Dilara Demirel
@thelarademirel
“Hepimizin derdi güzel yaşlanmak sevgilim, baktım bir kitabın sayfalarını çeviriyorsun, ayağına terlik giy, bildiğimiz şeylerin taşında yalınayak geziyorsun.”
16 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
"İnsanın canının çoğu bir başkasında ya da bir başka alemde kalırsa yaşamak çok zorlaşıyor."
''İsimsiz kalan meseleler beni huzursuz eder.''
''Biz aynı gök kubbenin altında, aynı rüyayı vardiyalı bir şekilde görmüş olabilir miyiz?''
Okur Takip Önerileri
“Gece’nin bu evden nasıl çıkıp kaybolduğuna kimse akıl sır erdiremedi. Hiçbiri bilmiyordu. Gece’nin ölümden ilk kaçışı değildi bu. İlk sır oluşu değildi. Dünyanın ilk iç çekişi değildi.”
Sayfa 143Kitabı okudu
''...Sabah vakti olmalı ama hükümetin inadı yüzünden yaz saati uygulaması yıl boyunca devam ediyor. Ancak yaz hiç uğramıyor bile kimisine. Güneşin rengi ne? Göğün sonsuzluğu büyüleyici mi? Şu ağaç neden hiç yapraklanmaz? Otomobiller niçin yürüyen insanlar geçsin diye durmaz? Çöp konteynerini tırtıklayan kadını nasıl kimseler görmez? Belediyenin koyduğu giysi kumbarasına sıkışan çocuğun ölümüne ne diye biri çıkıp feryat etmez? Her gün bu saatlerde şu yıkıldı yıkılacak binanın çatısında oturan yaşlı adamın gözyaşını nasıl kimse silmez? Okuduğu her bir kitabı ezber eden, satırları sayıklayan, sayıklarken adımlarını şaşıran, şaşırınca foseptik çukuruna düşüveren güzelim genç kıza niçin biri el uzatmaz? Oluyor bunlar ya da olmuyor. Kimsenin içi bir diğeri için kolay kolay yanmıyor. Herkes kendi adımlarına, kendi işine, kendi uçurumuna bakıyor. Ve her gün bir önceki, bir sonraki, bir on, yirmi yıl sonraki herhangi bir güne tıpatıp benzemekten kaçamıyor.''
Sayfa 20Kitabı okudu
''Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım.
Her yere aitmiş gibi davranırlar.''
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu
"Fakat her şey geçer, her şey unutulur. Kendini bir felâketin içinde kaybetmenin manası yoktur. İnsan birazcık da kalender olmalıdır!
Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var.''
''Bazı insanlar yaşam tarzımdan hoşlanmıyor. E, ben de cehenneme kadar yolunuz var diyebilirim, hoşlanıp hoşlanmamanız umrumda değil.''
''İnsana doğumundan ölümüne dek bir müzik eşlik eder. Kimi insanların, hareketli ve neşeli; kimilerinin ise durgun ve ara sıra coşkun oluşu, kafalarındaki müziğe ister istemez uymak zorunda oluşlarındandır. Dengesiz bir yaşamda suç, o kimsenin müziğindedir. Ne yapsın; tabii, bir yaptığı öbürüne uymaz. İşte bu uyuma uyumsuzluk denmesidir, kötü olan. Müzikte bir dakika, yaşamın bir yılına denk gelir."
''Hayat devam eder. Bazı çiçekler susuzluğa ve unutulmaya dayanır. Hayat her zaman devam eder, bunu herkes bilir.''
''Şu da olsun başka bir şey istemiyorum yalanına kaç kez inanacaksın? Nasıl olacak da dinecek aramak ve bulmak arzusu? Şu kadın aradığı adamı bulunca sonsuza kadar mutlu olacak, şu adam istediği işe kabul edilirse emekli olana kadar gık demeden çalışacak, şu kağıt toplayan çocuk altın bir yüzük bulduğun gün dünya onun olacak... Hepimiz yalancıyız.''
''Bir kadının hisleri her şeyi, kelimelere ve bilince ihtiyaç duymaksızın bilir.''
''Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de...''
''Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. Unutamamak. Belleğin kaçınılmaz intikamı. Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır.''
