Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan, ardından tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
Delilik sevgilim, bir sözcük üzerine kurulmuyor, var olanı dürtüyor, eşeliyor, o bölgede yer ediniyor. Bir sabah, bedenimin tüm hücrelerini ele geçirmiş bir acıyla uyanıyorum, bundan böyle, nereye baktığı bilinmeyen gözlerinizle her karşılaştığımda katlanacak bir acıyla. Onu sürükleyeceğim. Sürükleyeceğim ki, açığa çıkarılamayacak, tanımlanabilir gün ve gecelere mal edilemeyecek bir sevi karabasanından aldığım pay, saygısını bulsun içkin dünyasında belirsiz "Ben"in. Yaslı yüreğimin utangaç itirafı: "sizi sevmekte ölüyorum."
Sayfa 41 - EverestKitabı okudu
Reklam
CLOV Seni terk ediyorum HAMM Gitmeden önce, bir şey söyle. CLOV Söyleyecek bir şey yok. HAMM Birkaç sözcük... üstüne düşünebileceğim... yüreğimde kalacak birkaç sözcük... CLOV Yüreğin! HAMM Evet! Bütün ötekilerle birlikte, sonunda, gölgeler, mırıltılar, bütün dertlerle, bitirmek için...
Yarın, bugünü yaşanılabilir hale getiriyordu. Kendimizi bir binanın tepesinden hep beraber boşluğa bırakmayışımızın tek nedeni yarındı! Lotonun çıkma ihtimalini, âşık olunacak insanla tanışma ihtimalini, sonsuz mutluluk ihtimalini içinde barındıran o sihirli sözcük: yarın. Gelecek iyi bir sermayeydi. Yaşadığımız sürece bitmeyen bir anapara gibi.
Sayfa 445 - Doğan KitapKitabı okudu
Kendini kandırıyorsun
“ Yalnızlığın bir şey öğretmediğinden, kayıtsızlığın bir şey öğretmediğinden başka hiçbir şey öğrenmedin. Bu bir aldat­macaydı, göz alıcı ve tuzaklı bir yanılsamaydı. Yalnızdın, hepsi bu, ve kendini korumak istiyordun ; dünyayla senin arandaki köprüler sonsuza dek atılsın istiyordun. Ama sen bir hiçsin, dünya ise öyle kocaman bir sözcük ki. ”
Öldü, işte o kadar, neden öldüğünün önemi yok, bir insanın neden öldüğünü sormak saçma bir davranış, ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yalnızca o tek sözcük kalır: "Öldü.".
Reklam
'Ben artık bir platoya ulaşmışım. Bu sözcük, bir tepenin üzerindeki düz yer anlamına geliyormuş.' 'Zekan geliştikçe sorunların da o ölçüde artacak.' 'Şimdi anlıyorum ki, üniversiteye gitmenin ve bir eğitim almanın en önemli nedenlerinden biri, tüm hayatınız boyunca doğru olduğuna inandığınız şeylerin doğru olmadığını ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrenmekmiş.' 'Zihnim karışık. Neyi bilip bilmediğimi artık bilmiyorum.' 'Kendime, hayatımda eksik olan bir şeyi bulmak için hayal dünyasında bir şeyler aramakta olduğumu söylüyordum.' 232,243 'Kim bilir, insanların yeterli bilgisinin olmadığı veya yaratıcılık sürecine ve kendilerine yeterince inanmadıkları ve beyinlerinin bütününün çalışmasına izin vermedikleri için kaç problem çözümsüz kalmıştır.' 'Sevgi alma ve sevgi verme yeteneğinden yoksun olan zeka, zihinsel ve ahlaki çöküşe, nevroza ve muhtemelen psikoza bile yol açar. Ve ben-merkezci bir amaca odaklanan ve insan ilişkilerini dışlayan bir beynin ,sadece şiddete ve acıya neden olacağını da eklemek istiyorum.' 'Bir deneydeki başarısızlığın ve bir teoriyi çürütmenin bilimsel öğrenmeye en az başarılı olmak kadar katkıda bulunduğunu söylemişti.'
Yenidil'in tüm amacının, düşüncenin ufkunu daraltmak olduğunu anlamıyor musun? Sonunda düşüncesuçunu tam anlamıyla olanaksız kılacağız, çünkü onu dile getirecek tek bir sözcük bile kalmayacak.
Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman, çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat. Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın ateş de pay alır kendine soğuktan. Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni, sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak bir yolculuğa yeniden başlamak için: bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni. Sanki ellerimdeymiş gibi mutluluğun ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni. Sevgimin iki canı var seni sevmeye. Bu yüzden sevmezken seviyorum seni ve bu yüzden severken seviyorum seni.
Pablo Neruda
Pablo Neruda
Her sözcük, sessizlik ve hiçlik üzerinde gereksiz bir lekedir.
Reklam
"...hiçbir sözcük, hiçbir soru varlığının bu hüzünlü kayıtsızlığına bir an için bile nüfuz edemiyordu."
Bir sözcük, çarpan kalbinde bütün dünyanın alevlendiği o sonsuz ateşi söndürebilir miydi?
Ne zaman kumsala gitsek kız kardeşinin beklenmedik bir biçimde yanımıza geleceğini umuyordum. Fakat Maxie onu uzak tutmayı hep başardı. Bir gün soyunma kabininde soyunurken taşaklarını gösterip ne kadar sıkı oldukları hakkında böbürlendi ve ben de birdenbire, “Baksana, Maxie,” dedim, “taşakların çok güzel, endişe etmeyi gerektirecek bir durum yok, fakat Rita nerelerde bunca zamandır, neden bir gün onu da getirip kukusuna bakmama izin vermiyorsun… Evet, kuku, ne demek istediğimi anlamışsındır.” Odessalı bir Yahudi olan Maxie kuku sözcüğünü ilk kez duyuyordu. Söylediklerim onu şoke etmiş, yine de bu yeni sözcük ilgisini çekmişti.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.