Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kaplumbağalar
"Kaplumbağanın düşünmeye ihtiyacı var mıdır? Hiç sanmam. Bir şey düşünse bu kadar sevimli olamaz. Düşünmüyor kaplumbağa. Önyargısı, artyargısı yok. Kaplumbağa sebep-sonuç zinciri bilmez. Neden vardır? Yüz, yüz elli yıl yaşasa da, bir gün neden yok olacaktır? Niye bağasına yapışık yaratılmıştır? Onu da bilmez. Var olduğu için vardır. Bağasıyla yaratıldığı için öyledir. Yürüdüğü için yürür. Durduğu için durur. Kendinden şüphesi yoktur. Aşağılık kompleksi ve bunun tersi sanılıp da aynı olan üstünlük kompleksi onun semtine uğramamıştır. Beni görüyorlar mı, hakkımda ne düşünüyorlar kaygısını da tanımaz."
Sayfa 22 - YKY Yayınları
256 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kitabın Yorumu Yaşar Şahin ANIL; hukuk alanındaki mesleki eserlerinin yanında, biyografi dalındaki yayımlanmış kitapları bulunan bir yazardır. Yazar, “Sokrates” isimli biyografi kitabında; tarihin en çok tanınan filozofunun hayatını ve felsefini anlatmaktadır. Kitabın büyük bölümü, Sokrates’in biyografisi ile savunmasını (davasını) üçte biri
Sokrates
SokratesYaşar Şahin Anıl · Kastaş Yayınları · 200617 okunma
Reklam
Sonuç Önyargısı
Bir kararı asla sonuca göre değerlendirmeyin! Ufak bir düşünce deneyi: Varsayalım ki, bir milyon maymun borsada oynuyor. Deli gibi ve elbette tamamen rastlantısal olarak hisse senedi alıpsatıyorlar. Ne olur? Bir yıl sonra maymunların yaklaşık yarısı hisse senetleriyle kâr, diğer yarısı da zarar eder. İkinci yılda da maymunların yarısı toplamda kâr, diğer yarısı da zarar edecektir. Bu böyle devam eder. 10 yıl sonra hisse senetlerini hep doğru değerlendiren yaklaşık 10.000 maymun olacak, 20 yıl sonra ise geriye hep doğru yatırımları yapmış tek bir maymun kalacak, o da milyarder olacaktır. Ona “başarılı maymun” adını verelim.
Pdf
393 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Şimdi son sayfayı okuyup kitabı kapattım ve çok heyecanlıyım. Çeşitli sitelerde "aşk romanı" olarak bahsedilmesine rağmen ben gayet dozunda ve hatta, beklentimi tam karşılayamayacak kadar rastlayabildim romantizme. Kitaba başladığımda genç bekar kızlar, erkekler, kızlarını evlendirmek isteyen anneler ile karşılaşınca yoğun bir romantizm
Gurur ve Önyargı
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202375,6bin okunma
Bakire Meryem’in “Tanrı’nın annesi” olmasından ötürü yüceltilmesi gösterdi ki mizojini kadınları aşağıladığı gibi yüceltebilir de. Bu hangi yönde olursa olsun sonuç hep aynı: İnsanlığı çalınmış, kişiliksizleştirilmiş kadın.
Kadından nefret, başka hicbir tür nefrette olmadığı kadar bizi etkiliyor çünkü iç dünyamıza dokunuyor. Bu nefret tam da özel ve kamusal alanların çakıştığı noktada yer alıyor. Mizojininin tarihi bu olgunun görünür sonuçlarıyla uğraşsa da bu bizi aynı zamanda, erkekle kadın arasındaki karmaşık ilişkilerde böylesine bir nefretin nasıl oluşabildiğini düşünmeye de zorluyor. Sonuç olarak, bu düşünce bizim cinsiyet eşitliğinin kadından nefreti yok edeceğini ve dünyanın bu en eski aşağılama olgusuna son vereceğini görmemizi sağlamaktadır.
Sayfa 26 - İmge kitabeviKitabı okudu
Reklam
299 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Özgür ve Demokratik Bir Toplumda Akıl-Bilim İlişkisi Nedir?
P. Feyerabend 1924 yılında Viyana’da doğdu. Eğitimini Avusturya’da tamamladı. Bilim Felsefesi üzerine yoğunlaştı. Avusturya dışında, ABD, İngiltere, İsviçre gibi ülkelerde önde gelen okullarda ders verdi. 1994 yılında öldü. 1978 yılında yayımlanan kitap üç ana bölümden oluşuyor. Birinci bölümde zaman zaman sıkıcı ve karmaşık bir dille “akıl ve
Özgür Bir Toplumda Bilim
Özgür Bir Toplumda BilimPaul Feyerabend · Ayrıntı Yayınları · 199166 okunma
“Bu, kadınlara toplumca yakıştırılan bir roldü: Cinsel arzularını başkalarından gizlemek ve onları kendi içlerinde bastırmak. Cunt sözcüğünde gizlenen kadın düşmanlığını anlamak için felsefe öğrenimi görmüş olmak gerekmiyor. Bakire Meryem’in “Tanrı’nın annesi” olmasından ötürü yüceltilmesi gösterdi ki mizojini kadınları aşağıladığı gibi yüceltebilir de. Bu hangi yönde olursa olsun sonuç hep aynı: İnsanlığı çalınmış, kişiliksizleştirilmiş kadın.”
