Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
HAVUZ BAŞI Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki, bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü. Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet
Birsen'in çözmesi gereken elli Türkçe testi,altmış matematik problemi,doldurması gereken üç başvuru formu,bitirmesi gereken yedi proje ödevi,yazması gereken bir günlük,okuması gereken yetmiş sayfa kitap,yapması gereken sanat egzersizleri,denemesi gereken bilim deneyleri olduğunu ve tüm bunlar için Birsen'e bir saat on iki dakika elli üç saniye verdiğini söyledi.Birsen benimle görüşemezdi.
Sayfa 30 - Taze KitapKitabı okudu
Reklam
Arkadaşım öldü ve sonra dirildi diyen bir dangalak vardı buralarda geçen sene.
CNN özel programlarında) ortaya koyduğu üzere, donma derecesine yakın göllere ve nehirlere düşüp "ölen" insanlar aslında tam ölü değildir. Ana gövde sıcaklığı çok hızlı ve keskin biçimde düştüğünden, hayati beyin ve vücut dokuları daha sonra hayata döndürülmeye yetecek bir süreyle korunmuştur. Fiilen ölü bir kişinin dirilişi gibi
Sayfa 175 - PdfKitabı okudu
● Sıfır-üç yaş arasındaki çocuklar ekranlardan uzak tutulmalıdır. ● Bir çocuk üç-dört yaşından sonra günde on-on beş dakika tablette oyun oynayabilir. En fazla kırk beş dakika televizyon izleyebilir. Günde toplam bir saati geçmemesi ideal olandır. ● Yedi yaş sonrasında ise ekrana maruz kaldığı süre en fazla bir buçuk-iki saat olmalıdır.
Sayfa 132Kitabı okudu
Her saniyemiz değerli gerçekten
Zaman nereden bulunur? Tasarruf edilerek! Siz, Bay Fusi, zamanınızı sorumsuzca harcıyorsunuz. Küçük bir hesapla bunu size ispat edeceğim. Bir dakika altmış saniyedir. Bir saat altmış dakikadır. İzleyebiliyor musunuz?" "Elbette" dedi Bay Fusi. XYQ/384/b numaralı ajan, gri renkli bir kalemle sayıları aynanın üzerine yazmaya başladı: "Altmış kere altmış, üç bin altı yüz eder. Yani bir saatte üç bin altı yüz saniye vardır. Bir gün yirmi dört saattir. O halde, bir günde üç bin altı yüz kere yirmi dört, seksen altı bin dört yüz saniye vardır. Bir yıl içinde ise bilindiği gibi üç yüz altmış beş gün bulunur. Bu da yılda otuz bir milyon beş yüz otuz altı bin saniye yapar. Ya da on yıl içinde bu süre, üç yüz on beş milyon üç yüz altmış bin saniye eder. "Siz ne kadar yaşayacağınızı tahmin edersiniz, Bay Fusi?" Bay Fusi, "Şimdi..." diye durakladı. "Yetmiş veya seksen yaşıma kadar yaşarım inşallah." "İyi" diye duman adam devam etti. "Biz, ne olur ne olmaz deyip yetmiş kabul edelim. Bu, üç yüz on beş milyon üç yüz altmış bin kere yedi eder. Bu da iki milyar iki yüz yedi milyon beş yüz yirmi bin saniye demektir." Bu sayıyı aynanın üzerine yazdı: 2 207 520 000 saniye. Sonra, altını birkaç kere çizerek açıkladı: "İşte Bay Fusi, sizin elinizdeki bütün sermaye bundan ibaret."
Kaynak yayınlarıKitabı okudu
Kesin olmakla birlikte, bundan on yıl evvel tam da bugün görmüştüm seni ilk defa. Üşenmedim hesapladım. Tam yüz yirmi ay, beş yüz yirmi hafta, üç bin altı yüz elli gün, seksen yedi bin altı yüz saat, beş milyon iki yüz elli altı bin dakika, üç yüz on beş milyon üç yüz altmış bin saniye sensizliğe tahammül etmiş bir adam müsveddesiyim ben! Ve tabiri caizse pısırmaya devam ettiğim her saniye aleyhime işliyordu.
Reklam
Evvelâ teşkilâtın genişliğinden ve lüzumsuzluğundan bahsettiler. İşsizliğin alabildiğine yürüdüğü bir memlekette bu kadar insana iş bulmuş olmamızı hiç hesaba katmadan, üç müdürlüğün,on bir şube müdürlüğünün, kırk yedi daktilo ve iki yüz yetmiş bir kontrol memurunun çokluğunu durmadan başımıza kaktılar. Sonra, sanki bir saatte yelkovan, akrep, zemberek, pandül, mil hakikaten yokmuş ve hakikaten zaman dediğimiz şey, saat, dakika, saniye ve sâliseye ayrılmazmış gibi bu şube müdürlüklerinin adlarıyla alay eltiler.
Sayfa 14 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
On İkinci Bölüm - UYUYAN ZİHİN
Cevap beklemeksizin yanında getirdiği boş kağıtlardan bazılarını aldı ve her birimize birkaç tanesi düşecek şekilde dağıttı. "On beş dakika içinde bu taşı atacağım. Burada duracağım." Ayaklarını biraz açtı. "Ve şu yöne bakacağım." Omuzlarını kaldırdı. "Onu aşağı yukarı üç tutuşluk bir kuvvetle aşağıdan fırlatacağım. Havada
Sayfa 139 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Tanıdık geliyor sanki...
