Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 günde okudu
İyinin ve Kötünün Ötesinde Nietzsche!
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
’nin 1886 yılında yazdığı
İyinin ve Kötünün Ötesinde
İyinin ve Kötünün Ötesinde
adlı eseri, zamanın çok ötesine geçebilmiş günümüzde bile geçerliliğini koruyan bir eserdir. Nietzsche eserlerini gelecekte kendisini keşfedecek okurlar için yazdığını söylemiştir. Çevirmenin devrik cümleleri ve tuhaf noktalama işaretlerinin de etkisiyle Nietzsche külliyatında beni en çok yoran kitaplardan birisiydi diyebilirim. Nietzsche her toplumun sahip olduğu ahlak ve gelenekler sebebiyle iyi ve kötü kavramını kendisine özgü değerlendirilmesi gerektiğini söylemiş, bu yüzden olaylara iyinin ve kötünün ötesinde bakmamız gerektiğini belirtmiştir. Nietzsche'ye göre hiç bir değer kutsallaştırılmamalıdır. Kitabın her sayfasında altı çizilmesi gereken bilgiler mevcut bu yüzden tam olarak anlayabilmek için defalarca okunması kanaatindeyim. Her okunduğunda farklı yeni şeyler keşfedileceğine inanıyorum. Nietzsche hastalığına rağmen bu kitabı tamamlayabilmiştir. O dönemde bu kitabı hiçbir yayınevi basmak istememiş ve Nietzsche tüm masrafları kendi karşılayarak bastırmıştır. Nietzsche, hastalığı ilerleyince annesinin ve kız kardeşinin bakımına muhtaç şekilde ömrünün geri kalanını yaşamıştır. Nietzsche'yi çok sevmeme rağmen kadınlar hakkında bu kadar sert ifadeler kullanmasının nedeni hala anlamış değilim mantıklı bir sebep de bulamıyorum. Nietzsche'nin kadınlarla ilgili sorunları olduğuna bu kitabı okuduktan sonra artık emin oldum :D Kitaba 8,2/10 puan veriyorum. Herkese felsefe ve bilim dolu keyifli okumalar diliyorum :D
İyinin ve Kötünün Ötesinde
İyinin ve Kötünün ÖtesindeFriedrich Nietzsche · İş Bankası Kültür Yayınları · 20174,710 okunma
Reklam
445 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kırmızı Pabuçlu Kedi
Kimilerine göre o “erkek düşmanı” ,kimilerine göre “anaç”, kimilerine göre de kadın intikamının ta kendisidir. Hikayesi II. Dünya savaşı başladığında başlar.(1939) Büyük büyük annesi “cadı” olduğu suçlamasıyla yargılanmış, sonra serbest bırakılmıştır. Yazar olma yolunda ihtiyacı olan motivasyon için, “kendime bir ‘cadı’dan daha iyi bir ‘ata’
Margaret Atwood
Margaret AtwoodRosemary Sullivan · Everest Yayınları · 201317 okunma
Batının Kapitalizm Sürecindeki Uyuyan Vicdanı
Batılılar yerküre üzerindeki ilerlemeleri sürdürürken, bunu insan gelişimi adlı büyük planın bir parçası olarak görüyorlardı. Her yerdeki kaynakları işleme hevesi, nadiren kapitalist dinamiğin bileşeni olarak görülmüştü. Bu heves, daha çok Avrupalıların tarihsel gelişmenin temsilleri olduğu kibrinin bir parçasıydı. Dışarıda birçok iyi şey de
Sayfa 245-246
Eğitim ve İngiliz Dili
Oxford'da verdiğim konuşmanın ardından genç bir İngiliz bir İnternet sitesinde şöyle yazmıştı: "İngiltere, bağımsızlık için gerekli olan aracı Hindistan'a temin etmiştir. Modern demokrasi, bir anayasa ve insan haklarının teminat altında olduğu kendi kendini yönetme fikirlerini Hindistan'a yurtdışında tahsil görmüş
Reklam
