" Zamanın acıları yüzünden denizler ötesinde sürgün olan o genç adamın umutları burada gömülü. Onun arzuları ve sevinçleri burada yok oldu, gözyaşları burada kurudu ve gülümsemesi burada uçup gitti. Bu mezarın önünde, onun karasevdası serviler ve ağlayan söğütlerle birlikte büyür. Ruhu her gece etrafta döner durur, yalnızlık perileriyle birlikte dalların gölgesinde kederli şiirler okur; daha dün hayatın dudaklarında yüce bir ezgi olan, ama bugün artık toprağın bağrında ebediyen sessiz bir sır haline gelen Selma'yı acıyla anar..."
Sayfa 3 - Kültür YayınlarıKitabı okudu
Uçup gitti artık gençliğim, bir daha geri dönmez...
Sayfa 208 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Son kelebek çukurdan uçup gitti. Büyükbaba ile mısır soyarken bir mısır sapına kondu. Kanatlarını açmadı. Yalnızca kondu ve bekledi. Yiyecek depolama amacı yoktu. Ölecekti ve bunu biliyordu. Büyükbaba dedi ki kelebek birçok insandan daha akıllıymış. Bu konuda üzülmezdi. Amacını yerine getirdiğini ve şimdi amacının ölmek olduğunu biliyordu. Bu nedenle güneşin son sıcaklığında orada bekledi.
Sayfa 210Kitabı okudu
Rüzgâr öyle esti, öyle esti ki, Her şey uçup gitti, kaldı Yaradan.
Bulutlar, kelebekler ve yağmur öylece zihnimden uçup gitti. Beni artık kimse dinlemiyordu.
Sayfa 19 - Epsilon
Reklam
Jale İsfahani Sultani
bu yıl da bahar bekleyişlerle dolup geçti yapraklar her biri bir kuş oldu çemenden uçup gitti senin anılarınla ektiğim o menekşeler yeşilliğin gözyaşı oldu toprağa dökülüp gitti
Çehov - Karım
Uzun bir susulunluktan sonra karım ağlamaktan ıslak ıslak olmuş, kızarık gözlerini bana çevirerek, "Asıl suçunuz ne mi?" Diye sordu. " Söyleyeyim... İyi öğrenim görmüş, görgülü, dürüst, hak gözetir, kural tanıyan bir insansınız. Ancak birlikte bir yere gittiğimizde bu erdemlerinizle insanı boğan, ezen, küçük düşüren, aşağılayan bir hava taşıyorsunuz. Dürüst düşünme tarzınızla bütün dünyadan nefret ediyor gibisiniz, inananlardan nefret ediyorsunuz çünkü bir şeye inanmak size göre az gelişmişlik, kara cahillik belirtisidir. Herhangi bir inanç, bir ülkü taşımıyorlar diye inanmayanlardan nefret ediyorsunuz. Yaşlı insanlı geri kalmışlıkları, tutuculukları; gençleri ise özgür düşünmeleri yüzünden beğenmiyorsunuz. Sizin bakış açınızdan halkın, ülkenin çıkarları en öndedir, ancak her karşınıza çıkandan hırsızmış, soyguncuymuş gibi kuşkulandığınız için halktan da nefret ediyorsunuz. Nefret etmediğiniz kişi yok yeryüzünde. ... Yasal haklarınız olduğu için, ahlâk kurallarını göz önünde bulundurarak bana boşanma izni vermiyorsunuz. Genç, sağlıklı, onuruna düşkün bir kadının ömrünü boşluk içinde, can sıkıntısı, korku içinde geçti... İlk yıllarımda korku duyuyordum, şimdi ise utanıyorum... En iyi yıllarım uçup gitti. Sizinle cebelleşeceğim diye bütün iyi huylarım değişti; sert, kaba, ürkek, kuşkucu bir kadın oldum. Daha başka ne söyleyeyim? Dediklerimden bir şey anlayabildiniz mi? Artık yollarımız ayrıldı, herkes kendi yolunda gitsin..."
Sayfa 248 - İletişim yayınları | Karakter: Natalie
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.