"Hayat ne kadar gariptir? On sene evvel her yaptığımızı beğenen, öven, geniş teşkilatımızı dünyaya bir örnek gibi gösteren gazeteler, vaktiyle o kadar dostum olan, gerek resmi kokteyllerimize, gerek basın toplantılarımıza can atan gazeteler şimdi aleyhimize yazmadıklarını bırakmıyorlar. Evvelâ teşkilatın genişliğinden ve lüzumsuzluğundan bahsettiler. İşsizliğin alabildiğine yürüdüğü bir memlekette bu kadar insan iş bulmuş olmamızı hiç hesaba katmadan, üç müdürlüğün, on bir şube müdürlüğünün, kırk yedi daktilo ve iki yüz yetmiş bir kontrol memurunun çokluğunu durmadan başımıza kaktılar. Sonra, sanki bir saatte yelkovan, akrep, zemberek, pandül, mil hakikaten yokmuş ve hakikaten zaman dediğimiz şey, saat, dakika, saniye ve saliseye ayrılmazmış gibi bu şube müdürlüklerinin adlarıyla alay ettiler. Daha sonra bu müdürlüklerde on sene ehliyetle çalışan, işlerinin içinde pişip yetmiş memurlarımızın tahsillerini, ihtisas ve selahiyetlerini ele aldılar, nihayet bir zamanlar o kadar beğendikleri neşriyatımıza insafsızca hücüm ettiler."
Sayfa 13 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
Evvelâ teşkilatın genişliğinden ve lüzumsuzluğundan bahsettiler. İşsizliğin alabildiğine yürüdüğü bir memlekette bu kadar insana iş bulmuş olmamızı hiç hesaba katmadan, üç müdürlüğün, on bir şube müdürlüğünün, kırk yedi daktilo ve iki yüz yetmiş bir kontrol memurunun çokluğunu durmadan başımıza kaktılar. Sonra, sanki bir saatte yelkovan, akrep. zemberek, pandül, mil hakikaten yokmuş ve hakikaten zaman dediğimiz şey, saat, dakika, saniye ve sâliseye ayrılmazmış gibi bu şube müdürlüklerinin adlarıyla alay ettiler. Daha sonra bu müdürlüklerde on sene ehliyetle çalışan, işlerinin içinde pişip yetişmiş memurlarımızın tahsillerini, ihtisas ve selâhiyetlerini ele aldılar, nihayet bir zamanlar o kadar beğendikleri neşriyatımıza insafsızca hücum ettiler.
Reklam
Korkma! Teknolojiye sınır koy
Tüm yapılan çalışmaların ışığında özetlersek Sıfır-üç yaş arasındaki çocuklar ekranlardan uzak tutulmalıdır. Bir çocuk üç-dört yaşından sonra günde on-on beş dakika tablette oyun oynayabilir. En fazla kırk beş dakika televizyon izleyebilir. Günde toplam bir saati geçmemesi ideal olandır. Yedi yaş sonrasında ise ekrana maruz kaldığı süre en fazla bir buçuk-iki saat olmalıdır. En önemlisi ailecek geçirilecek keyifli vakitlerdir. Hiçbir tablet oyunu ya da televizyon programı bunun önüne geçmemelidir. O halde çocuğunuzun sağlıklı gelişimi için korkmayın, sınırlayın!
Sayfa 132Kitabı okudu
"Su altında nefes tutma rekorunun on yedi dakika dört saniye olduğunu biliyor muydun? Rekor profesyonel sihirbaz ve dublör David Blaine tarafından kırıldı. Ama denemeden önce yirmi üç dakika boyunca saf oksijen soluduğunu unutma."
çok üzüldüm adama ya
Başından geçenler Timothy Ferris tarafından Coming of Age in the Milky Way (Samanyolu’nda Çağın Gelişi) adlı kitapta harikulade bir özetle anlatılan Guillaume Le Gentil daha da şanssızdı. Le Gentil, geçişi Hindistan’dan gözlemlemek için bir sene önce Fransa’dan yola çıkmıştı, ama çeşitli engeller yüzünden, geçişin gerçekleşeceği gün o hâlâ denizin ortasındaydı. O sırada bulunulabilecek en kötü yer denizdi herhalde, çünkü sallanan bir gemide sabit ölçümler yapmak olanaksızdı. Yine de pes etmeyen Le Gentil, yoluna devam etti ve 1769’daki ikinci geçişi beklemek için Hindistan’a vardı. Aradaki sekiz seneyi iyi kullanıp, birinci sınıf bir gözlem istasyonu kurdu, aletlerini tekrar tekrar denedi ve her türlü hazırlığı mükemmelen tamamladı. ikinci geçişin gerçekleşeceği gün, yani 4 Haziran 1769’da, sabah uyandığında hava gayet güzeldi, ama tam da Venüs geçişinin başladığı sıralar, bir bulut Güneş’i kapatıp olayın neredeyse sonuna kadar hiç yerinden kıpırdamadı: üç saat, on dört dakika ve yedi saniye. Le Gentil, gıkını bile çıkarmadan aletlerini toplayıp en yakın limana doğru yola koyuldu, ama yolda dizanteriye yakalandı ve dönüşünü yaklaşık bir sene daha ertelemek zorunda kaldı. iyice güçten düşmüş bir halde, nihayet bir gemiye binmeyi başardı. Afrika açıklarında fırtınaya yakalanan gemisi az kalsın batıyordu. Yola çıkışından on bir buçuk yıl sonra hiçbir şey elde edemeden nihayet evine ulaştığı zaman, yokluğunda vefatını ilan eden akrabalarının malvarlığını harisçe talan ettiklerini öğrendi.
Üç Dakika On Yedi Saniye
Bakışlarını bir kez olsun ve gökyüzüne çevirip de ay, güneş, yıldızlar, kuyrukluyıldızlar, bulutlar ve daha nicelerindeki işaretleri görebilenler için sonsuz evrenin en etkileyici hadiseleridir ay ve güneş tutulmaları.
Sayfa 128 - TimaşKitabı okuyor
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.