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Ocak ayı harika gidiyor, Kadare çok iyi bir anlatıcı ve Kırık Nisan şahane bir kitap. Sabah bitti ama tüm gün zihnimde gezindi durdu, insanı yakalıyor, içine alıyor, hücrelerine işliyor çünkü çok güçlü bir metin. Arnavutluk dağlarında yüzyıllardır süregelen Kanun, kan davası ve gelenekler...Hepsi çok güçlü, çok katı. Kardeşininin intikamı için onun katilini öldüren Corg, onun ruh karmaşık ruh hali, kan parası ödeyerek kazandığı son bir dokunulmazlık ayı, içine düştüğü sonsuz hüzün. Dağlara balayına gelen bir çift: Beslan ve Vorspi, üçünün yollarının kesiştiği bir an...Kadare geleneklerden bahsetmiş, Kanun'nun sertliği tüyler ürperticiydi. Ve sadece kan davası değil düğünler bile bıçak sırtı, çok tuhaf töreler,kan üstüne adetler. İşte Kadare 'nin gücü tüm bunların içinde bulunduğu atmosferi okura yansıtmaktaki başarısı bence. Kasveti her hücremde hissettim, olayların ve kişilerin gerginliğini ve ortamın soğukluğunu sonuna kadar yaşadım hep bir tedirgin okudum kitabı.Sanki zaman durmuş, insanlar ruhlarından arınmış kasvetli bir griye, sonsuz bir mareme hapsolmuş gibi hissederek okudum. Ayrıca Kan Kahyası ve temsil ettiği şey, hükmedenlerin kendi çıkarları için kan davalarını desteklemeleri, ondan nemalanmaları hiç yabancı gelmedi bana. Yönetenlerin her zorluktan nasıl faydalanabildiğini bir kez daha gördüm. Kitaba gönlümü bıraktım. Ayrıca yine aynı yazarın Rüyalar Sarayı çok sıradışı ve özgün bir eserdi ve yine bu ay okuduğum Özgür adlı metin de Arnavutluk'un başka bir zaman dilimini anlatan şahane bir eserdi. Üçü de çok tavsiye, üçüne de çok .
Kırık Nisan
Kırık Nisanİsmail Kadare · Jaguar Kitap · 202484 okunma
142 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Çok özverili ve çok araştırma gerektiren bir kitap olmuş.Kitabın ismi anlatılmak istenen içeriğin yanında kanımca eksik kalmış.Biraz algısal bir başlık olmuş.Çok güzel bir kitap öncelikle yazarı tebrik ediyorum.Tarihlere varana dek, bize igrenç gelen tabu adı altında ,aslında bir yaşam kültürünü gerekçeleriyle anlatmış.Başlıklar altında; fahişelik,fallus ve kibele,ensest tabusu,eşcinsellik,selamlaşma,evlilik, hayvanlar,idam,yamyamlık,temizlik,sünnet,ölüm, intihar,kölelik,yasaklar derken bir solukta okuduğum bu kitaptan çok şey öğrendim.Okuduklarım yüzümü ekşitecek cinstendi ama iyi ki okudum.İnsanlık nelerden,nerelerden geldi,nasıl sevdi,nasıl sevdiğini zannetti,nasıl öldü,nasıl gömüldü,dine her medeniyet nasıl farklı anlamlar yükledi,gelenekler katı hukuk sistemine nasıl dönüştü? Yazar hepsini cok düzgün bir üslupla ve saygıyla yazmış.Bilgi verici ve bir solukta biten 131 sayfalık bir kitap.Sevdim.Teşekkürler Ayhan Korkmaz.
Tabular ve Tuhaf Adetler
Tabular ve Tuhaf AdetlerAyhan Korkmaz · Aykırı Yayınları · 20048 okunma
Ne tuhaf huyumuz var? Hiçbir şeyin yıllanmasına, asırlaşmasına tahammül edemiyoruz. Değiştir baba değiştir. İki yüz senelik bir gazino, yüz senelik bir ticarethane, beş yüz senelik bir okul. Yok, yok! Onun için birikme olmuyor, hayatımız sermayesiz kalıyor. Gelenekler, kurulamıyor. Sil, baştan!.. Ne fena şey!.
Sayfa 160Kitabı okudu
İnsan kendinden söz eder, hele eğlence­li bir şeyler anlatmadan söz ederse, ‘tuhaf’ diye nitelen­dirilirdi. Kişisel yazgı gerçekten tuhaf bir biçimde geliş­miş olsa bile, düş kırıntılarına dek kişiliksizleştirilip, gele­nekler, görenekler ve dinin törelerince öyle bir kemiriliyordu ki, sonunda bireylerden insanca hiçbir şey arta kalmıyordu; kaldı ki yalnızca sövgü olarak tanınıyordu ‘birey’ sözcüğü.
Reklam
Adamın mantıklı konuşmalarında oyun vardır, önem ve nezaket vardır, Aklı, üzerinde işlediği konularla da toplumsaldır. O konular, gelenekler ve görenekler, reklam psikolojisi ve nezakettir...
