Cioran, Sartre, Camus’den sonra etkisinden çıkamadığım bir yazarla, filozofla tanıştım; Caraco.
Kendisi Cioran gibi Nihilist. Öncesinde ufak çaplı Nihilizm’i araştırmanızda fayda var.
Okurken bu kitabın sonuna geldiğimde kendimi nasıl hissedeceğimi, ne düşüneceğimi çok kez düşündüm. Kitabı bitirdiğimde ise tekrar başladım. Üst üste üç kez okudum. İlerleyen zamanlarda da okumaya devam edeceğim.
Öyle bir kitap ki, içerisinde her konuya elinden geldiğince değinmiş, fikirlerini o sert uslübuyla dile getirmiş, lafı gevelemeden sadedene bağlamış. Beyninizin her bir kıvrımı okurken karıncalanıyor. Adeta sorgulamanında sorgulamasını yapıyorsunuz. Bir satırı günlerce düşünebiliyorsunuz.
Tam anlamıyla kitabı okudum bitirdim diyemem. Her okuyuşumda yeni bir şeyler fark ediyor ve o yeni fark ettiğim şeyi kendi içimde sindirmeye çalışıyorum. Açıkçası Varoluşçu akıma olan ilgim, kendimi sürekli refresh etmem bu kitaba olan ilgimi daha da arttırdı.
Kitabın adından da anlayacağınız gibi Kaos’un kitabı bu kitap. Sizi tam olarak “kaos” içerisine sürüklüyor. Kaldı ki zaten bir kaos içerisindeyseniz vay halinize. Caraco’ya göre insanlığın geldiği nokta, felaketlerin olduğu nokta. Kurumsal ve düzenli olan her şeye karşı çıkan Caraco, insanların yitik kitle haline geldiğini, bunun da bizim felaketimiz olduğunu savunuyor.
Umarım zaman ayırıp okursunuz, zira size çok şey katacak, sizden çok şey götürecek bir eser.
—————————————————————
“Her yoksul, bir başka yoksul doğurarak sefalete yeni bir rehin verdiği andan itibaren suçlu olur.” (Syf:33)