Evde yalnızım, bir bardak su koydum kendime, kimin bana ihtiyacı var diye düşündüm, zor soru, sorması zor, yanıtı basit, cevabı kalın harflerle yazdım: んİÇ
bana satırlarınızın güzel olup olmadığını soruyorsunuz. bana soru soruyorsunuz. daha önce başkalarına da sormuşsunuzdur. dergilere yollamışsınızdır onları. diğer şiirlerle kıyaslamışsınız ve bazı editörler yazdıklarınızı reddettiğinde mutsuz hissetmişsinizdir. şimdi, madem benim tavsiyemi merak ettiniz ve bana bu soruyu sordunuz; öyleyse, sizden
( Bilim Aşkı Üzerine Düşünceler. )
_Bu kitap, evreni ve kendimizi keşfetmek üzerinedir.
_BİLİM, bir bilgi bütünlüğünden çok bir düşünme biçimidir. Duyu organlarımızın yetersizligi algılarımızı çarpıtabilir. Bilim deneye dayanır, köhne sabit fikirlere istekte meydan okuyabilmeye, evreni gerçekte oldugu gibi görebilme şeffaflığına yaslar sırtını. Bu
Dikkat Etmek Hiç de Basit Bir Şey Değildir Holmes ve Watson ilk tanıştıklarında, Holmes hemen Watson'ın geçmişini doğru bir şekilde ortaya çıkarır. Peki ama bu arada Watson'ın izlenimleri nedir? Öncelikle, Holmes'la ilk defa tanışacağı hastaneye girerken çevresine neredeyse hiç dikkat etmediğini biliyoruz. "Bu yerlere aşinayım," diyor
_Nevroz, anormalliktir.
_Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır.
_Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir.
_Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür.
_Anormal davranan herkes
Sorunun cevabı gene birinden bir şey istemenin hiyerarşi yaratmasında
gizli aslinda; istenen sey bilgi olsa dahi, tanimadiginiz birine múdana etmek istemeyebilirsiniz. Burada esas soru, bunun neden hususi olarak erkeklere zor geldigi. Deborah Tannen'a göre, erkekle kadinin konusma ve dolayısıyla sosyalleşmeden anladığı seyler farkli. Kadinlar
Sorunun cevabı gene birinden bir şey istemenin hiyerarşi yaratmasında
gizli aslında; istenen şey bilgi olsa dahi, tanımadığınız birine müdana
etmek istemeyebilirsiniz. Bu rada esas soru, bunun neden hususi olarak
erkeklere zor geldiği.
Deborah Tannen'a göre, erkekle kadının konuşma ve dolayısıyla
sosyalleşmeden anladığı şeyler farklı. Kadınlar duygusal ilişki kurmak ve
dertleşmek için konuşurken erkekler birbirlerine üstün gelmek amacıyla sohbet ediyor. Dolayısıyla özellikle erkekler arasındaki sosyalleşme bir
hiyerarşi savaşına dönüşüyor. Bu savaş da erkeklerin yardım istemesini
zorlaştırıyor; bir adres bulmak gibi basit bir şey için başka birinin kendisini
domine etmesine neden izin versin?
Son zamanlarda okült bir öğrenci için etsiz bir diyetin gerekli olduğuna dair çok sayıda argüman ileri sürülüyor. Pek çok farklı okült okulun üyeleri bu tartışmayı yapmıştır. Karşıdaki katılımcı tarafından kabul ediliyor olabilecek veya olmayabilecek "ilk ilkelere" dayalı tartışma tamamen tümdengelime dayalı olarak ilerliyor gibiydi.
Genelde bilinçli çıkarımlar yapmayız ve bir şeyin üzerine cila çekip direkt sonuca atlama arzusu bitiş çizgisine yaklaştıkça daha da güçlenir. Kendiliğimizden ürettiğimiz hikayeler o kadar büyüleyicidir ki, onları görmezden gelmek ya da aksini iddia etmek bize zor gelir. Bize yegane yanıta ulaşana kadar bütün alternatifleri tek tek irdelememizi,
Çünkü onu seviyorum,” dedi Tarık hiç düşünmeden.
“Ama niye seviyorsun?”
“Ne saçma bir soru bu ya...”
“Saçma falan değil. Çok basit bir soru. Zor olan cevabı.
Şehrazad’ı neden seviyorsun?”
“Çünkü...” Tarık ensesini ovuşturuyordu. “En güzel anılarım onunla. Acımı da onunla paylaştım... anlamsız kahkahalarımı da.” Ömer elini çekti. “Geçmişinizi paylaşmış olmanız, gelece ğinizi de paylaşacağınız anlamına gelmez, dostum.”“Sen nasıl anlayabilirsin ki? Kimse Ayşe’ yi senden almaya çalışmamış. Hiç...”
“Kaybetmenin ne demek olduğunu anlamak için karımı kaybetmem gerekmiyor, Tarık. Oyuncağı kırılan bir çocuk bile bunu anlayabilir.”
Tarık öfkelenmeye başlıyordu. “Sen benim acımı bir çocu- ğunkiyle mi kıyaslıyorsun?”
Ömer bunun üzerine başını sallayarak güldü. “Kayıp kayıptır.
Alınan ders de hiç değişmez.”
“Ders dinleyecek halde değilim.”