Sayfa 22
Kişisel yazgı gerçekten tuhaf bir biçimde gelişmiş olsa bile, düş kırıntılarına dek kişiliksizleştirilip, gelenekler, görenekler ve dinin törelerince öyle bir kemiriliyordu ki sonunda bireylerden insanca hiçbir şey arta kalmıyordu.
Sayfa 37 - Aylak Adam Yayınları
Pythagoras, tarihteki en ilginç ve kafa karıştırıcı kişilerden biridir. Onunla ilgili gelenekler yanlış ile doğrunun neredeyse içinden çıkılmaz bir karışımı olduğu gibi, en çıplak ve en az tartışmalı biçimlerinde bile bize çok tuhaf bir psikoloji de sunarlar. Kısaca Einstein ile Mrs Eddy'nin bir bileşimi olarak tarif edilebilir. Ana ilkesi ruh göçü olan ve baklagiller yemeyi günah sayan bir din kurdu ve bu dini bir tarikat şeklinde cisimleşti; tarikat bazı yerlerde Devletin kontrolünü ele geçirdi ve bir azizler yönetimi kurdu, ama günahkârlar baklagillerin özlemini çekti ve isyan etti.
Bir yandan "bilim" dediler, "aydınlanma" dediler, öbür yandan bilime ve aydınlanma ideolojisine taban tabana zıt bir maneviyat alanı (!) oluşturdular. Haşa "Kabe Arap'ın olsun, bize Çankaya yeter", "Atatürk'e Mevlit", "Atatürk'e Tekbir" gibi şiirler yazdılar, heykellere kutsiyet atfettiler, "Ata'ya dilekçe" gibi tuhaf gelenekler ihdas ettiler (ölülerin dilekçe okuyup gereğini yapmaları hiç ama hiç bilimsel olmadığı halde!); hülasa, Mustafa Kemal kültüne dayanan bir nevi kilise kurdular. Teokratik mentaliteli laiklerle karşı karşıyayız. Mustafa Kemal'i ilah gibi, ilke ve inkılaplarını da din gibi görüyorlar. "Atatürkçü olmayanlar insan değildir" diyorlar. Herkesi "Atatürkçü" yapmak için ana okulundan başlayarak mütemadiyen tebliğ(!)de bulunuyorlar. Tebliğ(!) faaliyetleri o kadar etkili oluyor ki, bazı çocuklar haşa "Bizi Atatürk yarattı" diyebiliyor (Mesela benim kızımın gittiği ana okulunda öyle bir çocukcağız var).
ARAPCA Dilbilgisi VE Gramer (2) Sayfa Devamı
Bundan dolayı, klasik gramerin çalışılması entelektüel faaliyetlerin temel sahalarından biri ve ilk dönem İslâm kültürünün önemli bir unsuru hâline geldi; çünkü ilk Müslümanlar için gramer faydalıydı, aslında, dinin temellerini anlayacak idiyseler, yalnızca faydalı değil, aynı zamanda hayatî idi de. Yine bugün bize tuhaf gelebilecek olan bir örneği; soy bilimini ele alalım. Gramer konusunda olduğu gibi, burada da, her şeyi sistemleştirme ve açıklama gibi büyük bir hareket vardı. Bu bağlamda büyük bir kişilik, 8. yüzyılın sonunda yaşamış olan İbnü'l-Kelbî'dir. O, bütün Arapları, en azından Peygamber ve hemen sonrası dönemdeki Arapları kabilevî menşelerine göre ayıran muazzam bir şemayı tamamlamıştı. O, kuzeyli ve güneyli Arapların iki babalarından aşağıya doğru gidecek şekilde muazzam bir soy ağacı inşa etmek için ve o dönemde var olan bütün grupların, aslında, kabile yapısı içinde birbirleriyle nasıl ilişkili olduğunu açıklamak için kimin hangi kabileye ait olduğunu ve farklı kabilelerin birbirleriyle nasıl ilişkili olduklarını tasnife çalıştı. Bu, Arapların kendi aralarında bile hangi kabilelerin kime ait oldu- ğu hususunda çok karışıklık ve ihtilâf olması yüzünden çok yapay bir uygulama idi. Ne var ki, gramer konusunda olduğu gibi bu, Arap cemiyetinin işleyiş tarzına aşina olmayan insanların yararına bir açıklama ve sistemleştirme girişimiydi.
Sayfa 36 - 8. yüzyılın Sonunda yaşamış olan İbnü'l-Kelbî'
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.