Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Ekim 1992: Hakurk Operasyonu”
Türkiye’yi kandırıyorlardı. Türkiye de, kuzeyden sürdüğü PKK’lıları peşmergelerin öldüreceğini bekliyordu. İstihbarat servisleri ve ben –“ben” demeyi hiç sevmem ama işte geldik bu noktaya–, bunu biz zamanında uyardık; “Anlaşma yapıldı” dedik. Bu ciddiye alınmamıştır. Celal Talabanî, Kuzey Irak harekâtı başladıktan üç gün sonra, Kürsad ve Şerdin vasıtasıyla doğrudan doğruya Osman Öcalan’la anlaşmaya varmıştır. Ondan sonra, Hakurk bölgesinde tek kurşun dahi atılmamıştır. Bir de peşmergeler, “İran uçakları ateş açıyor, sıkıştık, İran PKK’ya destek oluyor” gibi şeyler yaydılar. Türkiye’yi dolduruşa getirdiler. Ben bunu nasıl protesto etmem. Anlaşma maddelerini göre göre nasıl ben itiraz etmem. Bakın neler yazılı: “Irak Kürdistanı toprakları üzerinde kalmak isteyen PKK militan ve üyeleri Türkiye sınırından uzak, hükûmetin tespit edeceği bir yere taşınacaktır. Bölge hükûmetinin vereceği belgeyle serbestçe seyahat edebilirler.”
Doğan KitapKitabı okudu
Sevgili erkekler, hamilelik aktif bir sekilde annede gerçekleştiği için babada pek bir degisiklik olmayacagini düsünebilirsiniz. Ama inanin bu düsüncede yanılıyor olabilirsiniz. Çünkü esleri hamile olan erkeklerde sirt ağrısı, yorgunluk, depresyon ve kilo alimi gibi sikâyetlere sıklıkla rastlanmaktadir.İşin garip tarafi bu şikayetler doğum sonrasinda kendiliginden ortadan kalkmaktadir. Peki, bu durum bir tesadüf müdür acaba? Aslina bakarsaniz dünya genelinde esleri hamile olan erkeklerde %65 gibi yüksek bir oranla Kuvad (Couvade) Sendromu adi verilen bir durum görülmektedir. Konuyla ilgili yapilan arastirmalarda, hamilelik döneminde erkeklerde iki hormonun miktarlarinin degistigi gözlenmistir. Bu hormonlardan ilki testosterondur. Arastimacilar, doğuma yaklasik 1 ay kala erkeklerde testosteron hormonunun yaklasik %30 oraninda azaldigini tespit etmislerdir.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Ahmet Cem Ersever’in İstifası
S.Y. - Sizin istifanız Bingöl olaylarından sonra mı, yoksa ateşkesten sonra mı? C.E. - Mart ayıdır. İstifama kuşkusuz Bingöl olayları da neden olmuştur. Devlet daha kendi sevk ettiği askerinin adını bilmiyor. “Öldürülen erlerden bazılarının kimliği tespit edilmemiştir” diye açıklama yapılıyor. Olmaz öyle şey... Konakçı noktaları vardır asker intikallerinde. Bir yerden bir yere ismen, cismen evrakla teslim alınır, teslim edilir. Bu bile edilmemiş. Asıl istifamın nedeni Kuzey Irak harekâtıdır. Bugün 7 haziran 1993 Türkiyesi’nde durum neyse, bunun sebebi 92’de yapılan Kuzey Irak harekâtıdır. Bu harekât yanlıştır, bilinçsizdir. Türkiye örgütsüzlükten, bilgisizlikten tezgâha getirilmiştir.
Doğan KitapKitabı okudu
Thomas Mann'ın Büyülü Dağ kitabında geçen psikolojik tespit
...hastaneden ne zaman taburcu olacağını bilmeyen veremlilerin manevi gelişimlerini inceler. Onlar da benzer bir varoluş durumundadır: Geleceksiz ve hedefsiz .