Ban Zhao (MS 40-120), Kadınlar İçin Kurallar adlı kitabında kadınların eğitim hakkını savunsa bile yumuşaklığı, alçak gönüllülüğü, özveriyi ve itaati “kadınlara özgü” erdemler olarak öne çıkarıyordu. Bir genç kızın yazgısı, bir erkeğe itaatli bir eş olmak ve ona oğlan çocuklar doğurmaktı. Oğlan çocuk doğurmayan kadın kenara itiliyor ve yerini başka bir kadına bırakıyordu. Bugün bile Çin’de, oğlan çocuklara öncelik veriliyor. Çoğu hamile kadın, karnında taşıdığı bebeğin erkek olmadığını öğrenince kürtaja karar veriyor. Bu durum, bazı bölgelerde kız ve erkek çocukların dağılımında belirgin bir dengesizliğe yol açıyor. Çin’in genel nüfusu göz önüne getirildiğinde, araştırmalara göre 111 erkeğe karşılık 100 kadın nüfusun düştüğüne işaret ediliyor.Başka bir sonuç ise çok canlı bir çocuk ticareti: Taşralı bir-iki çocuk sahibi fakir aileler, yeni doğan kız çocuklarını büyük kentlerde yaşayan çocuksuz ailelere satıyorlar .”
Sayfa 225Kitabı okudu
Bakire Meryem’in “Tanrı’nın annesi” olmasından ötürü yüceltilmesi gösterdi ki mizojini kadınları aşağıladığı gibi yüceltebilir de. Bu hangi yönde olursa olsun sonuç hep aynı: İnsanlığı çalınmış, kişiliksizleştirilmiş kadın.
Reklam
Platon’un eserlerinde kadınlar için eşitlik, onların cinsiyetinin reddiyle mümkün olmuştur. Kadınlar, sonuç olarak, onursal erkek haline gelmişlerdir. Onlar için kabul edilen tek biyolojik farklılık, yeniden-üremedir.
Ah Aristo..
Aristoteles, erkekler ve kadınlar için farklı erekleri öngörür: “Erkekler doğası gereği daha üstün ve kadınlar ise daha aşağıdadırlar; erkek hükmeden, kadın ise hükmedilendir; zorunluluk tüm insan nesli için geçerlidir. Bu nedenle Aristoteles’e göre erkeğin tohumu, ruhun ve aslında kişinin tam insan olması için gerekli potansiyelin tümünü taşır. Erkek tohumunun yerleştiği kadınsa sadece maddeyi, besleyici çevreyi sağlar. Erkek aktif, kadınsa pasiftir. Eğer doğan erkekse, çocuk bütün potansiyeline erişmiştir; eğer rahimde fazladan bir menstrüel salgılamayla dişinin “soğuk yapısı” hakim olmuşsa, çocuk kendi insani potansiyelinin tamamını harekete geçiremediği için sonuç dişi olur. Aristoteles’e göre dişi sakatlanmış bir erkektir.
Amigdalamızın tehlikeleri algılamak için nöronlarının yaklaşık üçte ikisini kullandığını anlatmaktadırlar. Sonuç olarak, acı ve korku dolu olaylar güzel olaylara göre uzun süreli hafızamıza daha kolay alınabilmektedir. Bilim adamları bu mekanizmaya 'olumsuzluk önyargısı' demiştir ve bu terimi mükemmel şekilde ifade etmektedir. Bizim hayatta kalmamız muhtemel saldırıları fark edip etmememize bağlıdır. Nöropsikolog Rick Hanson, "Zihin negatif anılar için bağlayıcı bir bant gibidir, pozitif olanlar için ise teflon tava gibidir." demiştir.
Sayfa 95 - Sola Unitas
4. Kendinizi Verin Sherlock Holmes bile ara sıra hata yapar. Ama genelde bunlar, Irene Adler davasındaki bir kişi; Gümüş Şimşek'teki bir atın saklı kalma becerisi; ya da Tavşan Dudaklı Adam'daki bir adamın aynı kalabilmesi gibi çeşitli hesap yanlışlarına bağlı hatalardır. Bunların yanında çok nadiren düştüğü daha mühim bir hata var: Kendini
67 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.