Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir Müslüman bir defa her şeyle, ama her şeyle ilgili olarak İslamın, Kur’an’ın, Muhammed’in söyleyeceği bir şey olduğunu düşünüyor, ikinci olarak her konuda, ama her konuda kesin doğru bir cevabın; kendisinden şüphe edilmesi inatçılık, serkeşlik, kötü niyetlilik, sapıklık olarak görülecek doğru bir cevabın olduğunu düşünüyor. Üçüncü ola­rak bu cevabı bilmesinin ve ona göre davranmasının kendisine ezelî ve ebedî olarak yeterli olacağını, bunun dışında bir şeyle ilgilenmesine ge­rek olmadığını düşünüyor. Dördüncü olarak kendisine öğretilen şey şu: “Bana bak! Önemli olan bu cevaptır; bu kesin, mutlak, doğru cevaptır. Sakın bu cevabın niçin bir cevap olduğunu, niçin doğru cevap olduğu­nu kurcalamaya falan kalkma. Bunu sormak Şeytan’ın neden Adem’e secde etmek zorunda olduğunu sormasına, bu konuda sergilediği küs­tahlığına benzer. Tanrı bu soruya cevap olarak ne diyor? Şüphesiz ki ben senin bilmediğin şeyleri bilirim. O halde iyi bir Müslümana düşen görev, nedenini, niçinini, gerekçesini sormaksızın doğru cevapların ne olduğunu öğrenmek, eğer bilmiyorsa onları bir bilene sormaktır.” Fetva denen şeyin özü bu.
Medine"ye hicretin üzerinden birkaç yıl geçmişti. Başta bedevîler olmak üzere bazı insanların lüzumlu lüzumsuz sorular sormaları sıkıntı oluşturmaya başlamıştı. Bunun üzerine hicrî altıncı senede inen Mâide sûresindeki, “Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın!” (1) âyetiyle Hz. Peygamber"e
Sayfa 411Kitabı okudu
Reklam
Bu konuyu anlayamadım, gerçekliǧi ne?
SAHİH HADIS: ÜÇ TALAKLA BOŞANMA Talak, çözmek, serbest bırakmak, boşanmak anlamına geliyor. Sünniliǧe göre huzurlu bir aile hayatı kurulamayınca, iyi nesiller yetiştirmenin imkânı kalmayınca eşler talak oluyormuş "Bazen ölüm ve hastalık gibi tabii engeller, bazen de geçimsizlik, münaferet, eşlerin birbirini sevmemesi, anlaşamama gibi
Dervişe Seyahat Gerek Dervişler neden seyahat ederler? Bir derviş yolculukta neler öğrenir? Yolculuk hangi durumlarda haram olur? Mevlânâ'nın Mesnevi'sine yazdığı şerhle tanınan İsmail Ankaravî'den aldığımız parça bu sorulara cevap veriyor. Resul-i ekrem efendimiz "Seyahat edin, sağlığınıza kavuşun, ganimet elde edin"
Sayfa 181Kitabı okudu
"lnsan niçin ölür?" sorusunu ancak onun "ölen" olduğunu bildiğimiz zaman sorarız. Dolayısıyla bunun cevabı; ya "Çünkü o, zıtlardan mürekkeptir", ya "Çünkü o, düşünen ölümlü canlıdır", ya "Çünkü onun için en iyi olan ölmektir" ya da "Çünkü onun muhafaza edeni veya faili değişkendir" şeklinde olur. Bu cevapların insana nispeti aynı değildir. İlk cevap, onun maddesinden; ikinci cevap, suretinden; üçüncü cevap, gayesinden; dördüncü cevap ise, failinden alınmıştır.
Doğu Slavlarının birleşmesi ve Çarlığın oluşumu
Evvelâ 941 de Bizanslılardan dayak yemek ve sonra 988'de isyancılarına karşı onların imdadına koşmak, bu arada Hristiyanlığı kabul etmek ve Kiev Knezine bir Bizans prensesi almakla başlayan Rum Rus münasebeti, zaten inhitat devresini yaşamaktaki Bizans'ın perişanlığı ve Rus sürülerinin dağınıklığı yüzünden bir eser veremedi ve Türk yumruğu altında
Reklam
Tirmizî velilerin sahip oldukları zâhirî ve bâtınî özelliklerden de bahsetmekte ve zâhirde onların tanınmasını kolaylaştıran alametleri hakkında şöyle demektedir: Birincisi, Rasûlüllah’a(s) sorulan bir soru üzerine verdiği rivayet edilen cevaptaki özelliktir. Kendilerine: Allah’ın velîleri kimlerdir? diye sorulduğunda, şöyle demişlerdir: Görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kimselerdir.‛ Mûsa’nın (a.s.) şöyle dediği nakledil-mektedir: ‚Yâ Rabbi! Senin velîlerin kimlerdir? Ona şu şekilde cevap verilmiştir: Onlar öyle kimselerdir ki, Ben anıldığımda onlar hatırlanır, onlar anıldığında Ben hatırlanırım. İkincisi, onlarda hakkın gücü vardır. Bu güç sebebiyle hiç kimse onlara mukavemet edemez. Üçüncü olarak, onlar firâset sahibidirler. Dördüncü özellikleri, ilhama mahzar olmalarıdır. Beşincisi, onlara ezâ edenin çıldırıp kötü bir sonla karşılaşmasıdır. Altıncısı, onlara haset etmeyi alışkanlık haline getirenler hariç, diller onları övme hususunda birleşirler. Yedinci alâmetleri, dualarının makbul olması ve çok kısa sürede bir yerden başka bir yere gitme (tayy-ı mekân), su üstünde yürüme, Hızır’la (a.s.) sohbet etme gibi değişik şekillerde keramet gösterebilmeleridir. Hızır, kendisiyle görüşmeyi arzulayan birilerini bulmak için dağları, ovaları, denizleriyle bütün yeryüzünü dolaşır.
Menteş tadında; dinamik, güldürücü ve düşündürücü. :)
Elimin, aklımca dayatılan cesaret silahına yenik düşmesi ile kaleme alıyorum bu mektubu. İnkar ettiğimden değil, karşılıksız aşkları bir paket çekirdeğe gömmüş, gömebilmiş bir neslin ağırlığına yenik düşme korkumdan susuyorum. Rüyalarımda ellerini her tutuşumda diplomasiler kurban ediyorum uğruna. Gerçeğe uyanışlarımın bıraktığı hayal
Sayfa 24 - Mihraç Cerrahoğlu - Sevgilim MerkelKitabı okudu
"aşk nedir?" dedi. "üç gün ne görürsen odur" diye cevap verdi. birinci gün, öldürdüklerini, ikinci günü ateşte yaktıklarını, üçüncü günü külünü göğe savurduklarını gördü. o halde hadim geldi öğüt diledi. " nefsini bir nesneye meşgul eyle yoksa seni başka bir nesneye meşgul eyler ki sen onu görmezsin" dedi.
İhyâü Ulumi’d-Din İncelemesi
Herkesin Suallerine Cevap Bulabildiği Kitap Şimdi dönelim İhyâü Ulûmi'd-Din'e. İmâm-ı Gazâlî Hazretleri'nin her saniyesi ilimle ve tefekkürle geçen mutena hayatının aziz bir meyvesi İhyâ. 4 ciltlik bir âbide o. Bugün olsa her bir bölümü müstakil bir kitap olur İhyâ’nın. Zira ele aldıgı konuları etraflıca, hâkim ve güçlü bir şekilde irdeler
1.000 öğeden 721 ile 730 arasındakiler gösteriliyor.