Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Müşrikler özelinde bugünün Müslümanlarına da bir uyarıdır bu ayet
(Ve eklediler.) Onca ilahı bir tek ilah mı yaptı? (Yani bundan sonra Allah’a yaklaşmada aracılarımız olmayacak mı?) Doğrusu bu (çok) tuhaf bir şey dediler Sad /5
Efendimiz'in (s.a.s): "Sizden bir kimse ne diye kardeşini öldürmeye kalkışıyor? Niçin bârekallah demiyor? Şüphesiz nazar haktır." (Tirmizi) buyurarak yaptığı uyarı, herhangi bir zaruret olmadığı halde sosyal medyaya fotoğraf servis ederken bir kez daha düşünmemizi gerektiren önemli bir uyarıdır.
Sayfa 112
Reklam
“Bence cevap Markos’un doğru yaşamaya yönelik bu çağrısı­ na uymamızdır, kendimiz için doğru olanı kendi içimizde göz­ den geçirmemiz için yapılan bir uyarıdır. Doğru yaşamak nedir? Tanrı’yı ve komşularınızı sevdiğiniz bir hayat biçimi mi? îsa bize Aziz Yuhanna încili’nde nasıl sevmemiz gerektiğini anlatmıştır. Dostlarınız için canınızı ortaya koymaktan daha büyük bir sevgi yoktur. Ve İsa kendi hayatını ortaya koyarak sevginin ne olduğu­ nu göstermiştir. Bizim için. Arkadaşları için.”
Sayfa 257Kitabı okudu
Şiir insan yaşamına ilişkinin sarsıcı bir uyarıdır.
Sayfa 15 - KavramKitabı okudu
En güzel sözler kelimelerin tükendiği noktada söylenir. Şiir bir işarettir, uyarıdır zikirdir, hatırlatmadır. Bazen, şok terapidir.
Hasta direnmede inat ediyorsa bu dikkat edilmesi gereken bir uyarıdır. İyileştirici yol herkesin yutamayacağı bir zehir olabilir. Ölüme bile yol açar.
Reklam
Bir şeyi zorlamam gerekiyorsa onun bana göre olmadığını düşündüm. çünkü bize ait olanlar için zorlanmamız gerekmez. olmayan şeyler bir uyarıdır benim için, bir ikaz.
Sayfa 109Kitabı okudu
En güzel sözler, kelimelerin tükendiği noktada söylenir. Şiir bir işarettir, uyarıdır, zikirdir, hatırlatmadır. Bazen, şok terapidir..
RUH HUZURU
Eğer doğa yalın ve dingin yaratmışsa birini, Bu bir uyarıdır insanoğluna neşeyle bakmam için, Neden? Çünkü korkutur bilgeleri bile açıklık dediğin, Ancak başkaları da gülüp şakalaşıyorsa tadabilirsin neşeyi. Erkeklerin ciddiyeti, zaferler ve tehlikeler, Kültürden ve bilinçten kaynaklanmadır bunların hepsi, Hedef ise tektir: İyilerin en yücesi, Kendisini varlığıyla ve güzel kalıntılarla belirler.
Reklam
üzerinde 19 vardır-MÜDDESSİR SURESİ
ben onu “Sekar”a sokacağım. Sekar’ın ne olduğunu sen ne bileceksin? Geride bir şey koymaz, bırakmaz. Derileri kavurur. Üzerinde on dokuz vardır. Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı
"Yaşadığımız, ruhumuzu sıkan veya bedenimizi hasta eden düşünceler veya haller, mümin kalbin hakikat arayışının ayak sesleridir. Bildiğin gibi insanın bir yatay bir de dikey tarafı vardır. Dünyaya bakan yeme, içme, uyuma, insanlarla ünsiyet bu yatay çizgidedir. Maneviyat, sevgi, cömertlik, cesaret, korku gibi haller ise dikey tarafıdır. İnsan yatay âlemde ihtiyaçlarını gidererek dikey alemde ilerlemek için güç kuvvet toplar. Ne zaman ki bu gayeden çıkıp nefsin heva ve heveslerine aldanarak ihtiyacından fazlasını arzularsa, ruh bundan rahatsız olur ve akla kendini daralma, sıkılma olarak yansıtır. Yani her sıkıntı bize maneviyata yönelmemiz için bir uyarıdır. Biz sıkıntı sanarız fakat yaşadığımız başlı başına bir rahmettir. En basitinden, abdest almadan önceki ruh halimizle, abdest aldıktan sonraki ruh halimiz aynı değildir. Maddeciler suyun tesiri derler, doğrudur fakat suyu yaratan kimdir? İnkârları bile imanı haykırır. Yaşadığın her daralma halini böyle yorumlamak, anlamak bile ferahlığa ilk adımdır. Veliler bu yüzden dertlerden, hastalıklardan hiç korkmazlar. Çünkü bilirler ki her sıkıntı onları bir üst makama çıkaran basamaklardır."
“Yaşam, kaybetmeyi öğrenmektir”diye başlardı rahmetli Tufan Abi. Genellikle ikinci kadehin dibine darı ektikten sonra felsefe yapma hastalığı tutar, sağ elinin tersiyle dudaklarını kurulayarak, iştahla girişirdi söze: "Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğümüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını, ana rahmini kaybederiz önce. Bizden intikam almak için bekleyen dünya, sanki niye çıktın oradan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları, kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı, soğuğu, açlığı, kiri, hastalığıyla saldırır üzerimize. Ama biz de öyle kolay kolay pes etmeyiz. Kaybettiklerimizin yerine anında başka bir şey koyarız. Hem cennetimizi yitirsek de o kutsal yerin sahibi olan annemiz bizimledir, üstelik yanında bir de baba verilmiştir emrimize. Dışarıdaki dünyaya alışmaya başlayınca, kaybettiğimiz cenneti hemen unutuveririz. Ancak büyüdükçe annemiz de babamız da bizden uzaklaşmaya başlar; onları kardeşlerimizle paylaştığımızı anlarız. Kardeşimiz yoksa babayı anneyle, anneyi ise babayla paylaştığımızı fark ederiz. Bize gösterilen ilgi günden güne azalır. Azalan ilgi dünyanın bizden ibaret olmadığını gösteren bir uyarıdır aslında. Ama bu uyarıyı görmezden geliriz. Düşler kurar, hayaller uydurur, kaybettiklerimizin yerine yenilerini koyarak dünyayı kendimiz sanmayı, bu güzel yalana kanmayı sürdürürüz. Yeniyetmelik çağımızda anne, baba sevgisinin yerini arkadaşlara duyulan bağlılık alır.
Sayfa 359Kitabı okudu
Çocukluğumuzu hatırlatan eski bir hatıranın gözümüzün önünde tüllenmesi , çocukluktaki eşyalarımızdan birine rastlamamız ,bize o zamanlardaki masumiyetimizi hatırlatır ve bu işaret fazla kirlenmememiz için bir uyarıdır. Bu tür bir manzarayla karşılaşan kişinin soracağı ilk soru şudur: Çocukluğum bana neden hatırlatıldı? Bu ortam da manen kirlenme riski taşıyan bir durum mu söz konusuydu?
781 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.