Obelon geri dönmüştür. Curwin kendini aldatılmışta hisseder ama Desen'deki problemin çözülebileceğini düşünür. Dara Amber'e gelir ve Curwin'in daha önce yaşadığı olay burada tekrar olur ( olan Benedict'e olur kol yine gider :) ) Dara, Oberon'un çocukları için verdiği görevleri ve Amber'in geleceği için planlarından bahseder. Bu sırada Merlin isimli bir oğlu olduğunu öğrenir. Babası hakkında yeni bilgiler öğrenen Curwin ( Dara'a da pek güvenmediği için ) onunla yüzleşir. Hem şimdiye kadar olan planlarını hem de Dworkin ile olan planı öğrenir. Oberon Dara'nın söylediklerini doğrular ve görevlerin içinde en önemlisi ise Hüküm mücevherini Kaos'a götürmesi gereken Curwin'indir. Zorlu bir yolculuk Curwin'i beklemektedir. Hüküm Mücevherini ne kadar kullanmayı öğrense de onun yolculuğunu engellemeye çalışacak kişi/ler ile karşılaşacaktır.
Curwin'in yolculuğu sırasında baş melek, Hugi ve Ygg karakterleri biraz göndermeler yapılmış gibi hissettirdi. Cenaze alayı kısmı keşke daha uzun olsaymış dedim. Umarım ilerde Mutlak taraf hakkında daha detaylar öğrenebilirim.
Heyecan dorukta okumaya eşlik ettiği için 
Aslihan Yayla a teşekkür ederim.
Hesaplamalar, uzayda yayılan bir ışık ışımasının dalga boyu ne kadar küçükse dalga boyu değişiminin o kadar büyük olacağını gösterir (tıpkı bir bebek arabasının tekerleklerinin yoldaki çukurlara, bir kamyonun tekerleklerine kıyasla daha hassas olması gibi). Görünür ışığa karşılık gelen dalga boyları için bu değişim tespit edilemeyecek kadar zayıftır. Fakat çok küçük olsa bile bu etkilerin işığın katettiği yolla birlikte birikmesi olgusundan faydalanmak mümkündür boylelikle dalga boyu çok kısaysa ve işıma uzun bir yol katetmişse söz konusu etkiler kanıtlanabilir. Örneğin, evrenin derinliklerinde gerçekleşen Büyük Pat- lamalardan gelen gama dalgalanmalarından faydalanmak düşünülebilir. Ayrı anda fakat farklı enerjilerle salınmış-görünür işığa kıyasla çok kısa bir dalga boyuna sahip-iki gama fotonu tanecikli uzayda biraz farklı hızlarla yol alacaktır ve birkaç milyar ışık yılı bir yolculuk sonrasında ayrı ayrı tespit edilebilmeleri için yeterince farklı, birbirlerinden iyice ayrılmış anlarda bize ulaşacaktır.
Hatırlanacak çok hüzünler bulacaksın,
Onların tohumunu havaya savurarak
Uzun bir yolculuk yaratacaksın kendine,
Her şeyin, hiçbir şeyin yolculuğu.
Sayfa 159 - YkyKitabı okudu
Mutluydum, ama mutluluğum çıkmak istemedikleri bir yolculuk yüzünden uzun süre kıvrandıktan sonra, gara kadar gidip oradan eve dönerek bavullarını açan insanların mutluluğuna benziyordu.
YKY
Yüreğimde duyumsadığım şu hevesin, bana yirmi yaşımdayken sahip olduğum sabırsız yüreği yeniden anımsatan şu fırtınalı arzunun adını niçin koymayalım! Ama ilacı biliyorum, uzun zaman denize bakacağım.
Kendimi yeniden öylesine güçsüz hissetmemin hüznü.
Sayfa 43Kitabı okudu
Bu meçhul yolculuk ne kadar sürecek? Niçin bu ülke böyle? Herkese yetecek kadar bu uçsuz bucaksız ülke niçin durulmuyor? Niçin bu siyasal depremler? Ülke niçin, doğal depremlere dayanabilen bu dağlar, göller, ovalar, nehirler, tarlalar gibi siyasal depremlere karşı duramıyor? Kim bunun sorumlusu? Askerler mi? Kapının önünde bütün kibiriyle oturmuş şu genç subay mı? Generaller mi? Öldürülen kral mı? Bu ülkede yaşayan insanlar mı? Yoksa kendileri mi? Kim? Belki de hiç kimse. Belki de başlarına gelen bütün bu musibetler kaderlerinde yazılı, kimbilir?
Uzun bir yolculuk sonrasıyız. Sen çok yorgunsun, ben çok güzelim...∞
Zamanda uzun bir yolculuk ama bakışlar hep aynı.
Sayfa 72Kitabı okudu
Oysa yolculuk yapacaktım o gardan binip
perişanlığımdan yapılma uzun kaputuna sıkıca sarınmış, garda bir bankta kıvrılmış
uyuyor kendimi beğenmişliğim...
Canım son ses müzikle uzun yolculuk çekiyor, farklı bir şehir istiyor...
...
Uzun bir sûre yolculuk ettiler ama bir şey bulamadılar.
Sonunda, küçük bir ışık fark ettiler, Dünya’ydı bu...
[Ama] bizim ve bu gezegendeki vatandaşlarımızın var olma şerefine nail olduğunu düşündürecek en ufak bir neden bile bulamadılar.
-VOLTAİRE, MICROMEGAS.
A PHILOSOPHICAL HISTORY (1752)
Sayfa 67 - Ayrıntı
Ya, insan yalnız yolculuk ederken yol uzun görünüyor işte...