Galen’in işaret parmağı
Galen'e dönecek olursak yaptigi ilk gözlem sonucu, beynin oldukça yumusak bir doku oldugunu, beyincigin ise biraz daha sert bir yapiya sahip oldugunu görmüs oldu. Sırf bu basit gözlemden yola çıkarak yumuşak yapısından dolayi beynin duyularla ilgili olabilecegini öne sürmüstü. Ayrica beyincigin bir miktar daha sert olmasi nedeniyle daha çok kaslar ile ilgili olabilecegini düşünmüştü. Belki size çok komik bir açiklama gibi gelebilir ama Galen' in sadece bir dokunuşla yaptigi bu ilginç tespit su anki bilgilerimizden çok da uzak degildir.
İyi niyetli okuyucularımız etikete baktığında şeker yazısını doğrudan görebileceklerini düşünmektedir muhtemelen. Ama işin kötü tarafı şudur ki birçok firma, ürününün içinde şeker olduğunu açık bir sekilde paylaşmak istemez. Şekerin bir sürü formu ve bu formlara göre de bir sürü farklı adı bulunmaktadır. Bu kadar fazla isim olunca, ürünün içerisinde ne kadar şeker olduğunu tespit etmek gerçek bir uzmanlık istemektedir. Mesela, kaçınızın aklına ketçap şişesinin etiketinde şeker aramak gelir? Zamanında "pazarda artist olmadığının" önemle altını çizen internet fenomeni amcamızın tarzıyla belirtmek gerekirse: Şeker ne arar la ketçapta! Sosisin ya da yoğurdun içinde şeker ne gezer ki? Aslında tek tek saymaya gerek yok. Kabaca marketteki rafların dörtte üçünde şekere rastlama ihtimaliniz oldukça yüksektir. Gelin şu etiket meselesini tam anlamıyla ele alalım.
Reklam
Harika tespit Koca adam!
Bana karşı nazik olup bir garsona kaba davranan kişiye güvenmem. Çünkü garsonun yerinde ben olsaydım, bana da aynı şekilde davranacaktı” der Muhammed Ali.
Şaperon aracılı otofajide, hücrenin sitoplazmasındaki zararlı proteinler tespit edilip lizozom adı verilen, içi asit dolu havuzcuklara götürülür. Lizozomlar hücre içinin midesi gibi düşünülebilir. Midemizin yiyecekleri sindirmesi gibi, eski proteinlerin sindirimi de burada gerçekleşir.
Yusuf 70. Sonra onları bütün hazırlıklarıyla donattığı zaman, su kabını kardeşinin yükü içine koydu ve sonra da bir dellal şöyle bağırdı. "Ey kervan. Siz kesinlikle hırsızlık yapmışsınızdır." . Merhum Hamdi Yazır, ortada bir hırsızlık yokken Yusuf (as)ın bu şekilde onları hırsızlık ile itham etmesi iftira değil midir? diye sorar. Durum tespitinin, bu soruya verilecek cevaptan çok daha kolay olduğunu itiraf eder. Ve şu notu düşer: gerçekten dellanın bu seslenişi, su kabı için bir suçlama değil, daha önce Yusuf'u babasından kaçırmış olmalarını bir tür hissettirme ve ona ait bir azarlamadır." . Yusuf 71-72 Bunlara döndüler de dediler: ne arıyorsunuz? Onlar da dediler ki: "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir". . Burada su kabı olarak tercüme edilen kelimenin iki anlamı olduğunu söyler merhum Hamdi Yazır. Su kabı ve ölçek. Ve inanılmaz bir tespit yapar: Eğer kastedilen ölçü kabı ise, Yusuf Mısır devletinin adaletinin ölçüsüdür. "Ne arıyorsunuz?" sorusuna karşı bu anlam ortaya konsa, "Siz bir azizi kuyuya atmıştınız onu arıyoruz" deniverseydi ne müthiş olurdu.
