Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çeşmeye en yakın ağaç olan ulu bir üvez, kökleriyle yerdeki mermeri kamburlaştırmış, kırmıştı. Yeşil yosun damarları havuzun etrafındaki çimlik alandan yayılarak kırıkların içini doldurmuştu...
Sayfa 259 - Metis Yayınları, Yedinci Basım: Temmuz 2023Kitabı okuyor
Yaprakları rüzgârda hışırdayan iki gövdeli ulu ağaç, "Dünyanın sonuna vardın işte" diyor, "bundan sonra gidebileceğin bir yer yok! Dinlen artık, boşuna yoruldun!"
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
"Bir ağaç ne kadar ulu, ne kadar güçlü, ne kadar sağlam olursa olsun, onu toprağından çıkaracak olursanız kurur. Bizi toprağımızdan çıkardılar, biz kuruyacağız."
Bir ağaç ne kadar ulu, ne kadar güçlü, ne kadar sağlam olursa olsun, onu toprağından çıkaracak olursanız kurur. Bizi toprağımızdan çıkardılar. Biz kuruyacağız.
Sayfa 250Kitabı okudu
Bahattin Şakir olmak demek..Rahmetle.
"Teşekkürler Ekselansları. Biz İttihatçılar aynen ağaçlar misaliyizdir. Bilmem sizin dilinizde "Ağaçlar Ayakta Ölür" diye bir deyim var mıdır? İşte öylesine bir teşbihle kaydedeyim Ekselansları. Biz Türkler, kökleri tarihe inen ulu bir çınarız. Düşmanlarımız ise bu çınarın toprak seviyesinde biten zehirli nantara benzerler. Mantar bölgesinde yaşadığı çınarı gördükçe kıskançlıktan ne yapacağını bilemez, zehrini salarmış. Her sonbaharda ağaç yapraklarını döktükçe, işte sonu geldi diye sevinirmiş. Talat, ben ve arkadaşlarım bu muazzam çınarın yapraklarından bir demetiz. Bu yapraklar zamanı gelir , dökülür. Yerine her bahar daha taze, daha canlıları fışkırır.
Bir yığın insanın arasındayım . Belki kurnaz , belki hilekâr , tabiattan , ulu ağaçlardan , gök gürlemesinden , vahşi kayalardan korkan , seven , ağlayan , acı çeken , ağız dolusu gülen , bir ağaç nasıl büyüyorsa , bir kurt nasıl büyüyorsa öyle büyüyen , yırtıcı bir hayvan gibi kavga eden, yokluktan , naçarlıktan kıvranan bir yığın insan arasındayım .
Reklam
Bir ağaç ne kadar ulu, ne kadar güçlü, ne kadar sağlam olursa olsun, onu toprağından çıkaracak olursanız kurur.
Sayfa 250 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Erkan Oğur: Elin elimde olsun, kapı kapı dilenek...
...Işıklı suları ile çekip giden dingin bir deniz, yaz günleri gölgesinde rahat uyunan ulu bir ağaç gibiydi evliliği. Annesine duyduğu sevgi gibi iyileştirici bir yanı vardı. Çok iyi biliyordu ki huzur duyduğu o sevginin kapısına uzanacaktı yaşadıkça eli...
Sayfa 234 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Geyikli Baba Orhan Gazi devri Osmanlı evliyasındandır. Bağdatlı Şeyh Ebü'l-Vefa Hazretlerinin yolundan feyzaldı. Aynı yoldaki Baba İlyas Horasani'den ilim öğrendi. Zahirî, bâtıni ilimlerde ve tasavvuf yolunda kemal derecesine ulaştıktan sonra Rum ülkesine geldi. Derhâl Anadolu'nun en uç bölgesinde İslamiyeti yaymak için çarpışan ve
Şehrin Ölümü
Duvarlar çıkıyor önüme Şehrin mahpus yüklü duvarları Hiçbir sır kalmamış ardında hiçbir duvarın Nereye gitti diyorum benim elbisem nerede Şehir soyunmuş diyor biri Şehrin elbisesini çalmışlar Bütün şehir çöküyor yüzünde bir insanın Şehir boğuluyor içinde insanların kan gibi bir sesle Mor bir kabus çöküyor üstümüze Parkta son ağaç da ölüyor
Reklam
Bir ağaç ne kadar ulu, ne kadar güçlü, ne kadar sağlam olursa olsun, onu toprağından çıkaracak olursanız kurur. Bizi toprağımızdan çıkardılar, biz kuruyacağız. Size hayranım.
Sayfa 250Kitabı okudu
En ulu ağaç ,en yükseklere uzanan ve köklerini en derinlere ,hatta kötülüğün içine salan ağaçtır.
"Bir ağaç ne kadar ulu, ne kadar güçlü, ne kadar sağlam olursa olsun, onu toprağından çıkaracak olursanız kurur.
Sayfa 250 - Yapı Kredi Yayınları
Harname
Acaba tarih ezeli bir tekrar mıdır? Yoksa insanlar gün geçtikçe , teknoloji geliştikçe, konfor düzeyi arttıkça geçmişteki hatalarından ders alıyor mu? Yoksa her gün, teşbihte hata olmaz , hata güneşimiz hiç aksaksız doğmaya devam mı ediyor? Ne dersiniz ? **" Bir eşek var idi zaif ü nîzar Yük elinden katı şikeste vü zâr Gâh odunda vü gâh
Sahhaflar'ın cami tarafındaki kapısından çıkınca, meydanlıkta ulu bir ağaç vardır. İstanbullu o ihtiyara, 'Çınar', altındaki kır kahvesine de, Emirgân'daki Çınaraltı Kahvesinden tefrik edebilmek için 'Çınaraltı' der. Belki cami kadar yaşlı, emsalini gölgede bırakacak kadar muazzam olan bu ağaç, kestane ağacıdır. Bildiğimiz atkestanesi. O zamanlar, ekâbirânın, Sahhaflar yorgunluğunu atmak ve aşinaları bulmak için rağbet ettiği bir mekândı. Şimdilerde 'Nataşa Pazarı' olmuş denilmekte. Fukara ağacın kaderinde randevu mekânı olmak da yazılıymış meğer.
Sayfa 69
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.