Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir.
Unutmayın ki! Kuran, kim okursa ona hitap eder ve muhatabı odur.
Reklam
Kpss süreci dahil hayatta insanlara sormamanız gereken sorular 1)Bekar ya da nişanlı birine evlilik düğün ne zaman 2)Sen şimdi ne oldun eğer o kişi sınav sürecinde ise bunu kafaya zaten takıyordur iyice takabilir 3) Hayatının zorlu döneminde bazı insanlar kilo alıp verebilir kilo mu aldın ya da çok zayıflamissin insanların rahatsızlığı olabilir 4)Bir insan bir konuda başarılı olamayabilir onu biraz yüreklendirmek gerekiyor polyonacılık değil yaparsın edersin de demiyorum kendini bu alanda geliştirebilirsin unutmayın yeryüzünde hiçbir insan her alanda iyi olamaz. Ve ayrıca bir insana nasılsın diye sorduktan sonra ki bunu gerçekten önemsediğiniz insanlara sormalısınız soruyu sormayın bile
Saat 03.35 koca bir ağrı ve davul gibi şiş bir damak. Evde benden başka sadece bir şey olsa çok da yardıma koşmayacak biri var. Bir de kedim o da zaten :) bugün dişcideydim benim için acı ama okuyanlar için aman disci mi abartma denilecek durum için. Stresli bir dönemden mi geçiyorsun dedi. Stres bir dönem ve içinden mi geçiliyor ben onu genel
"Hoşgörülü olun ve unutmayın ki, benim fikirlerimi izleme açısından, Jung'a göre daha az zorluk çekiyorsunuz. Siz, ırk akrabalığı vasıtasıyla benim entelektüel yapıma daha yakınsınız. Oysa o, bir hıristiyan ve rahip çocuğu olarak, ancak ve ancak büyük engelleri aşarak bana ulaşabilmektedir."
İnsanı dikkatli biçimde ambalajından çıkarın. Doğumunun sorunsuz biçimde gerçekleşmesi için gereken tıbbi özeni gösterin. Unutmayın ki toplumsal bir inşaat malzemesi olarak yatırım yapacağınız insanın sağlıklı bir bedene sahip olması, kuracağınız yalıtım sisteminin ömrünü uzatacaktır. İnşa edeceğiniz topluma aşılamak istediğiniz dogmalar, önyargılar vs. neyse, insanı da o yönde bilgilendirin. Bu noktada eğitim hayatı boyunca asla "öğrenmeyi" öğrenmemesine imtina gösterin. Aksi takdirde bilgiye kendi başına ulaşacak ve er geç bir yalıtım malzemesi olmayı reddedecektir. İnsanın doğal olarak gelişecek bütün bireysel özelliklerini önceden tespit edip yok etmelisiniz. Bu aşama son derece önemlidir zira bireye dönüşmüş insan, yalıtım sisteminizde çürümelere neden olacak ve bu çürüme çevresindeki diğer insanlara da sıçrayacaktır.. İnsanı "öteki" kavramından o denli korkutmalısınız ki sırf benzerleriyle yaşamayı sürdürebilmek adına, gerekirse ölmeyi ya da öldürmeyi göze alabilecek noktaya gelmeli. Kendinden farklı olanla birlikte yaşamayı kabul eden hatta bundan mutluluk duyan bir insanı yalıtım malzemesi olarak kullanmanız mümkün değildir.
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
“Aydın olmak, modaya uygun elbise, şapka ve kolalı gömlek giymek değildir. Aydın kesim, bir milletin beyni gibidir. Millet sizi iyi bir öğrenim gördükten sonra, bir maaşa konasınız, akşamları kahvelerde iskambil veya domino masasının başına geçip eğlenesiniz diye okutmamıştır. Bunu böyle yapanlar, gerçek aydın değildir. Bunu yapanlar, aydınların
Yalnız şunu unutmayın, insanın kendi küçüklüğünün, zayıflığının bilincine varmasının öyle bir utanç sınırı vardır ki, bunun ötesine geçemeyip kendi utancından muazzam bir haz duymaya başlar... Tevazu bu anlamda çok büyük bir güçtür kuşkusuz, bunu kabul ederim, ama dinin tevazu bir güç olarak kabul etmesinin hiçbir manası yok.