Halkın demokrasiye ne zaman ve ne ölçüde “layık” hale geldiğini tespit ve tayin etme yetkisi ve gücü, Jön Türkçü İttihat ve Terakki yönetimi altında devletin elinde olduğu gibi, Cumhuriyet döneminde de Kemalist devletin elinde olmuştur. Bu durum, 1950’li yıllarla birlikte görünüşte demokrasiye geçilmiş olmasına rağmen devlet iktidarının müdahaleleri dolayısıyla fiilen tam anlamıyla geçilememiş olmasından dolayı, günümüzde de fazla değişmiş görünmemektedir. Osmanlı pozitivizmi ile Cumhuriyet pozitivizmi arasında bu açıdan da önemli bir fark olduğu söylenemez.
Reklam
Pozitivist tarih felsefesinin tespit ve vaat ettiği ilerleme", devletin ve halkın "pozitif bilim"in uygulamaları için denek yapılması yoluyla sağlanacaktı. Buna göre, önce Batı'yı "ileri" kılan koşullar Osmanlı'da da yaratılacak ve Osmanlı'nın geleceği, o koşullar bir kez yaratıldıktan sonra, Batı ülkelerinin geleceğinden farksız olacaktı. Çünkü pozitivizmin evrenselci siyasal ütopyasına göre, tek tek toplumlar birbirlerinden halen ne kadar farklı olurlarsa olsunlar, her biri ne kadar farklı inançlara, geleneklere ve siyasal düzenlere sahip bulunurlarsa bulunsunlar, en nihayet toplum olmak bir "ortak/evrensel toplumsal doğaya sahiptiler. Bu ortak/evrensel toplumsal doğada aynı koşular aynı sonuçları doğururdu. Her tekil toplum bu ortak/evrensel toplumsal doğa göz önünde tutularak bir "pozitif topluma bakımından dönüştürülebilirdi.
152 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tesadüfler Silsilesi Bir Roman
Aygır Fatma, ilk kez 1936 yılında Son Posta gazetesinde tefrika edilmiş bir roman. Dili oldukça anlaşılır olmakla birlikte yazarın zaman zaman kullandığı sokak ağzı, argo ifadeler romana renk katmış. Osman Cemal Kaygılı, belki döneminin belli başlı yazarları kadar sükse yapmamış fakat kendisinin çok iyi bir gözlemci olduğunu yazdıklarından
Aygır Fatma
Aygır FatmaOsman Cemal Kaygılı · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202442 okunma
Sümerler de Balıkçılık
Sümer'de balıkçılık da çok önemliydi. Dicle ve Fırat nehirlerinde ve kanallarında tatlı su, denizde tuzlu su balıkçılığı yapılıyordu. Balık cinsleri yazılı listelerde 300'e yakın balık cinsi bulunuyor. Balıklar olta ve ağlarla tutuluyor. Su kenarında olan şehirlerin balık tutma sınırları saptanmış. Tutulan balıklar önce saraya götürülüyor. Orada fiyatlar tespit ediliyor. Ve alınacaklar alınıyor, sonra satışa çıkarılıyordu. Balıklar taze satıldığı gibi tuzlanıp kurutularak da satılıyordu. Balıkyağı yapımı da biliniyordu. Yazının ilk icat edildiği çağlardaki tabletlerde bir balık resmi karşısında kaç adet olduğu yazılmış. Bunlar mabede teslim edilen balıklar, çünkü bu kayıtlar mabet arşivlerinde bulunuyor. MÖ 2400'lerde balıkçıların bir loncası var, loncanın başına da ba-ba deniyor. Bir belgede 3600 balığın ihraç edildiği, bir başka belgede de 360 suhur-balığının 1 şegel ( 8.5 gr.) gümüşe satıldığı yazılıyor.
Sufiler hem halk hem de devlet düzeyinde destek görebilmek için sahip oldukları araçları etkin şekilde kullanmışlardır. Bu amaçla en fazla kullandıkları araç kerametler olmuştur. Kerametler vasıtasıyla, kendilerini destekleyen devlet yöneticilerinin başarılarını, onların şeyhlerine verdikleri desteklere bağlamış, kendilerine muhalif devlet
Sayfa 60 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, İktidar Desteği
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.