını çalar. "Kalk!" der, "Kalk!" Tutar elinden, karanlığı yırtar ve seni güzel günlere götürür. Korku nedir bilmez iyilik. Aydınlık, karanlıktan korkar mı hiç? Kötü günler ile karşılaştığında kimseye ihtiyaç duyma, Önce Allah, sonra içindeki iyi niyetten başka! Niyetin ne kadar iyiyse, Allah o kadar seninle. Nasibin ise niyetinde gizli.... Alsa da elinden yoğunu varını, döner dolaşır geri verir sana hakkını! Olmaz deme asla! Olur! Unutma ki Allah isteyince, kuşlar filleri yener azizim...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.