Diyet için 528404920503637482 kez gaza getiren yeni bi detoks öğrenmişimdir: Tarif: 🥕🍋 🫚 1,5 litre su 1 tam limon 1 tatlı kaşığı karanfil 1 parmak taze zencefil 1 havuç 10 dk kaynayacak, suyu içilecek. Umarım afiyet olur. Dolapta bekletmeyi unutmayın ki şerbet imajinasyonu yapabilerek için.🥸
Reklam
Vücudunuzdaki dopaminin yarısı beyninizde, yarısı da bağırsaklarınızda üretilmektedir. Yani, vücudunuz zaten dopamini bolca üretmektedir. Önemli olan dopamini kullanabilmek. Yeryüzündeki insanların büyük bir kısmı dopamini para karşılığı satın almaya çabalasa da dopamin dediğimiz şey tümüyle bedavadır. Kimi insan vardır gider, çok pahalı bir rezidansın en üst iki katını satın alarak dopamin salgılar. Kimisi vardır gider, 5 liralık çift lavaş dürüm yiyerek dopamin salgılar. Sonuçta beyninizde etki gösteren dopamin, aynı dopamin. Değişen bir şey yok. O zaman zaten içimizde olan bir şeyi neden dışarıda aramakla vakit kaybedelim ki? Burada en önemli unsur; insanın kendisini gerçekten iyi analiz etmesi ve nelerden mutlu olacağının sağlam bir değerlendirmesini yapmasıdır. Lütfen unutmayın, mutluluk sizinle ilgili bir kavramdır, sahip olduklarınızla değil. O nedenle, insanlık olarak her şeye sahip olma, her şeyi satın alma sevdasından vazgeçmek, hem kendi mutluluğumuz hem de üzerinde yaşadığımız gezegenin mutluluğu açısından çok büyük bir adım olacaktır. Zira dünyadaki en önemli problem, bazı insanların her şeye sahip olma açgözlülüğüdür. Ama unutmamak gerekir ki doğa, tüm insanlığın ihtiyaçlarını karşılayabilir ama açgözlülüğünü asla karşılayamaz. Kendisi için yeterli olanla yetinmeyip sürekli ama sürekli büyüme güdüsü doğaya uygun bir güdü değildir. Hırs ve ihtirasın kısır döngüsünde sürekli büyümeye çalışanlara Edwin Abbey'in o güzel sözünü hatırlatmak isterim: Büyümek için büyümek, bir kanser hücresinin ideolojisidir.
"Unutmayın ki" dedi, "müşahedattan, yani içinde yaşadığımız ve bu nedenle en sık gördüğümüz zahiri gerçeklikten farklı, alternatif bir gerçeklik vardır."
Matrix'in ilk filminde Ajan Smith'in Morpheus ile paylaştığı ilginç bir tespit söz konusudur. İnsanın canlıları sınıflandırmasında, kendisini memeli sınıfına koymasının hatalı olduğunu öne sürer. Çünkü yeryüzündeki bütün memeliler muhtaç oldukları doğa ile mükemmel bir denge içerisindedirler. Ama insan öyle değildir. Bulunduğu yeri sonuna kadar sömürür, yok eder ve kendisine yeni sömürülecek yerler arar. Canlılara baktığımızda bu tarz yaşayan bir canlı daha söz konusudur. O da virüslerdir. İnsanlar da tıpkı virüsler gibi çoğalır, yok eder ve kendisine yeni yok edilecek yerler arar. Yukarıda vurguladığımız "insan doğup, mikrop ölme" tespiti her ne kadar insanlığın doğaya olan acımasız yaklaşımına güzel bir gönderme yapıyor gibi görünse de bu cümle mecazi bir mesaj kaygısından uzak, oldukça bilimsel bir gerçeğin altını çizmektedir. İnsan olarak doğuyoruz. Oldukça korunaklı, tüm mikroplardan uzak, steril bir yer olan anne rahminde yetiştik hepimiz. Ama daha sonra dünyaya gelmek zorunda kaldığımız, o ilk andan itibaren deyim yerindeyse kirlenmeye başladık. Artık mikroplar her yerimizdeydi ve o kadar hızlı çoğaldılar ki sayıları bizden daha fazla hale geldi. Evet, sevgili okuyucu, muhtemelen elinizdeki bu kitabı alma konusunda verdiğiniz kararın, beyninizdeki bir grup nöronun arasındaki elektriksel iletişime ait olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bu kitabı almanıza neden olan etkenin, vücudunuzda yaşayan bir grup mikroptan kaynaklanmış olabileceği ihtimalini unutmayın lütfen.
Vehhâbîlere cevap
'Unutmayın ki bir medeniyet ancak biriktiregeldiği eserlerle yaşar ve kendini kabul ettirir; o eserlerin yok edilmesi medeniyetin de yok edilmesidir. Medeniyeti yok olan milletlerin geleceği hükmetmekle değil hükmolunmakla sürer. Siz bu türbedir, bu tağuttur, bu şirktir diyerek sanat adına üretilmis ne varsa kırıp dökerek aslında Hz. Peygamber'in mirasını yok ediyorsunuz. Sizden bunu isteyenlerin İslâm mirasını yok ederek onu Asr-ı saadet'e, sıfır noktasına döndürmek istediklerinin farkına varmıyorsunuz. Bunu başardıkları zaman bu sefer de size "ilkel, gelişmemiş, geri, sığ" diyeceklerini düşünemiyorsunuz.
Hayatta yaşadığımız deneyimler, çoğunlukla bizim için referanstır. Bize, sanki o olaylar hep bu olgular üzerine gidecekmiş gibi gelir ve her şeyi genelleriz. Öyle yoğun bir öfkemiz olur ki bu öfkelere tutunur kalırız. Unutmayın, bu denli öfke acıya liman vermektir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.